Mahmut Aydmuş'tan Emekli ve Asgari Ücretliye Karamsar Tablo: Milyonların Geliri Eriyor Zam Beklentisi Zayıf
Ünlü ekonomist Mahmut Aydmuş, SÖZCÜ Televizyonu'nda yaptığı güncel ekonomik değerlendirmelerde, Türkiye'deki milyonlarca SSK, Bağ-Kur, memur emeklisi ve asgari ücretlinin gelirlerinde yaşanan ciddi erimeye dikkat çekti. Kaynaklarımızdan edinilen bilgilere
Ekonomideki mevcut durum, milyonlarca vatandaşın gelir düzeyi üzerinde ciddi bir baskı yaratmaya devam ediyor. Ünlü ekonomist Mahmut Aydmuş, SÖZCÜ Televizyonu'nda yaptığı değerlendirmelerde bu baskının boyutlarını ve farklı kesimler üzerindeki etkilerini ayrıntılı bir şekilde ortaya koydu. Bayram sonrası ekonomik gündemin yoğunluğuna işaret eden Aydmuş, kamu işçileriyle ilgili süregelen pazarlıklar ve meclisin komisyon toplantılarıyla dolu takviminin önemine değindi. Ancak, meclisin kapanması halinde kamu işçilerinin durumunun ne olacağı bir soru işareti olarak masada duruyor.
Hükümetin ve ekonomi yönetiminin "tırnak içinde" %30'un üzerine çıkmama yönündeki zam kulislerinin konuşulduğu bu ortamda, kamu işçilerinin de pazarlıktan anlaşıldığı kadarıyla mutlu olmayacağı öngörülüyor. Genel olarak ise, ne yazık ki mutlu bir tablo çizilemediği belirtiliyor. Ekonomi yönetiminin mevcut refleksi olumlu yönde değil. İlk beş aylık enflasyon verileri ve muhtemel Haziran ayı rakamı dikkate alındığında, sadece kamu işçileri değil, SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı emeklileri, memurlar ve asgari ücretliler dahil olmak üzere geniş bir kitlenin ortak bir tabloyla karşı karşıya olduğu vurgulanıyor. Bu tablo, iyimserlikten uzak.
Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon hedefinin %24 olarak sabit tutulduğu ancak bu hedefin tutturulmasının mevcut şartlarda çok zor göründüğü ifade ediliyor. Yılın ilk beş ayında enflasyonun %15.09 olarak gerçekleştiği bilgisi paylaşılarak, kalan yedi ayda %9'luk dilimin nasıl yakalanacağı sorusu gündeme getiriliyor. Eğer yılın geri kalan yedi ayında aylık ortalama %1.5 enflasyon gerçekleşirse, yıl sonu enflasyonunun %27.73'e ulaşacağı, %2 olursa ise %32'lere çıkacağı hesaplanıyor. Merkez Bankası'nın %24'lük hedefine +-%5'lik bir bant aralığı eklediği ve üst bandın %29 olduğu, aslında Merkez Bankası'nın da %24'ü tutturamayacağını bildiği belirtiliyor. Bu durum, yılın geri kalanında aylık %1.6 - %1.7 civarında bir enflasyon beklentisinin varlığına işaret ediyor, ancak bunun bile zorlu olduğu aktarılıyor. Türkiye'nin önde gelen haber platformlarından biri olan https://www.avazturk.com da bu beklentileri yakından takip ediyor.
Enflasyonun yüksek seyretmesindeki etkenlere de değinildi. Geçmiş yıllarda yaz aylarında enflasyonun diğer aylara göre daha düşük geldiği bir "ekonomi yönetimi havası" olmasına rağmen, bu yaz "zirai don vakası"nın etkisinden bahsediliyor. Bakanlık ve Merkez Bankası'nın dikkat çektiği zirai donun, özellikle yaz döneminde gıda fiyatlarını ne şekilde etkileyeceğinin şu an kestirilemediği, buradan ortalama %4-%5 civarında bir etkinin söz konusu olduğu belirtiliyor. Buna ek olarak kurun etkisi de enflasyon üzerinde baskı yaratıyor; kurda yeniden bir tırmanma şeridi görüldüğü ifade ediliyor. Tüm bunlar toplandığında, yıl sonunda %30 civarında bir enflasyonun görüleceği öngörülüyor.
