Kulisler Kaynıyor: Mehmet Şimşek Dönemi Bitiyor mu? Yerine Kim Geliyor? Ekonominin Yeni Rotası ve Siyasi Perde Arkası
Türkiye ekonomisinde taşlar yerinden oynuyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in görevinin sonuna yaklaştığı iddiaları güçlenirken, yerine gelecek isim ve ekonominin yeni programı merak konusu. İşte kulislerde konuşulanlar, iş dünyasının durumu ve..
Türkiye siyaset ve ekonomi gündemi, hareketli günler yaşıyor. Özellikle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in geleceği ve olası bir kabine değişikliği senaryoları, hem piyasalarda hem de siyasi kulislerde en çok konuşulan konular arasında yer alıyor. Kaynaklar, Mehmet Şimşek'in adeta "şafak saydığını" ve görevinden kurtulmaya çalıştığını öne sürüyor. Ancak, iktidarın da kendisinden kurtulma şansı olmadığını belirtiyorlar. Bunun en önemli nedeni olarak, Mehmet Şimşek'in görevden alınmasının, kamuoyunda ve piyasalarda "İmamoğlu faciası gibi büyük bir kıyamet kopmasına" neden olabileceği endişesi gösteriliyor. Ülke ekonomisinin tek bir kişiye bu denli bağımlı hale gelmesinin yanlış olduğu, ancak maalesef durumun bu olduğu vurgulanıyor.
İktidarın, Mehmet Şimşek'ten beklenen faydayı sağlayamadığını ve ülke ekonomisi için çok da bir şey yapamadığını bildiği ancak piyasaların ona şartlanmış olması nedeniyle "evine git" diyemediği belirtiliyor. Cumhurbaşkanlığı sarayındaki danışmanlar tarafından sürekli eleştirildiği bilinen Şimşek'in, son dönemde kenara çekildiği, toplantılara "kerhen katıldığı" ve aktif olarak ekonomi yönetiminde yer almadığı ifade ediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da uzun süredir Şimşek'e olan desteğini bitirdiği, eskisi gibi her ay bu desteği tekrarlamadığı dile getiriliyor.
Bu gergin bekleyiş sırasında ortaya çıkan bir olay, Mehmet Şimşek'i yıpratma sürecini hızlandırdığı yönünde yorumlanıyor. Kamu ihaleleri konusunda etkin olan Batmanlı bir iş adamının normalde kapalı olan Instagram hesabının bir anda açığa düşmesi ve burada iş adamının özel uçakta çekilmiş çiğköfte partisi fotoğraflarının medyaya sızması dikkat çekiyor. Ardından, bu iş adamının Mehmet Şimşek ile beraber çekilmiş bir fotoğrafı ve ikilinin Londra'da bir şirket kurdukları, Şimşek'in bakan olduktan sonra yönetimden çekildiği ancak halen hissesinin bulunduğu bilgisi ortaya çıkıyor. Kaynak, bu şirketin konut alımında vergi kaçırmak ("vergiden kaçınmak") amacıyla kurulduğunu iddia ediyor. Bu bilginin nereden sızdırıldığı bilinmemekle birlikte, olayın AKP yönetimi ve saray tarafından uzun süredir bilindiği ancak konuşulmadığı öne sürülüyor. Mehmet Şimşek ise bu olayı kendisine yönelik bir saldırı olarak nitelendiriyor ve bakan olmadan önce beyan ettiğini belirtiyor.
Bu gelişmelerin, AKP'nin belirli bir kanadı tarafından Mehmet Şimşek'i "yıpratmak" amacıyla ortaya atıldığı iddia ediliyor. İktidarın, Şimşek'ten kurtulmak için onu belirli bir süre içerisinde yıpratmayı hedeflediği, tıpkı eski Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan gibi, görevden alındığında piyasada büyük bir tepki oluşmasının önüne geçmek istediği yorumu yapılıyor. Nitekim, Gaye Erkan istifa ettiğinde piyasaların olumlu yansıdığı hatırlatılıyor.
Mehmet Şimşek'in "üç vakte kadar" (yaklaşık 3 ay içinde) gideceği tahmin ediliyor, 3 yıl görevde kalmasının ise kesinlikle mümkün olmadığı dile getiriliyor. Bu süreçte, ekonomi yönetimi için bir "B planı"nın hazırlandığı belirtiliyor. Bu B planının başındaki ismin daha önce bakanlık yapmış, Denizlili eski bir belediye başkanı olduğu bilgisi paylaşılıyor. Açıkça telaffuz edilmese de, konuşmada bu ismin Nihat Zeybekçi olduğu doğrulanıyor.
