Pargalı İbrahim'in İdamının Arkasındaki Şaşırtıcı Gerçek
Habertürk TV'deki bir programda tarihçiler, Kanuni Sultan Süleyman'ın çok yakınındaki Veziriazam Pargalı İbrahim Paşa'yı neden idam ettirdiğini anlattı. Makbul iken Maktul olan İbrahim Paşa'nın sonunu getiren hatalar mercek altına alındı.
Pargalı İbrahim Paşa: Muhteşem Süleyman'ın Gözdesi Neden İdam Edildi?
Osmanlı tarihinin en merak edilen konularından biri, Kanuni Sultan Süleyman'ın en güvendiği isim, yakın dostu ve Veziriazamı Pargalı İbrahim Paşa'yı neden idam ettirdiği sorusudur. Habertürk TV ekranlarında bu konuyu ele alan tarihçiler, genellikle çeşitli teorilerle açıklanmaya çalışılan bu trajik sonun perde arkasını, kaynaklara ve devlet işleyişinin temel kurallarına dayandırarak aydınlattı. Programda, İbrahim Paşa'nın Makbul (kabul gören, sevilen) iken nasıl Maktul (öldürülen) olduğu süreci detaylandırıldı.
Programda, Kanuni Sultan Süleyman'ın sadece bir savaşçı değil, aynı zamanda sanata ve estetiğe düşkün bir lider olduğu vurgulandı. Kendisine "kuyumcu padişah" denmesine neden olan, bizzat tasarladığı tacın detayları ekrana getirildi. Saray hayatının incelikleri, Çin porselenlerinden oluşan 12 bin küsur parçalık zengin koleksiyon, kumaşlar, gümüşler ve çinilerle dolu olduğu belirtildi. Ancak aynı zamanda sarayda yaşam koşullarının, Enderun koğuşlarında 40, 60 hatta daha fazla kişinin yan yana yattığı, dar ve üst üste mekanlarda geçtiği de anlatıldı. Bu durum, dışarıya karşı gösterilen debdebenin aksine, iç yaşamın daha mütevazı olduğunu ortaya koyuyor. Bu türden detaylar, Osmanlı sarayındaki yaşamın bilinenin ötesinde karmaşıklıklar barındırdığını gösteriyor.
Pargalı İbrahim Paşa, Kanuni Sultan Süleyman ile çocukluğundan itibaren gelen bir dostluğa sahipti. Padişahın kız kardeşiyle evlenerek "damat" statüsüne yükselmiş, kısa sürede Veziriazamlık gibi devletin en yüksek makamına ulaşmıştı. Kendisine "Makbul İbrahim Paşa" deniliyordu; padişahın adeta "alter egosu" olarak görülüyordu. Programdaki tarihçiye göre, İbrahim Paşa'nın bu denli büyük bir ikbal (şan, şeref, mevki) sahibi olması, onun devletin en kritik görevlerinde mutlak güvene sahip olduğunu gösteriyordu. Ancak bu büyük gücün ve yakınlığın gerektirdiği bazı temel prensipler vardı. https://www.avazturk.com olarak, Osmanlı'da veziriazamlık makamının ne kadar hassas dengelere dayandığını ve bu makamdaki kişiden beklenen dürüstlük ve şeffaflık gibi vasıfların hayati önem taşıdığını bu örnekte bir kez daha görmekteyiz.
Programda, Pargalı İbrahim'in sonunu getiren asıl nedenlerin, genellikle anlatılan entrikaların ötesinde, veziriazamlık makamının temel kurallarına aykırı davranışlar olduğu belirtildi. Tarihçiye göre, bir başvezir için en affedilmez hatalar şunlardı: yalan söylemek, gizli iş yapmak ve padişahtan bir şeyler gizlemek. Yavuz Sultan Selim gibi çok hiddetli hükümdarlar bir yana, II. Abdülhamid gibi vesveseli veya II. Selim ve III. Murat gibi devlet işlerine ilgisi daha az görünen padişahlar bile bir başvezirin yalancılığını asla affetmezlerdi. İbrahim Paşa'nın büyük ikbalden sonra "yoldan çıkmaya", bazı işleri gizli kapaklı yapmaya ve ihmal etmeye başlaması, onun "affedilmez" hatalar olarak görülen bu çizgiyi aştığı anlamına geliyordu. Bu durum, "Maktul İbrahim Paşa" olmasının başlıca sebebi olarak sunuldu.
