Kılıçdaroğlu'ndan İmamoğlu'na Şok Mesaj, Ortadoğu'dan New York'a Dünya Nefesini Tutuyor!
Türkiye'den Ortadoğu'ya, oradan da Amerika Birleşik Devletleri'ne uzanan siyaset sahnesinde, adeta fay hatları üzerinde bir dans sergileniyor ve her adım, küresel dengeleri sarsabilecek yeni bir sarsıntının habercisi oluyor. Bu uzun soluklu haber makalemi
Türk siyasetinin nabzını tutan Ankara kulislerinden gelen son fısıltılar, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içindeki gerilimi bir kez daha tavan yaptırdı. Program yorumcusu Serdar Akinan'ın aktardığına göre, 30 Haziran'da beklenen kararın, partinin geleceğini kökten değiştirecek bir "mutlak butlan" yerine, bir erteleme kararı olabileceği ve davanın Eylül ayında görüleceği konuşuluyor. Bu süreçte ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın durumu adeta bir seyirci gibi, çekirdek çitleyerek ve "müstehzi bir ifadeyle" izlediği belirtiliyor. Zira yapılan araştırmalar, CHP'nin tarihte ilk kez %25'lik barajı aşarak %40'lara çıktığını ve birinci parti konumuna geldiğini gösteriyor ki, Serdar Akinan'a göre bu, beğenin veya beğenmeyin büyük bir başarıdır. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in başlangıçta eleştirilse de "gayet iyi bir performans sergilediği" ve "eğer mutlak butlan kararı çıkacaksa kayyum gelsin veya bir çağrı heyeti oluşturulsun ve derhal partiyi seçime götürelim" diyerek delegeye güven tazeleme çağrısında bulunduğu ifade ediliyor.
Ancak bu noktada kilit soru, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu çağrıya yanaşıp yanaşmayacağı. Kılıçdaroğlu cephesinin, "ben bu kadar iktidar hırsı olan biri değilim, ben gelirsem zaten partiyi hemen kurultaya götüreceğim" şeklinde bir yaklaşım sergilediği iddia edilse de, Serdar Akinan bu iddiaların "ufacık çocuğa bile anlatsam Kılıçdaroğlu'nun nasıl bir kibir içinde olduğunu ve anlaşılmaz bir şekilde, kabul edilebilir bir şey değil, partiyi bölmek için bu adımları attığı gün gibi ortada" olduğunu belirtiyor. Serdar Akinan'a göre Kılıçdaroğlu, "o koltuğu koruyacağım, o koltuğa tekrar oturacağım" hırsıyla hareket ediyor ve olan bitenleri hesap edemiyor olamaz, bilerek bunu yapmak istiyor. Bu durumda, eğer 30 Haziran'da karar çıkarsa, "Kızılca Kıyamet kopacağı" ve CHP'nin o gün için bütün il başkanlarını Ankara'ya çağırmış olması nedeniyle "fiilen ve fiziken bir itişmenin" yaşanabileceği öngörülüyor. Bu tartışmaların gölgesinde, cezaevinden yazan gazeteci Fatih Altaylı'nın ortaya attığı çok ciddi bir iddia ise gündeme bomba gibi düştü: Fatih Altaylı'nın yazdığına göre, Kılıçdaroğlu'nun Özgür Özel'e "Mansur'u destekle, İmamoğlu'nun arkasından çekil o zaman ben de seni destekleyeyim" şeklinde bir haber yolladığı söyleniyor. Bu gelişmeler ve siyasetin nabzını tutan daha fazlası için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Türkiye'deki iç siyasetin çalkantıları sürerken, gözler uluslararası arenaya çevrildi ve özellikle Ortadoğu'daki gerilim, yeni istihbarat sızıntılarıyla daha da kızıştı. Serdar Akinan'ın aktardığına göre, ABD'de ortaya çıkan bir istihbarat sızıntısı, eski Başkan Trump'ın İran'ın nükleer tesislerinin tamamen yok edildiği yönündeki iddialarının yalan olduğunu ortaya çıkardı. CNN'in bu konuya yoğun haber yapması ve eski generallerin tartışmalara katılması büyük yankı uyandırdı. Ancak bugün yeni bir istihbarat raporu daha yayınlandı ve ilk sızan raporun aslında doğruyu söylemediği, İran'ın tesislerine gerçekten de ciddi zarar verildiği belirtildi. Bu gelişmenin hemen ardından, İran lideri Ali Hamaney ilk kez kamuoyu önüne çıkarak, "Eğer Amerika devreye girmeseydi biz İsrail'i yok ediyorduk zaten" gibi çarpıcı bir açıklama yaptı. Serdar Akinan, büyük resme bakıldığında İsrail ve Amerika'nın beklemediği bir İran direnişiyle karşılaştığını ve Trump'ın durumu "çok zekice bir soluklandırarak" meseleyi soğutmaya çalıştığını ancak bunun sorunun tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmediğini yorumluyor.
