İzmir Büyükşehir Belediyesi'ndeki Grev Krizinin Perde Arkası
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ndeki grev, sadece ücret talebi değil, geçmişten gelen kadro şişkinliği ve bütçe kısıtlamaları gibi derin sorunları ortaya koyuyor. Gazeteci İdris Akyüz, Tele1 ekranlarında krizin temel nedenlerini ve çözüm arayışlarını değerle
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde yaşanan ve on binlerce çalışanı etkileyen grev krizi, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Görüşülen kaynağa göre, bu durum "hiç beklenmedik bir gelişme" olarak nitelendiriliyor. Başlangıçta 23.000 kişinin fazla ücret talebinden kaynaklandığı düşünülen krizin özünde, geçmişten bugüne intikal eden "kadro şişkinliği" yatıyor. Bu tespit, Gazeteci İdris Akyüz'e göre kendisinin şahsi gözlemi olmanın yanı sıra, çevredeki farklı siyasi partilerden isimlerin de paylaştığı bir görüş.
Kadro şişkinliğine dair somut bir veri de sunuluyor: son 4 yılda İzmir'in nüfusu %2.9 artarken, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ndeki istihdam oranı %38'e yükselmiş durumda. Gazeteci Akyüz, ülkedeki yüksek işsizlik ve merkezi iktidarın ekonomik politikaları göz önüne alındığında, muhalif belediyelerin işsizlere kapılarını açmasının "kaçınılmaz" olduğunu belirtiyor. Ancak bu durumun bir kadro şişkinliğine yol açtığı ve bu şişkinlikle birlikte toplu sözleşmede talep edilen zam oranlarını mevcut bütçeyle karşılamanın "imkansız gibi gözüktüğü" ifade ediliyor.
Krizin temelinde yatan bir diğer önemli talep ise "eşit işe eşit ücret" prensibi. Daha önce ilçe belediyelerinde yapılan toplu sözleşmelerin sorunsuz tamamlanması, Büyükşehir'de de bir sorun olmayacağı izlenimi yaratmıştı, ancak gelinen noktada uzlaşılamadı. İlçe belediyelerindeki ortalama ücretlerin 43.000 TL ile 59.000 TL arasında değiştiği bilgisi paylaşılıyor. Toplu sözleşmelerin belediyelerin kendi bütçeleri üzerinden yapıldığına dikkat çekiliyor.
Mevcut yasal düzenlemelere göre, bir belediyenin personel harcamalarının bütçenin %30'unu aşamayacağı belirtiliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi (Sayın Cemil Tugay), bugünkü sıkıntıyı geçmişte yapılan hatalara bağlıyor. Ancak kaynağa göre, bu hataların nedenleri de tamamen ekonomik koşullar ve yüksek işsizlik. Belediyenin teklif ettiği zammın bütçedeki mevcut personel giderinin üzerine "ilave edilen rakam" olarak bütçenin sadece %7'sine denk geldiği ifade ediliyor. Bu rakamın %10 veya %12 olduğunda belediye için "sıkıntı yaratacağı" yönünde tespitler olduğu ancak bunların kesin olarak bilinmediği ekleniyor. https://www.avazturk.com. Belediyenin, talep edilen rakamları verebilecek durumda olmadığı iddia ediliyor.
Sendika (DİSK bünyesindeki Genel İş Sendikası) ile belediye arasındaki ilişkinin gerginleştiği ve "kopuk vaziyette" olduğu vurgulanıyor. Sendikanın "aban sopa gösteren" ve "asla kabul edilemeyecek siyasi beyanlarda" bulunduğu yönünde sert eleştiriler yöneltiliyor. Özellikle sendikanın üye sayısı üzerinden oy oranını etkileme gibi ifadeleri "diske yakışmıyor" şeklinde değerlendiriliyor. Öte yandan, Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın da belirli bir noktanın ötesine imza atmayı "sorumsuzluk" olarak gördüğü ve kararlı bir tavır sergilediği belirtiliyor.
