Küresel Ekonomide Fırtına Öncesi Sessizlik mi? Dolar, Altın ve Bitcoin'de Kapanan Kapılar, Yeni Başlayan Trendler!
Selçuk Geçer ve Gökalp İçer, küresel ekonominin en kritik sorularını masaya yatırıyor: Doların rezerv para birimi statüsü sallanırken, altın ve gümüş neden yükselişte? Bitcoin'i bekleyen büyük kırılma ne anlama geliyor? Piyasalarda fırtına öncesi son...
Küresel ekonominin dev dalgaları arasında, piyasalar son derece kritik bir dönemeçten geçiyor. Uzmanların analizlerine göre, riskli varlıklardan güvenli limanlara kadar her alanda büyük dönüşümler kapıda. Haftalık piyasa değerlendirmelerinde, Selçuk Geçer ve Gökalp İçer, sadece sayıları değil, bu sayıların ardındaki derin dinamikleri ve geleceğe yönelik şifreleri de çözüyorlar. Piyasa oyuncuları, yatırımcılar ve ekonomi takipçileri için hayati önem taşıyan bu değerlendirmeler, doların uluslararası rezerv para birimi olma özelliğinin sorgulanmasından, altın ve gümüşün yükselişine, hatta Bitcoin'in geleceğine dair sarsıcı öngörüler içeriyor. Dünya genelinde yaşanan jeopolitik gerilimler, merkez bankalarının faiz politikaları ve enerji piyasalarındaki dalgalanmalar, ekonominin her köşesini derinden etkilemeye devam ederken, bu "sessiz" gibi görünen haftanın aslında büyük fırtınaların habercisi olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
Bu haftanın en dikkat çekici gündem maddelerinden biri, İran'la ilgili çıkan ve piyasalarda kısa süreli bir rahatlama yaratan haberlerdi. Selçuk Geçer'in aktardığına göre, "Iran Wire" isimli bir haber sitesinde İranlı yetkililerin, rejimlerini kaybetmeme adına Ukrayna'yı zenginleştirme değil, "uranyumu zenginleştirmekten vazgeçmeye hazır olduklarını ve masaya oturmaya istekli olduklarını" ancak bunu ulusal itibarlarına zarar vermeden yapmak istediklerini belirttikleri iddia edildi. Gökalp İçer, bu haberin ilk başta ciddiye alınmadığını, hatta petrol fiyatlarında (WTI ve Brent) kısa süreli bir düşüşe neden olduğunu, ancak ardından Wall Street Journal gibi daha saygın kaynakların da benzer bir hikayeyi doğrulamasıyla piyasanın "savaşın pozitif bir yere doğru sönümleneceği" algısını fiyatladığını belirtti. Ancak Geçer, Ortadoğu'daki gerilimin karmaşıklığına dikkat çekerek, gündüz diplomatik adımların atılırken gece füzelerin uçmaya devam ettiğini, hatta hastanelerin vurulduğunu hatırlattı. İsrail'in kendini "savaş suçlusu" ilan etmesini ise "yılın esprisi" olarak nitelendirdi. Bu rahatlamanın petrol fiyatlarını bir nebze düşürdüğünü, ancak petrol rejiminin (65-70-72 dolar seviyeleri) bozulduğunu vurguladı. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) raporlarına göre, küresel büyüme beklentileri 2025 için %2.8'e, 2030'a kadar ortalama %3'e çekilmiş durumda; bu oran 2010'lardan bu yana olan ortalamanın yarım puan altında. Ayrıca, elektrikli araçların (EV) petrol talebini günlük 5.5 milyon varil azaltarak 2030'a kadar petrol talebinde bir plato ve ardından düşüşe neden olacağı öngörülüyor. Geçer, petrol piyasasındaki spekülatif hareketlere de değinerek, "ahlaki kıstasları olmayan" büyük pozisyon sahiplerinin, zararlarını telafi etmek için petrol tankerlerini bombalatmak gibi eylemlere dahi girişebileceğini ima etti.