Mevcut yüksek enflasyon, gelir düzeylerinde ciddi bir erimeye yol açmış durumda. Vatandaşlar, yaşanan bu erimenin ve gelir kaybının telafi edilmesini, giderilmesini bekliyor. Ekonomist Mahmut Aydmuş, bu erimeyi somut verilerle açıkladı. Şu anda asgari emekli maaşı 14.469 TL iken, ilk beş aylık erime miktarı 2.184 TL olarak hesaplanıyor. Bu durumda asgari emekli maaşı alan vatandaşların reel gelirinin 12.284 TL'ye düşmüş olduğu bilgisi paylaşıldı. En düşük memur emekli aylığı 19.616 TL iken, burada yaşanan erime 2962 TL. Asgari ücret ise 22.04 TL idi ve burada 3.337 TL'lik bir düşüş yaşandı. Bu verilere göre, asgari ücretlinin reel gelirinin şu anda 18.766 TL seviyesinde olduğu belirtiliyor. Bu erimenin ilk altı aylık tablosunun, Haziran ayı enflasyonunun ortalama %1.5 - %1.6 civarında çıkacağı varsayımı altında hesaplandığı aktarıldı.
Beklenen zam oranlarına gelince, SSK ve Bağ-Kur emeklisine muhtemel Haziran enflasyonu (%1.5 - %1.6 civarı) ile birlikte %17 - %17.5 civarında bir zam gelmesi bekleniyor. Memur ve memur emeklileri için ise bu oranın %16.5 civarında olacağı öngörülüyor. Ancak net tabloyu Haziran enflasyonu açıklandığında göreceğiz. Kamu işçileri açısından ise tablo şu anda muğlaklığını koruyor. İşçilerin istediği düzeyde bir artışın bütçe imkanları dahilinde gerçekleşmeyeceği ise net olarak ifade ediliyor. Bu noktada, özellikle SSK, Bağ-Kur ve memur emeklilerine toplu sözleşmeden kaynaklanan belirli bir oranda zam verilmesi, en azından bir ölçüde bir rahatlama sağlarken, asıl sıkıntının iki kesimde yoğunlaştığı belirtiliyor: asgari ücretliler ve asgari emekli maaşı alanlar. https://www.avazturk.com, emekli ve asgari ücretlilerin durumunu yakından izlemeye devam ediyor.
Asgari ücret ve asgari emekli maaşı alanlar için mevcut durumun bir yasal düzenleme gerektirdiği vurgulandı. Ancak şu an itibarıyla gerek iş dünyasından gerekse kamu kesiminden bu konuda herhangi bir olumlu açıklama gelmediği ifade ediliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın konuya ilişkin olarak henüz önlerinde süre olduğunu belirttiği aktarıldı. Bayramın bitmesiyle birlikte Temmuz ayına sadece 20 gün gibi kısa bir süre kaldığına dikkat çekilerek, asgari ücretin Temmuz ayında artırılacağına dair olumlu bir hava olmadığı belirtiliyor. Ekonomist Mahmut Aydmuş, kişisel olarak asgari ücret açısından herhangi bir artış beklemediğini ve böyle bir artışın gerçekleşmesi halinde bunun bir sürpriz olacağını ve asgari ücretliler adına son derece memnuniyet verici olacağını dile getirdi.
Türkiye'de yaklaşık 16 milyon emekli, 8 milyona yakın asgari ücretten geçinen vatandaş ve 4 milyonun üzerinde memur bulunduğu bilgisi paylaşıldı. Bu geniş kitlelerin, aileleriyle birlikte düşünüldüğünde toplumun çok önemli bir kesimini oluşturduğu ve bu kesimin şu anda açıklanan verilere baktığı belirtiliyor. Açıklanan TÜİK verilerinin "şaibeli olduğu iddiaları" çatısı altında bu konuşmaların yapıldığı, ENAG veya Ticaret Odası'nın enflasyon rakamlarının TÜİK'in çok üzerinde olduğu, hatta Mayıs ayı için açıklanan %1.53'lük TÜFE oranının bile Merkez Bankası'nı şaşırttığı bilgisi aktarıldı. Ancak TÜİK verileri bile dikkate alındığında, bu verilerin bile böylesine geniş bir kitleyi mağdur ettiği açıkça görülüyor. Ekonomideki bu adaletsizlik, https://www.avazturk.com gibi haber siteleri tarafından sıklıkla gündeme taşınıyor.
