Özel'den Silivri'de Çarpıcı Sözler: "İmamoğlu Göğün 7 Kat Üstünde, Onu İçeri Atanlar Yerin 7 Kat Dibinde!"
Özgür Özel, Silivri Cezaevi önünde konuştu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret eden Özel, cezaevindeki nikah törenine katılım zorluklarını anlattı ve sert mesajlar verdi. "Vicdanlarda dışarıdayız" diyen Özel'den, Kadriye Hanım'ın hikayesi, yolsuzluk ve
SİLİVRİ'DEN YANKILANAN SERT SÖZLER: CHP LİDERİ ÖZGÜR ÖZEL'DEN ADALET VE DİRENİŞ MESAJI
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, 28 Mayıs 2025 tarihinde Silivri'deki Marmara Cezaevi'ne önemli bir ziyaret gerçekleştirdi. Özel, burada İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret etti ve aynı zamanda İPA Başkanı Buğra Gökçe ile Filiz Kahveci çiftinin cezaevinde kıyılan nikah törenine katıldı. Ziyaret ve tören sonrası cezaevi önünde bir açıklama yapan Özel, yaşadıkları zorlukları ve ülkedeki adalet süreci hakkındaki sert eleştirilerini dile getirdi.
Özel, ziyaretin amacını "hayırlı bir iş için geldik" diyerek tanımlarken, bu "hayırlı işi bu uğursuz mekanda yapmak zorunda kaldıklarını" vurguladı. Nikah törenine katılımla ilgili yaşanan izin zorluklarına dikkat çeken Özel, ilk başta dün gece geç saatlere kadar sadece (https://www.avazturk.com/) 2 aile üyesine izin verildiğini, genel başkan ve milletvekillerine izin olmadığını belirtti. Ancak sabah 07:30 itibarıyla izinlerin genişletildiğini ve bu durum için emeği geçenlere teşekkür ettiğini söyledi. Hiç olmazsa ailelerin nikaha tanık olabildiğini sözlerine ekledi.
"BİZİ TESLİM ALAMAZLAR! VİCDANLARDA DIŞARIDAYIZ"
Özgür Özel'in cezaevi önündeki konuşmasının ana teması direniş ve vicdan oldu. Özel, "Bizi teslim alamazlar" diyerek sözlerine başladı ve zulmedenlerin gelin hanımın, ailelerin, evlatların gözyaşlarında boğulacaklarını iddia etti. Kendilerinde ahlaki ve vicdani üstünlük, ayrıca psikolojik üstünlük olduğunu savundu.
Ekrem İmamoğlu'nun morali hakkında bilgi veren Özel, "Şu an Ekrem İmamoğlu göğün 7 kat üstünde büyük bir moralle duruyor" ifadesini kullandı. Buna karşılık, İmamoğlu'nu "içeri atanların sarayda oturduklarını ancak yerin 7 kat dibinde olduklarını" söyledi. Özel'e göre önemli olanın bedenin hapsolması değil, vicdanın hapsolması ve vicdanlarda hapse düşmek olduğunu belirterek, kendi taraflarının "vicdanlarda dışarıda" olduğunu vurguladı. Özel, bu zulmün son bulacağını ve arkadaşlarının alınları açık, başları dik dışarı çıkacaklarını ifade etti.
KADRİYE HANIM'IN HİKAYESİ: TELEFON BAHANESİYLE TUTUKLAMA İDDİASI
Konuşmasında Kadriye Hanım'ın durumuna özel bir parantez açan Özgür Özel, yaşadıklarını detaylı bir şekilde anlattı. Kadriye Hanım'ı ziyaret ettiğini belirten Özel, onun şu sözlerini aktardı: "O telefon bir suç aleti olsaydı, ben de delili gizleme ve karartma niyetinde olsaydım yıllar önce bilgi işleme vermek yerine denize atsaydım şimdi oğlumun yanındaydım". Bu ifade, Kadriye Hanım'ın oğlunun da bu süreçlerden etkilendiğini ima ediyor.
