Kılıçdaroğlu'nun Yüz Milyonluk Operasyonunun Kaynağı Neresi?

Kılıçdaroğlu'nun Yüz Milyonluk Operasyonunun Kaynağı Neresi?

Siyaset Bilimci Berk Esen, Tele1 ekranlarında yaptığı çarpıcı analizde, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasi hamlelerini ve parti içi gelişmeleri değerlendirirken, Kasım 2023'ten bu yana devam eden, yüz milyonları bulduğu iddia edilen ofis

Türkiye siyasetinin önde gelen isimlerinden eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun son dönemdeki siyasi pozisyonu, parti içi gelişmeler ve özellikle geleceğe yönelik hamleleri, siyaset bilimciler ve yorumcular tarafından yakından takip ediliyor. Tele1 YouTube kanalında yapılan bir analizde Siyaset Bilimci Berk Esen, Kılıçdaroğlu'nun potansiyel bir 'kayyum' kararı karşısında sergileyebileceği tavrı ve mevcut siyasi durumunu değerlendirirken, çok daha dikkat çekici ve şeffaflık gerektiren bir konuyu gündeme getirdi. Esen'in analizi, Kılıçdaroğlu'nun 2023 seçimleri öncesindeki adaylık süreciyle mevcut durum arasındaki paralelliklere işaret ediyor. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz.

Esen'e göre, Kılıçdaroğlu'nun olası bir mahkeme kararı karşısında takınacağı pozisyon, 2023 seçimleri öncesinde izlediği stratejiye benzerlik gösterebilir. Tıpkı o dönem son ana kadar adaylık konusundaki belirsizliği sürdürmesi gibi, şimdi de mahkemeden çıkacak bir kararı bekleyeceği ve eğer aleyhte bir kayyum kararı çıkarsa, "Ne yapsaydım, kararı ben almadım, mahkeme aldı. Parti sahipsiz mi kalsın?" diyerek yeniden aktif rol üstlenmeye çalışabileceği öne sürülüyor. Bu yaklaşım, bazı yorumcular tarafından siyasi sorumluluktan kaçınma olarak da yorumlanıyor. Geçmişte Kılıçdaroğlu'nun adaylığına karşı çıkanların bugün haklı çıktığını belirten Esen, o dönem otoriter rejim koşullarında muhalefet içinde eleştiri yapmanın zorluklarına değiniyor ve aynı sürecin tekrar yaşandığını görüyor. Kılıçdaroğlu'nun 2010 kurultayındaki aday olma sürecini de benzer şekilde değerlendiren Esen, son ana kadar aday olmayacağını söyleyip ardından aday olmasının ileride tarihçiler tarafından daha net anlaşılacağını ifade ediyor. avazturk.com gibi platformlarda bu tür siyasi analizlere ve geçmişle gelecek arasındaki bağlantılara dair çeşitli yorumlar yer alabilmektedir, bu da konunun geniş bir zeminde tartışıldığını göstermektedir.

Analizde öne çıkan bir diğer nokta ise, Kılıçdaroğlu ve ekibinin kendilerine yöneltilen eleştirilere karşı kullandığı yöntemler. Berk Esen, Kılıçdaroğlu'nun ekibinin ve bizzat kendisinin artık bazı gazetecileri (Nevşin Mengü, Fatih Altaylı gibi) hedef alan, zaman zaman hakaret boyutuna varan açıklamalar yaptığını belirtiyor. Özellikle Nevşin Mengü'nün gündeme getirdiği somut iddialara cevap verilemediği için suç duyurusunda bulunulmasının, Kılıçdaroğlu'nun fiziksel bir saldırıya uğradığında dahi saldırgan hakkında suç duyurusunda bulunmamış olmasıyla çeliştiği vurgulanıyor. Esen, Kılıçdaroğlu ve ekibinin, parti tabanında ve seçmen nezdinde pek desteklerinin kalmadığını gördüklerini ve bu nedenle her eleştiriyi yaftalayarak ortadan kaldırmaya çalıştıklarını iddia ediyor. Bu stratejinin ne yazık ki 2023 seçimleri öncesinde muhalif kesimler arasında bir süre işe yaradığını, sokaktaki birçok CHP seçmeninin eleştirilerinin bile parti içi baskıyla açıkça dile getirilemediğini ancak bu tür bir algı yönetimi kampanyasıyla seçimin kazanılamadığını belirtiyor. avazturk.com'daki bazı köşe yazarları ve tartışmalar da zaman zaman bu tür parti içi dinamiklere ve eleştirilerin nasıl karşılandığına dair gözlemler içermektedir.

Öte yandan, Nevşin Mengü'ye yönelik suç duyurusu konusu ve hukuki süreç de analizde değerlendiriliyor. Bir gazeteciye yönelik suç duyurusunu tasvip etmediğini belirten Esen, Türkiye'deki hukuk düzeninin işleyişine dair de şüphelerini dile getiriyor. CHP'nin 'kayyum' dosyasının mahkeme kararının Savcı veya Hakim'den ziyade "Beştepe"den (Cumhurbaşkanlığı Külliyesi) geldiğini düşündüğünü ifade ederek, aksi halde hukuki tartışmaların anlamlı olmayacağını belirtiyor. Mengü'nün, suç duyurusu sonrası yaptığı bir yayında, Savcının dosyayı kapatmak için kendisinden ifade göndermesini istediğini söylediğini hatırlatan Esen, Mengü'nün ikinci bir yayınla neyi kastettiğini açıkladığını belirtiyor. Esen'e göre, Mengü'nün yorumu, Kılıçdaroğlu'nun eğer böylesine politize bir davada çıkıp kurultayda şaibe olmadığını, mahkeme kararını tanımadığını ve Özgür Özel'in yanında olduğunu açıklasa, davanın siyasi temelinin çökeceği yönündedir. Ancak bunun bir yorum olduğunu, haber olarak böyle bir fiili durumun gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirsiz olduğunu ekliyor. avazturk.com gibi haber ve yorum sitelerinde, bu tür hukuki süreçlerin siyasi yorumları ve olası etkileri üzerine farklı bakış açıları da yer bulabilir.