Krizin bu noktaya gelmesinde merkezi iktidarın da rolü olduğu ima ediliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin "gırtlağını sıktığı" yönünde bir değerlendirme yapılıyor. İller Bankası yardımlarının önemli ölçüde kesildiği, örneğin Konak ilçesinin payının %37, Büyükşehir'in ise 8 milyar lira kesildiği bilgisi paylaşılıyor. https://www.avazturk.com. Ayrıca, merkezi iktidarın grevleri "kamu güvenliği, kamu sağlığı açısından" erteleyebileceği ancak İzmir'de demokratik davrandığı ve çöpler yığılıp halk sağlığı bozulunca mı müdahale edeceği yönünde eleştirel bir soru yöneltiliyor. Ancak bu eleştiri, doğrudan hükümete değil, bu durumun oluşmasına izin veren sendika ve belediyeye yapılıyor: "Bu hale gelmemeliydi, bu İzmir'e yakışmıyor".
Tarafların uzlaşması ve bir "arabulucu" desteğiyle masaya oturması gerektiği çağrısı yapılıyor. Gerçek hayattaki enflasyon oranları (ENA Mayıs ayı %71, yıllık 3.66 olarak belirtiliyor, TÜİK'in bunu aşağı çekeceği öngörülüyor) göz önüne alındığında, belediyenin sunduğu oransal artışın (%29.19 yıllık, sosyal haklar hariç günlük brüt ücretlerde 1161'den 1550 TL'ye artış olarak Evrensel'de yer aldığı ve belediye rakamlarına göre %33'e çıkabileceği belirtiliyor) yetersiz olduğu kabul ediliyor. Ancak belediyenin de bunu verebilecek durumda olmadığı ikileminde "Bağcıyı dövmekle üzümü yemek arasında sıkışıp kalmak" benzetmesi yapılıyor.
Geçmişteki Belediye Başkanı Tunç Soyer ile mevcut Başkan Cemil Tugay arasında bir "kan davası gibi" bir durum olmaması gerektiği, bunun ülkeye ve insanlara yakışmadığı, kötü bir görüntü verdiği ifade ediliyor. İki ismin daha önce birlikte çalıştığı hatırlatılıyor (Cemil Tugay Karşıyaka Belediye Başkanıyken Tunç Soyer Büyükşehir Belediye Başkanıydı).
Görüşme sırasında, grevdeki ücret rakamları olarak telaffuz edilen 82.000 veya 85.000 TL gibi rakamların doğru olmadığı, bunların ancak 2 yıl sonunda gerçekleşebilecek zam oranları olduğu belirtiliyor. Bu durum, belediyenin kamuoyunu yanıltıp yanıltmadığı sorusunu akıllara getiriyor.
Kaynağa göre, şu anda bir takım arabuluculuk girişimleri olduğu, uzlaşının altyapısını oluşturma ve güven artırıcı önlemlerle bir çözüm bulunmaya çalışıldığı bilgisi paylaşılıyor. Bayram öncesinde bir sonuç çıkma olasılığı olduğu ancak bunun çok yüksek olmadığı, "arabulucu işi olursa" çözümün mümkün göründüğü ifade ediliyor. Bu krizin çözülememesi durumunda ise "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ekmeğine yağ sürüleceği" uyarısı yapılıyor.
Bu detaylı değerlendirmeler, Tele1 YouTube kanalında Gazeteci İdris Akyüz tarafından, Musa'nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen bir yayında paylaşıldı. [Kaynak: Tele1 YouTube Kanalı, "Esas sorun kadro şişkinliği" Gazeteci İdris Akyüz İzmir'deki grev krizini değerlendiriyor videosu]. Kaynakta, kanalın YouTube linki doğrudan verilmemiştir.
İzmir'deki grev krizi, tek bir nedene bağlanamayacak kadar karmaşık bir yapıya sahip. Hem geçmişten gelen yapısal sorunlar hem güncel ekonomik zorluklar hem de taraflar arasındaki iletişim kopukluğu, çözüm sürecini zorlaştırıyor. İzlenmesi gereken en kritik adımlardan biri, tarafların arabuluculuk desteğiyle yeniden müzakere masasına oturabilmesi gibi görünüyor.