Özel, Kadriye Hanım'ın yaklaşık bir yıl önce satın aldığı bir araba üzerinden daha önce nasıl hedef alındığını anlattı. Arabanın 3 yıl önce İpsala'dan çıktığı iddiasıyla, "Rüşvet paralarını Türkiye'de bulamıyoruz, sen bu arabayla yurt dışına mı kaçırdın?" diye sorulduğunu belirtti. Ancak Kadriye Hanım'ın arabayı ne zaman aldığını, MASAK raporundaki para hareketliliğini ve dekontu göstererek kendisini savunduğunu söyledi. Buna rağmen tutuklama talep edildiğini ancak vicdanlı bir hakimin kendisini serbest bıraktığını ifade etti.
Ancak süreç burada bitmedi. Özel'e göre, daha sonra aynı kişiyi bu kez Ekrem İmamoğlu'nun kullandığı bir telefonu bahane ederek tekrar gözaltına aldılar ve başka bir hakime denk getirerek tutuklattılar. Kadriye Hanım'ın "suçu" olarak gösterilen eylem, İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanı iken kullandığı telefonu, İBB başkanı olduktan sonra "havaya girdi, telefonunu değiştirmiş" denmesin diye santrale yönlendirmek ve cihazın kendisinde durmasını sağlamak. Telefon numarasının "Beylikdüzü BB Adayı Ekrem İmamoğlu" olarak kayıtlı olduğunu ve bu numaranın herkesçe bilinen bir numara olduğunu söyleyen Özel, sorgu tutanağında da bu numaranın geçtiğini belirtti. Özel, telefondan hiçbir şey çıkmamış olmasına rağmen bu tutuklamanın "vicdansızlık" olduğunu dile getirdi.
"BİZ TERTEMİZİZ KARDEŞİM!" - ADLİ SÜREÇ ELEŞTİRİLERİ
Özgür Özel, konuşmasında Ekrem İmamoğlu'nun, Kadriye Hanım'ın, koruma müdürü Mustafa'nın ve tüm arkadaşlarının masumiyetine kefil olduğunu vurguladı. Bu nikaha şahitlik ettiği gibi, arkadaşlarının dürüstlüğüne de şahitlik ettiğini belirtti.
Adli süreçteki iddialara sert tepki gösteren Özel, "Biz tertemiziz kardeşim, tertemiziz" dedi. Karşılarındaki yapının "çocukla, kadınla, aileyle uğraşan", "eline almış çubuğu, bak bak, 'Arkasında' diyor, Mustafa Bey diyor" şeklinde, yani kendilerine yakın çalışma arkadaşlarını hedef alan bir yapı olduğunu öne sürdü. Arkadaşlarımızı ailelerinden uzaklara sürdüklerini, annelerin, babaların çocuklarını görebilmek için kilometrelerce yol kat etmek zorunda kaldıklarını, bir annenin oğlunu görmek için 500 km öteden gelip misafirhaneye yerleştiğini örnek vererek anlattı. Bu zulümle dirençlerini kırmaya çalıştıklarını söyledi.
Sorgularda avukat olmadan ifade verdirmeye çalıştıklarını, "Avukata ne gerek var? Avukatın yanında rahat değilsin sen. Benim istediğim gibi ifade ver. Kavuş anana, kavuş evladına, kavuş eşine" gibi baskılar yapıldığını iddia etti. Özel, karşı tarafın Ekrem İmamoğlu'nu suçlayan, onun sistem kurduğunu iddia eden ifadeler almaya çalıştığını, ancak arkadaşlarının "Yok" dediklerini belirtti.
Özel, yargı sürecinin Ekrem İmamoğlu'nu hedef aldığını göstermek için bir örnek verdi. Savcılığın 2019 öncesi (AK Parti dönemi) dosyalara ilgi göstermediğini, yalnızca 2019 sonrası dosyaları istediğini, "AK Parti döneminde bir yolsuzluk varsa ilgilenmiyorum" dediğini iddia etti. İfadesinde AK Parti'ye yakın şirket veya kişi adı geçen tanıklara "Geç onu" denildiğini, ihaleye girmeme konusunda önceki dönemde baskı yapıldığı yönündeki ifadenin ise "Bırak şimdi onu" diye geçiştirildiğini öne sürdü. Özel, tüm bu yaşananları "Bomboş dosya, tamamen yalan, yazılamayan iddianame" olarak nitelendirdi.