Nihat Zeybekçi'nin bu görev için hazırlandığı, ciddi anlamda bir kadro düzenlediği ve maliye tarafında bir ekip kurduğu belirtiliyor. Zaten bir süredir mevcut ekonomi programının bittiği ve yeni bir program hazırlığı içerisinde olunduğu biliniyor, işte bu programın şu anda ciddi anlamda hazırlandığı ifade ediliyor. Zeybekçi'nin özellikle maliye politikası üzerine çalışma yaptığı ve faizin yeniden indirilmesinin söz konusu olabileceği konuşuluyor. Ancak, mevcut Merkez Bankası yönetiminin (Fatih Karahan ve Cevdet Akçay) "kendi başına buyruk", dış müdahalelere kapalı ve kendilerini Fed gibi gören bir ekip olduğu, bu nedenle Merkez Bankası'na müdahalenin zor olacağı ve geçiş sürecinin sancılı olabileceği düşünülüyor.
Şimşek'in, bir finansçı/iktisatçı olmaması ve sadece para politikalarına odaklanması nedeniyle etkisiz kaldığı, maliye politikasının gelmediği vurgulanıyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanının veya sarayın yeterince destek vermediği, özellikle çıkarmak istediği yeni vergiler ve yasaların önünün kesildiği söyleniyor. Yüksek mevduat sahiplerine kademeli stopaj ve konut vergilerine yönelik ciddi çalışmalarının engellendiği dile getiriliyor. Bu nedenle Şimşek'in yapacak hiçbir şeyinin kalmadığı ve sadece uluslararası toplantılara katılıp sunumlar yaptığı ifade ediliyor. Türkiye'ye gelen paranın tamamen sıcak para olduğu, yüksek faize gelen kısa vadeli para olduğu, oysa bu faizle normalde çok daha fazla paranın (100-150 milyar dolar gibi) gelmesi gerektiği ancak gelmediği belirtiliyor. Kurun da artık gelmediği, özellikle "İmamoğlu olayından sonra" kimsenin Türkiye'ye güvenmediği ve gelmeyeceği düşünülüyor.
Türkiye ekonomisinin "dipte" olduğu ve yabancı para/sermaye kalmadığı dile getirilirken, son iki haftadır Merkez Bankası rezervlerinin artmasının ise Türkiye'ye yeniden para girdiği anlamına gelmediği, bunun ihracatçıların elde ettiği paralar, sendikasyon kredileri ve şirketlerin tahvil ihraçlarıyla gelen paralar olduğu açıklanıyor. Yabancı olmadığı için piyasaların kamu bankaları, varlık fonları ve belirli şirketlerin alımlarıyla tutulabildiği, "kendi kendimize çalıp kendi kendimize oynadığımız" yorumu yapılıyor.
İş dünyasının da zor durumda olduğu vurgulanıyor. Yüksek faizler ve kredi bulamama sorunu sanayicileri etkiliyor. Vestel gibi, ihracata yönelik çalışan şirketlerin, Türkiye'deki yüksek maliyetler (personel, vergi, enflasyon) ve nispeten sabit döviz gelirleri nedeniyle rekabet gücünü kaybettiği ve bilançolarının "terste" olduğu belirtiliyor. Türk Hava Yolları'nın bile zarar açıkladığı hatırlatılıyor. Bu durumda, şirket bilançoları kötüken ve bankalar iyi bilanço açıklamazken borsada güçlü bir ralli beklenmediği ifade ediliyor. Yüksek faiz oranları (%70-80'lere varan) şirketlerin kredi kullanmasını imkansız hale getiriyor. Borçlarını ödeyemeyen şirketlerin zor durumda olduğu, Zorlu Holding'in Vestel'in borçları nedeniyle Zorlu AVM'yi satma kararı alması örnek gösteriliyor.
Konut piyasası da durgun. Reel konut fiyatlarının düştüğü, özellikle yüksek fiyatlı evlerin satılmadığı, satışların çoğunluğunun 5 milyon TL ve altında olduğu belirtiliyor. Kredili ev almanın mevcut faiz oranlarıyla imkansız olduğu, dar gelirliler, öğretmenler, memurlar, doktorlar gibi kesimlerin artık ev almayı "unutması" gerektiği acı bir dille ifade ediliyor. Elinde nakit parası olanların ise birinci el konutlarda müteahhitlerle ciddi pazarlık yapabileceği, hatta %15'e varan iskontolar alabileceği iddia ediliyor. Yeni neslin evlenmediği ve nüfusun azaldığı da konut piyasasının durgunluğuna etki eden sosyolojik faktörler olarak sıralanıyor.