Gelelim merkez bankalarına ve faiz politikalarına. Selçuk Geçer, geçen haftaki Fed toplantısının "neredeyse yok hükmünde" olduğunu, faizlerde bir değişiklik olmadığını belirtti. Ancak ekonomik projeksiyonların önemli olduğunu vurgulayarak, Fed'in büyüme tarafını %1.7'den %1.4'e çektiğini, kişisel tüketim harcamaları (PCE) enflasyonunu %3'e, işsizlik oranını ise %4.4'ten %4.5'e yükselttiğini ifade etti. En kritik nokta ise yedi Fed üyesinin bu yıl faiz indirimi istememesiydi. Geçer, Fed Başkanı Powell'ın hala "silahlarının ve hareket alanlarının" olduğunu vurgulamasının, piyasanın beklediği kadar güvercin bir duruş sergilemediğini, ancak kısmen dolar lehine yorumlandığını belirtti. Philadelphia Fed anketinde istihdam endeksinin 16'dan -9.8'e düşmesinin, işten çıkarmaların ve daha az istihdam yaratılmasının beklendiğini gösterdiğini, bunun dolar için negatif, piyasalar için pozitif bir gelişme olduğunu ekledi. Diğer yandan, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) faiz indirim patikasının sonlarına yaklaştığı sinyallerini verdiğini ve İsviçre Merkez Bankası'nın (SNB) faizi sıfıra indirmesinin ardından bir sonraki hamlesinin eksi %0.25 olabileceğini, bunun İsviçre frangının daha fazla değerlenmesini istemedikleri anlamına geldiğini vurguladı. İngiltere Merkez Bankası (BoE) ise faizlerde bir değişiklik yapmazken, üyelerinin çoğunluğunun faizlerin sabit kalmasından yana olduğunu, ancak ülkenin %-0.3'lük büyümesi nedeniyle bir hamle yapabileceklerini öngördü. Geçer, İngiltere'nin enflasyon konusunda geçmişte geç aksiyon aldığını ve şimdi de indirimlerde geç kalabileceğini, bunun sterlin için dolar karşısında faiz farkının artmasına ve doları daha fazla baskılamasına neden olabileceğini dile getirdi. Küresel ekonomik gelişmeler, jeopolitik olaylar ve merkez bankası politikaları hakkında daha fazla bilgi almak ve derinlemesine analizleri takip etmek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Bu haftanın en can alıcı konularından biri ise doların geleceği ve rezerv para birimi statüsüydü. Selçuk Geçer, Nassim Nicholas Taleb'in (Black Swan kitabının yazarı) görüşlerine atıfta bulunarak, piyasaların uzun dönem ekonomik bilgiyle değil, "portföy alokasyonuyla" hareket ettiğini belirtti. Taleb'in "Amerika'nın çözemediği ve çözemeyecek gibi göründüğü borç ve açık sorununun logaritmik olarak büyümesinin, doların rezerv para birimi olma özelliğini yitirmesine neden olduğu" yönündeki söylemine dikkat çekti. Geçer, Taleb'in altının doların yerini alacağını, Euro'nun değil, vurguladığını aktardı. Ona göre dolar hala "işlemsel bir para birimi" (transactional currency) olarak iyi durumda olsa da, "değer saklama" (storage) özelliğini yitiriyor. Bu tezi destekleyen önemli bir veri ise DTC (türev ürünlerin raporlandığı takas merkezi) raporundan geldi. Rapora göre, 2024'ün son ayları ile 2025'in ilk ayları kıyaslandığında, dolar bacaklı türev ürün kontratlarında azalma, Euro bacaklı kontratlarda ise yaklaşık %30'luk bir artış görülüyor. Geçer ve İçer, bu durumun insanların Euro'yu daha güvenli bir liman olarak görmeye başladığını, DAX ve Avrupa endekslerindeki %15-20'lik yükselişin ve Euro/Dolar paritesinin 1.15-1.16'ya gitmesinin arkasındaki ana veri olduğunu vurguladı. Citi'nin 1.14 seviyesini alım fırsatı olarak görmesine karşın, Goldman Sachs'ın dolar satış pozisyonlarının hala çok kalabalık olduğunu belirtmesi, paritede 1.20 üzerinde rahatsızlık oluşabileceği sinyalini veriyor. Geçer, insanların dolar opsiyonlarından yavaş yavaş çekildiğini gösteren oynaklık primlerindeki düşüşe de değindi. Yıl sonu Euro/Dolar tahminleri 1.17, 1.18, 1.20, hatta 2026'nın ilk çeyreği için Jupiter Asset Management'tan 1.40 gibi iddialı rakamlar gelse de, Selçuk Geçer kendi deneyimlerine dayanarak paritede 1.11-1.12 ve 1.15 seviyelerini ısrarla dile getirdi.
Altın ve gümüş cephesinde ise farklı bir hikaye yaşanıyor. Selçuk Geçer, birkaç haftadır gümüşün altından daha iyi performans gösterdiğini, altın/gümüş oranının 90'larda olduğunu ve uzun dönem ortalamasının 60'lardan geçtiğini belirterek, gümüşün hala gidecek yeri olduğunu ima etti. Geçer'in daha önce enflasyon düzeltmeli altın hedeflerini (3200-3600 dolar) ilk hesaplayan kişi olduğunu hatırlatan Gökalp İçer, gümüş için de Ali Hoca tarafından 1980'lerdeki 50 dolarlık seviyenin enflasyona göre 140 dolardan geçtiği bilgisini verdi; bu da gümüşün potansiyelini destekliyor. Altın için ise Selçuk Geçer 3200-3500 dolar seviyesindeki rejimini koruduğunu, şu an 3360 dolarda olduğunu ve 3500 doların üzerine çıkmak için bir kriz görmemiz gerektiğini ancak yakın vadede bir kriz beklemediğini ifade etti. Geçer, Trump'ın belirsizliği, ekonomik ve faiz politikalarının belirsizliği nedeniyle altının 3-5 ay daha yatay bantta hareket etmesini beklediğini belirtti. Ancak Nassim Nicholas Taleb'in de belirttiği gibi, 2020 pandemisinden bu yana merkez bankalarının 1100-1200 ton altın biriktirdiğini ve portföylerindeki altın oranının Euro'yu geçtiğini vurgulayarak, altının değer koruma aracı olarak gücünü koruduğunu söyledi.