Kılıçdaroğlu'nun tutumu, kendi lehine beklenen bir karara saygıyla yaklaşırken, geçmişte iktidarın hukuksuz kararlarını her gün eleştirmesiyle de karşılaştırılıyor. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Esen, Kılıçdaroğlu'nun 13 yıllık genel başkanlığı süresince iktidarın kararlarının nasıl hukuksuz olduğunu vurguladığını, hatta bu amaçla kurumlar önünde açıklamalar yaptığını hatırlatıyor. Eğer şimdi kendi lehine olabilecek bir kararı "saygıyla bekleme" noktasına geldiyse, geçmişte her gün yanında durduğu Sinan Ateş'in eşi üzerinden Sinan Ateş dosyasıyla ilgili verilen kararlar hakkında da bir açıklama yapması gerektiğini söylüyor. Bu davanın siyasi olduğunu ve tüm tarafların bunu bildiğini belirten Esen, Kılıçdaroğlu'nun sessizliğinin, mahkemeden kendi lehine bir karar çıkacağı düşüncesinden kaynaklandığını öne sürüyor. Taraftarlarının "parti sahipsiz mi kalsın, kayyum mu atansın" argümanının yeterli olmadığını, çünkü bu iki kötü senaryo arasında bir tercih yapmak zorunda olunmadığını, hastanın taburcu da olabileceğini (yani sürecin farklı şekilde sonlanabileceğini) ifade ediyor. Kılıçdaroğlu'nun bir açıklama yaparak süreci akamete uğratabileceğini ancak bunu yapmadığını belirtiyor. Kayyum atanması durumunda partinin 45 gün içinde olağanüstü kurultaya gitmesi gerektiğini ancak "mutlak mutlak" kararı çıkarsa kurultayın ne zaman yapılacağının belirsizleşeceğini ve Kılıçdaroğlu ekibinin parti yönetimine gelerek delege yapısını değiştirme yoluna gidebileceğini ekliyor. Bu noktada, avazturk.com ve benzeri haber kaynaklarında, olası kayyum senaryoları ve parti içi güç mücadelelerine dair yorumlar ve analizler sıklıkla yer almaktadır, bu da konunun güncel siyasi tartışmalardaki yerini teyit eder.

Analizin en can alıcı ve kamuoyunda şeffaflık beklentisini yükselten kısmı ise, Siyaset Bilimci Berk Esen'in Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelttiği finansal soru. Esen, artık katıldığı her yayında bu soruyu soracağını belirterek, Kılıçdaroğlu'nun Kasım 2023'ten bu yana Ankara ve İstanbul'da kullandığı ofislerin finansman kaynağını sorguluyor. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Ankara'daki ofisin kirasının Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Kasım 2023'te yüz binlerce lira (350-500 bin TL) olduğunun yazıldığını ve bugün muhtemelen aylık 600 bin liraya dayandığını tahmin ettiğini belirten Esen, bu ofislerin doğalgaz, su, elektrik, stopaj giderleri, iletişim takımı, yardımcılar gibi maliyetlerini de ekleyerek, Kasım 2023'ten bu yana yürütülen bu operasyonun maliyetinin en az 50 milyon lira olduğunu iddia ediyor (troll hesaplarının maliyeti de dahil edildiğinde). Esen, emekli bir bürokrat olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun hangi gelirle bu büyük operasyonu yürüttüğünü açıklamak zorunda olduğunu vurguluyor. Bunun bir itham değil, somut bir soru olduğunu, şeffaf siyaset açısından cevaplanması gerektiğini belirtiyor. Haberin bu kısmı, avazturk.com gibi haber sitelerinde sıklıkla gündeme gelen siyasi figürlerin mal varlıkları ve harcamalarına ilişkin şeffaflık tartışmalarıyla paralellik göstermektedir.

Yayındaki diğer yorumcu (Ersin Eroğlu) ise, bu soru karşısında, kendi kişisel görüşü olarak Kılıçdaroğlu'nun Türk siyasetindeki "akçeli işlerde" tanıdığı en temiz, şeffaf ve dürüst isimlerden biri olduğunu belirtiyor. 13-14 yıl CHP Genel Başkanlığı yapmış birisi için birçok iş insanının destek verebileceğini ancak ayrıntısını bilmediğini ekliyor. Ancak Berk Esen, bunun bir yorum olduğunu ve kendisinin somut bir soru sorduğunu tekrar vurguluyor. avazturk.com ve diğer medya organlarında yer alan siyasi finansman tartışmaları, bu tür soruların neden önemli olduğunu ve kamuoyunun şeffaflık beklentisini yansıtmaktadır.

Sonuç olarak, Siyaset Bilimci Berk Esen'in Tele1 ekranlarındaki analizi, Kemal Kılıçdaroğlu'nun mevcut siyasi pozisyonu ve parti içi mücadelesine dair derinlemesine bir bakış sunarken, özellikle Kasım 2023'ten bu yana devam eden ve tahmini maliyeti milyonları bulan ofis ve ekip harcamalarının kaynağına ilişkin sorduğu soruyla yeni ve önemli bir tartışma başlatmıştır. Bu soru, Türkiye siyasetinde şeffaflık ve hesap verebilirlik ihtiyacını bir kez daha gündeme getirmiş, siyasi liderlerin harcamalarının kamuoyu tarafından bilinmesi gerektiği beklentisini yükseltmiştir.