Altın ve döviz piyasasına dair de önemli değerlendirmeler yapılıyor. Doların şu anda "ucuz" olduğu ancak Merkez Bankası'nın kuru kontrollü olarak yükselttiği ve yıl sonu hedefinin 43-44 bandı olduğu belirtiliyor. Altındaki hareketin ana nedeninin Fed faizleri veya jeopolitik olaylar değil, "rezerv para savaşı" olduğu vurgulanıyor. Çin gibi ülkelerin her fiyattan altın aldığı, bu savaşın yakında gün yüzüne çıkacağı ve o zaman altını tanıyamayacağımız kadar yükselebileceği iddia ediliyor. Altın yatırımcısının kısa vadeli hareketlere odaklanmaması, düşüşleri alım fırsatı olarak görmesi ve fiziki gram altına yönelmesi tavsiye ediliyor. Bitcoin'in de gelecekte çok yükseleceği ancak düşüşlerin alım fırsatı yaratacağı düşünülüyor.
Erken seçim senaryoları da tartışılıyor. Türkiye'de ciddi bir erken seçim hazırlığı olduğu ancak "İmamoğlu olayına" iktidarın bir "oyuna geldiği" ve bu kadar büyük tepki beklemediği için erken seçim planının şimdilik rafa kalktığı dile getiriliyor. Ana muhalefet lideri Özgür Özel'in Erdoğan'a 3 ay süre vererek erken seçim çağrısı yapmasının ise bu gündemi yeniden canlandırabileceği, meydanların etkin kullanılması durumunda erken seçimin tekrar gündeme gelebileceği belirtiliyor.
Ülkenin içinde bulunduğu bu karmaşık ekonomik ve siyasi ortamda, farklı sesleri duyurmak ve derinlemesine analizler sunmak büyük önem taşıyor. Özellikle piyasaların manipüle edildiği, bilgi akışının kısıtlandığı veya tekelleştiği dönemlerde, alternatif platformlar üzerinden yapılan detaylı değerlendirmeler, yaşananların perde arkasını anlamak için hayati bir rol oynuyor. Bu süreçte, resmi söylemlerin ötesinde, bağımsız gözlemcilerin ve ekonomistlerin yorumlarını sunan avazturk.com gibi yayınları takip etmek, ekonomik gidişat ve siyasi hamleler hakkında daha geniş bir perspektif sunabilir.
Gelir adaletsizliğinin Türkiye'de önemli bir sorun olduğu ve bunun en az 10 yıl süreceği tahmin ediliyor. Mehmet Şimşek'in politikalarının (özellikle enflasyona göre zamların) milyonlarca insanı fakirleştirdiği ve dar gelirli hale getirdiği eleştirisi yapılıyor. Elinde nakit parası olan kişilere ise, bu zorlu ekonomik koşullarda yatırım yapmaktan kaçınmaları, hatta fabrika alabilecek kadar zor duruma düşecek şirketleri beklemeleri tavsiye ediliyor.
Sonuç olarak, kaynaklardan yansıyan tablo, Türkiye ekonomisinin kırılgan bir zeminde ilerlediğini, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in görevinin tartışmalı olduğunu ve yerine gelecek ismin merakla beklendiğini gösteriyor. Siyasi kulisler hareketliyken, iş dünyası ve vatandaşlar ekonomik zorluklarla boğuşuyor. Bu süreçte, piyasaların nasıl yönetileceği, yeni ekonomi yönetiminin ne gibi adımlar atacağı ve siyasi dengelerin nasıl şekilleneceği, Türkiye'nin yakın geleceği için belirleyici olacak gibi görünüyor. Bu ve benzeri kritik gelişmeleri farklı açılardan ve detaylı analizlerle sunan avazturk.com gibi mecralar, bu sancılı dönemin daha iyi kavranmasına ışık tutabilir. Türkiye'nin önümüzdeki süreçte yaşayacağı ekonomik ve siyasi dönüşümler, piyasaların tepkisi ve kamuoyunun tutumu, bu hareketli dönemin ana unsurları olmaya devam edecek.