Serdar Akinan, Trump'ın iki gün sonra "Ben öyle demedim, İran tekrar nükleer silah üretmeye başladı ve işte bütün gücümüzle saldıracağız" diyebileceğini ve bu dengeyi zamana yayarak toparlamaya çalıştığını öngörüyor. Tahminine göre, İran bu süreçte nükleer silaha kavuşmayı daha da hızlandıracak çünkü "bütün meseleyi sona erdirecek olan şey İran'ın bir noktada bir ufak nükleer bomba denemesi yapması" olacaktır ki bu, işi bambaşka bir boyuta taşıyacaktır. Arkadaki büyük finansal ve ticari kompleksin, Hürmüz Boğazı'nın kapatılması ve petrol fiyatlarının fırlaması riskine karşı önlemler aldığı ve bu çerçevede İran'a bir kez daha saldıracaklarını düşündüğü belirtiliyor. Bu arada İran'da da çok ciddi gelişmeler yaşanıyor: Çok ciddi tutuklama ve gözaltı furyası başladı, idamlar devam ediyor. Özellikle PKK'nın İran kolu olan PJAK'ın bulunduğu bölgede 500'e yakın militan veya sempatizanın gözaltına alındığı, toplamda ise 700 civarında gözaltı olduğu belirtiliyor. Bu sürecin sadece Mossad ajanları avı değil, içeride muhalif açıklama yapan kesimlere de yönelik "muazzam bir dalış" olduğu ifade ediliyor. Serdar Akinan, bu işin kazananının İran olduğunu ve ateşkesin çok kırılgan olduğunu, İsrail'in şu aşamada tekrar saldırı başlatacağını pek sanmadığını ancak günü geldiğinde bunu yapacağını, İran'ın karşılık vereceğini ve Amerika'nın tekrar devreye gireceğini tahmin ediyor. Bu durum şimdilik "ileriye park edilmiş bir problem" olarak duruyor ve taraflar kendi kamuoylarında güven tazelemeye çalışıyor. Serdar Akinan ayrıca, Trump'ın nedense Netanyahu'yu kurtarmak için hakkındaki yolsuzluk suçlamalarını da halledeceğini söylediğini ancak İsrail muhalefetinin buna karşı çıktığını da aktarıyor.
Küresel siyasetin bu karmaşık ve gergin atmosferinde, Amerika Birleşik Devletleri'nden gelen son bir haber, demokratların içini iyice karıştırdı. New York'ta belediye başkanlığını garantilemiş bir isim, ABD siyasetinde "Kızılca Kıyamet kopmasına" neden oluyor. Yedi yıl önce Amerikan vatandaşlığını almış Filistinli, Müslüman, sosyalist, Ugandalı Hint göçmen Zohran Mamdani'nin New York belediye başkanı olmaya kesinlikle kazanıyor görünmesi, özellikle Demokrat Parti'de büyük bir krize yol açtı. Trump'ın direkt saldırdığı Mamdani'ye demokratlar bile arkasında durmaktan çekiniyor. Zira Serdar Akinan'ın ifadeleriyle, Mamdani'nin bütün kimliği ve açıklamaları "İsrail meselesi" üzerine kurulu ve tam da demokratların bir kez daha "dayak yiyeceği" bir figür. Fırsatlar ülkesi ve demokrasinin beşiği olarak bilinen Amerika'da, New York halkının Mamdani'ye bu kadar büyük bir teveccüh göstermesi ve belediye başkanlığı koltuğuna oturacak olması, özellikle Demokrat Parti içinde "kıyameti kopardı" ve bu durumun önümüzdeki günlerde nasıl bir şekil alacağı merakla bekleniyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Türkiye'den Ortadoğu'ya, oradan da küresel güç merkezlerine yayılan bu olaylar zinciri, yalnızca tekil siyasi çatışmaların ötesinde, dünya düzeninde köklü bir değişimin ve belirsizliğin habercisi gibi duruyor. Siyasi figürlerin hamleleri, uluslararası güç dengelerindeki kırılmalar ve toplumların beklenmedik tercihleri, aslında her an her yerde patlak verebilecek çok daha büyük bir fırtınanın ayak sesleri olabilir ve bizleri, eski dünyanın kalıplarından tamamen sıyrılmış, bambaşka bir geleceğe doğru sürükleyebilir.