Maaşlar Eriyorken Kira Çilesi Katlandı, Sonu İcra Olan Korkunç Tablo Herkesi Şoke Edecek!
Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı son enflasyon verileriyle kira artış oranları memur zamlarını katlarken, İstanbul'da ortalama kira bedelleriyle geçim mücadelesi veren milyonlarca ailenin dramı gözler önüne seriliyor; ancak asıl korkunç gerçek...
Değerli okuyucularımız, Türkiye ekonomisinin kalbinden gelen son veriler, milyonlarca vatandaşın derin bir çıkmazın eşiğinde olduğunu gözler önüne seriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından dün açıklanan enflasyon rakamları, özellikle kiracılar için adeta bir kâbus senaryosu çiziyor. Kira artış oranlarının enflasyon farkını dahi katlayarak beklenenin çok üzerine çıkması, ev sahibi-kiracı ilişkisinde zaten gergin olan ipleri daha da kopma noktasına getiriyor. Bu çarpıcı ekonomik tablo ve vatandaşın her geçen gün ağırlaşan yükü, ilerleyen satırlarda çok daha detaylı bir şekilde gözler önüne serilecek ve sizi şaşırtacak bir sona doğru ilerleyecek. Unutmayın ki, gerçeklerin peşindeki güvenilir adresiniz her zaman www.avazturk.com'dur ve bizler bu derinlemesine araştırmayı sizler için hazırladık. Mustafa Zafer'in kaleme aldığı ve gündeme bomba gibi düşen makaleye göre, yenilenen kira dönemi Temmuz olan kiracıların konut ve işyeri kiralarında yapacağı artış oranı yüzde 43,23 olarak belirlenmiş durumda. Bu oran, geçtiğimiz yıl 30 bin lira kira ödeyen bir kiracının, yenilenen dönemde tam 42.967 lira kira bedeli ödemek zorunda kalacağı anlamına geliyor.
Aynı veriler kapsamında, TÜİK’in Haziran enflasyonunu sadece yüzde 1,37 olarak hesapladığı ve memura yapılacak enflasyon farkının ise yüzde 15,57 olarak belirlendiği göz önüne alındığında, tablonun vahameti daha da netleşiyor. Bu durumda, bir yandan kiralar kontrolsüz bir şekilde artarken, diğer yandan çalışanların maaş zamları enflasyonun ve özellikle kira artışlarının gerisinde kalıyor. Örneğin, 1/4 derecesindeki bir öğretmenin maaşı 52.935 TL’den 61.176 TL’ye, 5/1 derecesindeki lisans mezunu bir hemşirenin maaşı 53.465 TL’den 61.789 TL’ye, 11/1 derecesindeki lise mezunu bir teknisyenin maaşı ise 47.224 TL’den 54.576 TL’ye yükselmiş durumda. Ancak Mustafa Zafer'in de vurguladığı gibi, ortalama konut kirasının İstanbul’da 40 bin lira olduğunu varsayılırsa, ay başında hesaba yatacak 61.789 lira gibi bir maaşla geçinebilmek gerçekten bir mucize haline geliyor. Bu rakamlar, maaşlara yapılan zamların, hayat pahalılığı ve özellikle kira yükü karşısında ne kadar yetersiz kaldığını açıkça gösteriyor.
Üstelik sorun sadece kiralarla sınırlı değil. Her geçen gün önlenemez fiyat artışları karşısında vatandaşın herhangi bir korunma mekanizması kalmamış durumda. Kaynakta belirtildiği üzere, hangi kriterlere göre enflasyon hesabının yapıldığı bilinmese de, geçen yılın haziran ayından bu yana hissedilen enflasyon artışının yüzde 35,05 olarak gösterilmesi derin bir üzüntü yaratıyor. Doğalgaza, mazota ve benzine yapılan son zamlar, maaşların daha hesaba yatmadan erimesine neden oluyor ve tüm çalışanları derinden etkiliyor. Adana’da tarladan toplanmayan karpuzun İstanbul’da 10-20 lira arasında satılması, eve limon almanın neredeyse bir zenginlik alameti haline gelmesi, bu duruma çarpıcı örnekler teşkil ediyor. Vatandaşın alım gücündeki bu korkunç erime, ödeme dengelerinde de derin kırılganlıklar yaratıyor ve bu durumun asıl vahim sonuçları şimdi geliyor.
Bu derin ekonomik krizin en acı ve en korkutucu yansıması ise ödeme dengelerinde yaşanan kırılganlıklar ve bunun bir sonucu olarak karşımıza çıkan icra takibi verileri. Yılın son çeyreğinde açılabilecek milyonlarca ilave icra takibinin habercisi olabilecek bu durum, mevcut tablonun çok daha ötesinde bir felaketi işaret ediyor. Daha şimdiden, 2024 yılının 3 Temmuz tarihine göre ülke genelinde açılan icra dosya sayısı 1 milyon 603 bin 741 artmış durumda. Bu akıl almaz artışla birlikte, borçlular hakkında yürütülen toplam icra dosya sayısı tam 23 milyon 918 bin 558’e ulaşmış durumda. Evet, yanlış duymadınız, neredeyse her üç kişiden biri icralık durumda! Bu devasa rakam, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden birini, yani kitlesel borçluluk ve icra dalgasını açıkça ortaya koyuyor. Kiraların fırladığı, maaşların eridiği bir ortamda milyonların borç batağına sürüklenmesi, ekonomik dar boğazın sadece birer sayıdan ibaret olmadığını, aksine toplumun her kesimini derinden sarsan bir dram olduğunu gösteriyor. Bu korkutucu tablo, www.avazturk.com olarak her zaman vurguladığımız gibi, acil ve kalıcı çözümlerin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Türkiye bu borç yükünün altından nasıl kalkacak, milyonlarca vatandaşın icra kıskacından kurtuluşu nasıl sağlanacak soruları ise henüz cevapsız.