Bitcoin ve altcoinler için de kritik bir dönemden geçiliyor. Selçuk Geçer, Bitcoin'in "yorulduğunu" ve Amerikan Senatosu'nun "GENIS Act"i geçirmesi veya Circle hissesinin yükselmesi gibi pozitif haberlere tepki veremediğini belirtti. Beyaz Saray'da Bitcoin rezervleri hakkında yapılan görüşmelerin dahi artık eski "hype"ı yaratmadığını dile getirdi. Geçer, teknik analiz olarak Bitcoin'in 103 bin ile 110 bin dolar arasında sıkıştığını, fiyatın yerinde durmasına rağmen osilatörlerin düşüş gösterdiğini (uyumsuzluk, yani satış sinyali) aktardı. Geçen hafta yaptığı "100 bin doların altına gelirse selasını okuruz" yorumunu hatırlattı. Bitcoin için işlem fikirleri de veren Geçer, spot piyasada kar edenlerin izleyen stoplarını yönetmesini, zararda olanların ise 100 bin doların altına inmesi durumunda pozisyonlarının anlamlı bir kısmını (%60-65) realize ederek daha aşağıdan yerine koymayı denemelerini önerdi (94 bin-95 bin dolar). Daha iddialı olanlar için ise %10-15'ini (max %25) 99 bin dolar civarından bozup yarısını 90 bin dolardan yerine koymayı düşünebileceklerini belirtti. Vadeli işlemlere ise kesinlikle uzak durulması gerektiğini, ancak "illa para kaybedeceğim" diyenler için riskli bir strateji olarak 99.500-99.800 dolardan short açıp 100.500-101 bin dolara stop loss koyarak 94 bin-95 bin dolardan yerine koymayı deneyebileceklerini, ancak 1:1 risk-getiri oranından uzak durmaları gerektiğini vurguladı. Geçer, 600 milyon dolarlık pozisyon açan bir Bitcoin zengininin 80 milyon dolar kaybettiği örneğini vererek kaldıraçlı işlemlerin tehlikesine dikkat çekti. Altcoinler konusunda ise Bitcoin'deki geri çekilme beklentisi nedeniyle tüm altcoinlerin (Ethereum, Avalanche, XRP) de geri çekilmesini beklediğini ifade etti. Özellikle Bitcoin/Ethereum paritesinin 41-42 seviyesine düşmesinin ardından, Ethereum lehine bir düzeltme beklediğini ve kendisinin Ethereum alacağını söyledi. Avalanche için ise "çıkmayın, bekliyoruz" diyerek, 16-17 dolar seviyelerine geri çekilirse tekrar alım düşünebileceğini belirtti. Son olarak, TL'den çıkıp altına mı dolara mı geçileceği sorusunu ise Euro mu altının mı yükseleceği olarak yorumladı ve kısa vadede Euro'nun daha fazla değerleneceğini, altının ise yatay hareket edeceğini öngörerek, Euro'da kalmanın daha mantıklı olduğunu ifade etti.
Tüm bu detaylı analizlerin ve öngörülerin ışığında, küresel finans piyasalarında hiçbir şeyin göründüğü kadar basit olmadığı açıkça ortaya çıkıyor. Uzmanların derinlemesine incelemeleri ve çarpıcı yorumları, yatırımcılar için bir yol haritası sunarken, aynı zamanda piyasalardaki kırılgan dengeyi de gözler önüne seriyor. Doların hegemonyasının sarsıldığı, altının ve gümüşün güvenli liman olarak yükselişini sürdürdüğü, Bitcoin'in ise bir yol ayrımına geldiği bu dönemde, doğru kararlar almak hayati önem taşıyor. Belirsizlikler yüksek olsa da, her değişim kendi içinde yeni fırsatlar barındırır. Bu yüzden, bu kritik dönemi sadece bir risk olarak değil, aynı zamanda doğru stratejilerle büyük kazançların kapısını aralayabilecek bir potansiyel olarak görmek, geleceğin kazananlarını belirleyecektir.