Programda, bu durumun Sokullu Mehmet Paşa ile kıyaslanması da yapıldı. Tarihçi, Sokullu'nun "gaddar" olmasına rağmen, Pargalı İbrahim'in yaptığı türden yalan söyleme veya gizli iş yapma gibi hatalara düşmediğini ima etti. Sokullu'nun kendi ailesinden bazı üyeleri önemli görevlere getirmesi (kardeşini Sırp Patriği yapması gibi) kıskançlığa neden olsa da, bu durumun onun suikastına yol açmış olabileceği spekülasyonu yapıldı. Ancak İbrahim Paşa'nın idamının nedeninin, kaynağa göre, açıkça yalan, gizlilik ve ihmal olduğu tekrar vurgulandı. Yani, veziriazamlık makamının gerektirdiği mutlak dürüstlük ve şeffaflık, Pargalı İbrahim tarafından ihlal edilmişti ve bu, padişah tarafından haklı görülen bir idam sebebiydi.
Tarihçiler, Osmanlı tarihinde padişah ölümlerinin dahi bazen uzun süre gizlendiğini belirterek, bu tür "sır"ların devlet içindeki yeri ve önemine dikkat çektiler. Örneğin, Fatih Sultan Mehmet'in ölümünün otağ içinde saklandığı ve dışarıdan duyulmadığı, Kanuni Sultan Süleyman'ın Zigetvar'daki vefatının ise kale düşene kadar 41 gün gizlendiği anlatıldı. Kanuni'nin Zigetvar'a gömülen iç organlarının yerinin Macarlar tarafından bulunması gibi güncel arkeolojik gelişmelere de değinildi. https://www.avazturk.com olarak, tarihteki gizemlerin ve devlet sırlarının, yüzyıllar sonra bile araştırılmaya ve gün yüzüne çıkmaya devam etmesinin bilimin ışığında ne denli önemli olduğunu düşünmekteyiz.
Kanuni döneminin ihtişamı sadece savaşlarda ve yönetimde değil, sanatta da kendini gösteriyordu. Mimar Sinan gibi bir dehanın bu dönemde eserler vermesi, estetik ve idelerin mimariye somut olarak yansıması örnek gösterildi. Süleymaniye Camii'ndeki Kanuni türbesinin, Asya'daki veya Moğollardaki (Olcaytu'nun Sultaniye'deki, Sancar'ın Merv'deki türbeleri gibi) çok gösterişli emsallerine göre daha mütevazı ancak Mimar Sinan tarafından yapıldığı için son derece güzel ve kıymetli olduğu belirtildi. Kara Hisari'nin sade ama muhteşem hattı, Nakkaş Nigari'nin minyatür sanatına potansiyel etkisi ve dönemin müziğine duyulan ilgi de dönemin kültürel zenginliğini gösteren diğer detaylardı.
Sonuç olarak, Habertürk TV'deki programda dile getirilen analizler, Pargalı İbrahim Paşa'nın dramatik sonunun, padişahın keyfi bir kararından ziyade, veziriazamlık makamının gerektirdiği temel etik ve yönetimsel prensiplerin ihlali olduğunu öne sürmektedir. Tarihçiye göre, İbrahim Paşa'nın yalan söylemesi, gizli işler çevirmesi ve görevlerini ihmal etmesi, Kanuni Sultan Süleyman nezdinde affedilmez hatalardı ve bu durum, onun büyük ikbalinden maktul olma kaderine giden yolu çizdi. Bu yorum, Osmanlı devlet mekanizmasının işleyişine ve bir veziriazamdan beklenen katı kurallara dair önemli bir bakış açısı sunmaktadır. https://www.avazturk.com, tarihin bu tür kritik dönemeçlerindeki liderlik ve sadakat tartışmalarının günümüz için de dersler barındırdığına inanmaktadır.