Paranızı Kurtaracak Tek Yol Açıklandı!
Türkiye ekonomisi uçurumun kenarında! Ünlü ekonomistler, paranın nasıl değerlendirilmesi gerektiğini, kritik tercihleri ve gizli vergi avantajlarını tek tek açıkladı. Geleceğiniz için bu haber hayatidir!
Uzmanlardan Sarsıcı Ekonomi Analizi: Türkiye’nin Geleceği ve Paranızı Koruma Rehberi! Makalenin Devamı Sizi Soluksuz Bırakacak!
Ekonomi dünyasının iki önemli ismi, "ekonominin karanlık lordu" olarak anılan Murat Muratoğlu ve "işin erbabı liyakat sahibi" Emrah Lafçı, son yayınlarında Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Murat Muratoğlu, ülkenin en büyük sorununun her alanda liyakatten vazgeçmesi olduğunu vurgularken, Kurban Bayramı'nda on binlerce kişinin kasap olmamalarına rağmen kendilerini keserek hastanelik olmasını örnek gösterdi. Ona göre liyakat, bilgiye, beceriye ve deneyime sahip olana işi vermektir; ancak Türkiye'de işler "o iş bende kral, şoföre söyle o halleder" mantığıyla ilerlediği için ülke dibe oturuyor. Emrah Lafçı ise, "Bunlar iyi günler mi?" sorusuna "Evet, hala iyi günler" yanıtını vererek, Türkiye ekonomisinin çok uzun süredir (iki yıldan fazla) devam eden bir geçiş sürecinde olduğunu ve birçok kesimde "bıçağın kemiğe dayandığını" belirtti. Programı engelleyen unsurlar arasında 19 Mart olayı, Orta Doğu'da yaşananlar ve petrol fiyatlarındaki dalgalanmaların yanı sıra, sürekli seçim kazanma üzerine kurulu kısa vadeli politikaların şirketleri ve bireyleri karar almakta zorladığını, yatırımı güçleştirdiğini dile getirdi. Emrah Lafçı'ya göre, bu şekilde ekonominin düzlüğe çıkması "çok kolay değil" ve eğer mevcut politikalar zorlanırsa, "yönetilecek bir ülke ekonomisi kalmayacak". Makalenin ilerleyen bölümlerinde, ekonominin kırılgan yapısını ve bu ortamda paranızı nasıl koruyabileceğinize dair uzmanların derinlemesine analizlerini bulacaksınız.
Ekonomik belirsizliğin yanı sıra, Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi kriz de durumu içinden çıkılmaz hale getiriyor. Emrah Lafçı, uzun yıllardır bu kadar politik problemin ön planda olduğu bir kriz hatırlamadığını belirterek, "Bu sorunlar çözülürse ki o da yakın zamanda çok mümkün gözükmüyor, ekonomi o zaman biraz düzlüğe çıkabilir" dedi. Bütçe konusunda ise durumun "kötü" hatta "ucube" olarak tanımlanması, mevcut sistemin paraya yetişemediğini gösteriyor. Mehmet Şimşek'in çabalarına rağmen, mal ve hizmet alımlarının geçen yıla göre %52 artması, sadece uçak kiralamalarına 2.3 milyar lira harcanması gibi veriler, tasarruf söylemlerinin aksine bütçe üzerindeki baskının ne denli büyük olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, faiz oranlarının çok yüksek olması, kamunun ödediği faizin toplam bütçe giderleri içindeki payını iyice artırmış durumda. Son dönemdeki stopaj artışları (%15'ten %17.5'e yükselmesi) ise, bütçe konusunda ne kadar çaresiz kalındığını gözler önüne seriyor ve TL'den kaçışı hızlandırabilecek riskli bir adım olarak değerlendiriliyor. Tüm bu gelişmelerin ortasında, Adalet Bakanı'nın ağzından dökülen "Türkiye bir hukuk devletidir, yargı bağımsızdır" sözlerini ironik bir şekilde tekrarlayan Murat Muratoğlu, CHP davasının ("8 Eylül kararı") tam bir "oyun değiştirici" (game changer) olduğunu ve piyasaların üzerinde sallandırılan bir "demokrasinin kılıcı" gibi durduğunu ifade etti. Emrah Lafçı da bu siyasi krizin "sürgit" olduğunu ve nerede sona ereceğinin öngörülemediğini belirtirken, piyasaların bu belirsizlik ortamında pek bir yere gitmediğini ekledi. Türkiye'deki tüm bu kritik gelişmeler ve daha fazlası hakkında güncel ve derinlemesine analizler için https://www.avazturk.com
adresini ziyaret edebilirsiniz.