YOLSUZLUK SUÇLAMALARI VE "AHTAPOT" BENZETMESİ
CHP lideri, konuşmasının bir bölümünü de kamu malına uzanan eller konusuna ayırdı. Kendi partilerinin kamu malına el uzatmayacağını, Ekrem İmamoğlu'nun da atmadığına namusu kadar kefil olduğunu söyledi. Ancak kendi taraflarının zenginden alıp fakire vereceğini, Tayyip Bey'in ise fakirden alıp zengine verdiğini öne sürdü.
Daha önce kullandığı "ahtapot" benzetmesini hatırlatarak, kamu malına uzanan 8 kol varsa, Tayyip Bey'in iki tane yetmez, 8 kollu uzattığını iddia etti. AK Parti'nin "Bu noktaya neden geldik" sorusunu sorması gerektiğini, çünkü bugün kendilerine yapılan suçlamaların tamamının AK Parti içinde yaşandığını savundu. AK Parti'de büyük ihaleleri kimin alacağına kim karar veriyorsa, kamu malına asıl onun el uzattığını söyledi.
Özel, Tayyip Erdoğan'a meydan okuyarak, "Kamu malına eğer ben el uzattıysam bana haram zıkkım olsun. Sen el uzattıysan sana haram zıkkım olsun" dedi. Kendilerinin boğazından bir lokma kamu malı geçmediğini, bu cümleyi kolayca söyleyebildiğini belirterek, Tayyip Bey'in de aynı cümleyi kurmasını istedi.
İstanbul'da yaşandığını iddia ettiği bir olayı örnek verdi: Aynı arsanın önce birinden ucuza alınıp, imarının değiştirilip, sonra aynı AK Partili kişiden 20 kat paraya geri alındığını. Yeşil alanın ucuza satılıp, imar değişikliğiyle değerinin artırılarak yüksek fiyata tekrar satıldığını ve bu dosyanın soruşturulmadığını belirtti. Bu olayın Tayyip Bey'den habersiz olduğunu söyleyecek bir AK Partili olup olmadığını sordu. İstanbul'da kendi döneminde 4 gökdelenden 250'den fazla gökdelene çıkıldığını, bu yapılaşmalarda Tayyip Bey'in irtibatı olmadan bir iş yapılıp yapılmadığını sorguladı. Ayrıca, helikopterden İstanbul'un arsalarına bakıp not tutturduğu iddia edilen kişinin kendisi mi yoksa Tayyip Bey mi olduğunu sordu.
ERDOĞAN'A "İNGİLİZ MUHİPLERİ" VE TARİH YANITI
Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendilerine yönelik "İngiliz Muhipleri Cemiyeti" benzetmesine de sert yanıt verdi. "Sait Molla kim? Sait Molla'yı ben mi övdüm geçmişte? Sen mi?" diye soran Özel, Sait Molla'nın İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin kurucusu olduğunu hatırlattı.
Numan Kurtulmuş'un 150 yıldır iki ayrı yolda oldukları sözüne atıfta bulunarak, kendi (CHP'nin) yolunun Genç Osmanlılar, Namık Kemaller, Jön Türkler, İttihat Terakki'nin mücadele azmi, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, Halk Fırkası ve Cumhuriyet Halk Partisi'nden geçtiğini anlattı. Bu yolda Sait Molla'ya rastlanamayacağını, onun "diğer yolun" yol arkadaşı olduğunu söyledi.