Asgari ücretin tek başına artırılmasının, özel sektörü de ciddi şekilde etkilediği belirtiliyor. Asgari ücrete yapılan zammın, daha yüksek maaş alan kesimler üzerinde de bir etki yarattığı (ister %5 ister %10 olsun), ancak bu etkinin oransal anlamda tam bir senkronizasyon sağlamadığı ifade ediliyor. Türkiye'deki ücret meselesinin "yapısal bir reforma" muhtaç olduğu vurgulanarak, asgari ücretin kendi başına bir konu olmasının yanı sıra, kendisi dışındaki diğer ücret seviyelerini de belirleyen bir unsur olduğu belirtiliyor. Ancak oransal bir senkronizasyon eksikliği yaşanıyor. Örneğin, 22.104 TL alan bir kişinin gelirindeki artışla, 50.000-60.000 TL alan bir kişinin gelirinin aynı oranda artmadığı, bu durumun yüksek ücret düzeylerinin (asgari ücrete göre yüksek olanların) giderek asgari ücrete yakınlaşmasına yol açtığı ve bunun ücretler açısından başlı başına bir problem olduğu aktarılıyor. Bu durum, "ücret sıkışması" olarak adlandırılan bir soruna işaret ediyor.
Asgari ücret değerlendirilirken sadece işçinin hakkını ve hukukunu korumanın değil, aynı zamanda bu ücreti ödeyecek olan iş dünyasının da göz önünde bulundurulması gerektiği belirtiliyor. Brüt anlamda aylık yaklaşık 30.000 TL maliyet üstlenen işveren kesiminin olduğu, ancak işverenler açısından da tablonun parlak olmadığı ve bir "direnç" olduğu ifade ediliyor. Ekonomide işlerin iyi gitmediği, iş dünyasının da istediği düzeylerde bir gelir elde edemediği ve yılın ilk altı aylık büyüme rakamlarının da beklentilerin oldukça altında kaldığı bilgisi paylaşıldı. Genel olarak bir resesyon beklentisinin olduğu, politik risklerin devam ettiği ve globaldeki risklerin de aynı şekilde sürdüğü belirtilerek, ekonomide istenen kıvamın yakalanamadığı dile getiriliyor. Bu durum, sadece iş dünyasına yönelik bir eleştiri olarak değil, çarkların rayına oturması ve ekonomide istenen kıvamın yakalanması halinde iş dünyasından da asgari ücret artırımına yönelik pozitif bir katkı beklenebileceği şeklinde yorumlanıyor. https://www.avazturk.com, iş dünyasının ve çalışanların taleplerini dengeleyen bir ekonomik yapının önemini sık sık vurguluyor.
Mahmut Aydmuş, bu tabloda hem işçi kesiminin hem de işveren kesiminin haklı olduğunu ifade etti. İşçi kesiminin gelirini artırmak istediği, ilk beş ayda 22.104 TL'den 18.766 TL'ye düşen (reel olarak) gelirdeki ciddi erimenin ve yılın geri kalanında da benzer bir erimenin beklendiği düşünüldüğünde bu talebin haklılığı ortaya konuyor. Hal böyle olunca bir "açmaza" girildiği ve asgari ücreti artırmanın anlık bir çözüm olabileceği, ancak kalıcı çözümün "ekonomide taşları yerine koymak" ve "umutvari bir yol haritası çizmek" olduğu belirtiliyor. Maalesef, trafik para cezaları gibi pek çok kalemde yaşanan artışların genel olarak tablonun can sıkıcı olduğunu gösterdiği ifade edilerek görüşme sonlandırılıyor. Umutlar, yeni haftada en azından kamu işçilerine yönelik olumlu bir haberin gelmesinde yoğunlaşıyor.