Peki, böylesine zorlu bir ekonomik ve siyasi iklimde yatırımcılar paralarını nerede değerlendirmeli? Murat Muratoğlu, borsa için "iyi bir hikaye yakalarsam al-sat uza" stratejisini önerirken, Emrah Lafçı, dolar bazında bakıldığında borsanın bir yıldır yerinde saydığını ve ciddi para kaybettirdiğini vurguladı. Türkiye'nin "muadil ülkelere göre ucuz kaldığı" argümanına katılmayan Lafçı, bizi geride bırakan koşullar ortada durduğu sürece Türkiye piyasalarının da geride kalmaya devam edeceğini söyledi. Faiz kararlarına gelince, Merkez Bankası'nın "eli kuvvetli" ve daha önce hiç olmadığı kadar "sıkı" durarak faizleri yüksek tuttuğunu belirtiliyor. Emrah Lafçı, aylık bazda %2'ler civarına inmiş bir enflasyon ve %3-3.5 net faiz olduğu sürece (vergi düşüldüğünde %1-1.5 reel getiri) mevduatın hala cazip olduğunu düşünüyor. Alternatif sorulduğunda ise Emrah Lafçı net bir şekilde "Türkiye'de öyle bir alternatif yok" yanıtını veriyor. Altın ve Euro'nun son dönemdeki yükselişlerini, sırasıyla doların ve Euro-dolar paritesinin hareketlerine bağlayan Lafçı, bunların devamlılığının garantisi olmadığını, doların ise resmi enflasyon kadar arttığını ifade etti.
Merkez Bankası'nın kuru tutma çabasının ardındaki dinamikleri de açıklayan Emrah Lafçı, bankanın elinde iki kuvvet olduğunu belirtiyor: yüksek faizleri sürdürebilme yeteneği ve gerektiğinde rezervleri harcayacak bir yapının kurgulanmış olması. Doların şu anda ucuz olduğunu ve "en az artan şey" olduğunu belirten Murat Muratoğlu, herkesin bunun farkında olduğunu ve gün geldiğinde faizin yetersiz kalacağını, milletin toptan dolara yöneleceğini ifade etti. Emrah Lafçı'ya göre, faizler aşağı doğru gelirken kur yukarı doğru giderse çok hızlı bir dolarizasyon yaşanabilir. Kritik eşik ise faizlerin %35 ve altına gelmesi olarak gösteriliyor; zira enflasyonun %25-30'ların altına düşemeyeceğine dair bir genel konsensüs oluşursa, birçok kişinin dolara yönelebileceği öngörülüyor. Peki, bu karmaşık ve belirsiz tabloda, bir yatırımcı ne yapmalı? Emrah Lafçı'nın yatırımcılara en önemli tavsiyesi: "Su gibi olun, akın, likit kalın, gerektiğinde hemen çıkın." Ona göre bu ortamda para piyasası fonları "iyi seçilmeli" ve hatta "favori fonu" olarak nitelendiriliyor. Para piyasası fonlarının son bir iki yılın yıldızı olduğunu, ciddi faiz getirisi sağladığını, kolaylıkla alınıp satılabildiğini ve bileşik getiri avantajı sunduğunu belirtiyor. Özellikle dolar yatırımcıları ve şirketler için, döviz cinsinden serbest fonların banka mevduatlarına göre çok daha yüksek getiri sağladığını ve kur artışından kaynaklanan vergi avantajı sunduğunu da ekliyor. Yani, dolarla alırsanız doların değer kazancının vergisini ödemezsiniz, sadece fonun döviz cinsinden getirisinin vergisi (%17.5) ödenir ki bu önemli bir avantajdır. Ayrıca, Emrah Lafçı, fon satışlarında "ilk giren ilk çıkar" metodunun uygulandığını ve eğer vergi oranları zamanla arttıysa, daha düşük vergiyle alınan eski fonları korumak adına yeni alınan fonların satılması gerektiğini vurguluyor.
Sonuç olarak, Murat Muratoğlu ve Emrah Lafçı'nın bu çarpıcı analizleri, Türkiye ekonomisinin zorlu bir süreçten geçtiğini ve yatırımcılar için büyük belirsizlikler barındırdığını gösteriyor. Ancak bu karanlık tabloda bile, parayı doğru değerlendirmenin yolları mevcut. Emrah Lafçı, kendi kişisel portföyünü açıklayarak bu soruya somut bir yanıt veriyor: "Ben paranın tamamını da fonlarda değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Benim portföyümün %50'si faiz yani para piyasası fonu, kalan kısımdan da %25-30 ben hala altının önemli bir getiri sağlayacağını düşünüyorum... bir de Amerikan piyasalarında özellikle teknoloji önderliğinde Nazdak vesaire çünkü orada ayrı bir hikaye oluyor... ben hala orada potansiyel olduğunu düşünüyorum." Murat Muratoğlu ise çoğu noktada Emrah Lafçı ile aynı fikirde olsa da, Amerikan borsasından ayrılıp kripto evrenine yöneldiğini ekliyor. Bu uzman görüşleri, belirsizliğin hakim olduğu bir dönemde yatırımcılar için adeta bir yol haritası sunuyor. Geleceğin belirsizliği içinde paranızı korumak ve değerlendirmek için bu stratejilerin önemini unutmayın. Bu sarsıcı gelişmeler ve uzmanların tavsiyeleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için https://www.avazturk.com
adresini ziyaret edebilirsiniz.