İngiliz işgal donanmasının İstanbul önüne demir atmasına vesile olan padişahı kimin savunduğunu soran Özel, kendisinin "Fatih Sultan Mehmetçi" olduğunu, yükselme dönemini, İstanbul'un fethini ve 1453'te kurulan İstanbul Üniversitesi'ni savunduklarını belirtti. Tayyip Bey'in ise işgale direnmeyip kırmızı halı seren ve İngiliz zırhlısına binip kaçan Vahdettin'i savunduğunu iddia etti. Kendi taraflarının 1. ve 2. Meşrutiyetçi olduğunu, Tayyip Bey'in ise kendi kurdurdukları Meclis-i Mebusan'ı 33 yıl kapatan tarafta olduğunu söyledi.
"İngiliz Muhipleri Cemiyeti'ni en iyi o bilir" diyen Özel, iktidar olsalar bu derneği yeniden açtırabileceklerini ima etti. İngiliz planlarıyla hemhal olan bir yapının kendisini bildiğini, İngilizlerin Suriye'de hesap yaparken Tayyip Bey'e verdikleri rolü de çok iyi bildiklerini öne sürdü. Benzetmeyi "provokatif" bulduğunu ve eğer o döneme ışınlansalar, Tayyip Bey'in cemiyetin masasında, kendisinin ise başka bir yerde olacağını söyledi.
Avrupa'daki "dost bildiklerin" Türkiye'deki demokrasiyi savununca sitem edilmesine şaşırdığını, ilişkileri bozanın kendileri değil, karşı taraf olduğunu savundu. Kendisinin Sosyalist Enternasyonal'de başkan yardımcısı olarak Türkiye'nin menfaatini savunacağını, bu konuda hükümete bilgi vermeye açık olduğunu söyledi. Ancak yurt dışına şikayet etme suçlamasını reddederken, 15 Temmuz'da yurt dışından yardım istemek, başörtüsü krizini AİHM'e taşımak, parti kapatma davasında Avrupa'yı gezmek gibi geçmişteki uygulamaları hatırlattı. Şu an yaşanan "darbe" (yargı süreçlerini kastederek) karşısında susmayacaklarını, bütün dünyaya bu durumu anlatacaklarını vurguladı. "İşler oralarda bozulunca, 'CHP Türkiye'yle Avrupa ilişkilerini bozuyor' diyor. Bozdurmayaydın" diyerek sözlerini tamamladı.
"BİZDEKİ İNANÇ BİTMEYECEK"
Konuşmasının sonunda Özgür Özel, Filiz Hanım'a demir parmaklıklar arkasında nikah kıydıranın, İstanbul'un seçilmiş, üç kere seçilmiş emin insanını içeride tutanın karşı taraf olduğunu bir kez daha vurguladı. "Herkes ettiğini buluyor. Bize ederseniz beterini bulmaya devam edeceksiniz" dedi.
Özel, kendilerindeki enerji, inanç ve mücadele kararlılığının bitmeyeceğini belirterek, zulmettikçe mücadele etmeye devam edeceklerini ifade etti. Eğer Türkiye'ye ve ekonomiye yazık olmasını istemiyorlarsa, kendilerine yazık etmeyi bırakmaları gerektiğini söyledi. Taleplerinin "Bizi beraat ettirin" olmadığını, adil yargılanmak ve tutuksuz yargılanmak olduğunu belirtti. Davanın TRT'den yayınlanarak tüm milletin gerçek cevapları duymasını istediklerini, Niğde'den dinleyen Fitnat teyzenin bile ikna olmayacağı bir yargılama sürecinde hapse atılmaktansa, gerçeğin ortaya çıkmasını istediklerini dile getirdi. Dosyanın bomboş, tamamen yalan ve yazılamayan bir iddianame olduğunu tekrarlayan Özel, "Hodri meydan!" diyerek, iddiaların ve cevapların TRT'den duyurulması çağrısını yineledi. Eğer buna cesaret edemiyorlarsa, savcılarına kendisi kadar güvenmediklerini, çünkü savcılara "Git bulacaksın" denildiğini öne sürdü. Savcıların patinaj yapıp bir şey bulamadığını, suça bulaştığını ve insanları yalancı şahitlik gibi suç işlemeye zorladığını iddia etti.