Piyasalar Nefesini Tutarken Kritik Hamle Kimden Gelecek?
ABD'nin İran nükleer tesislerine yönelik şok edici saldırısı küresel piyasaları alarma geçirdi. Ekonomist Filiz Eryılmaz'dan altın, petrol ve borsadaki son duruma dair çarpıcı değerlendirmelerle gelecekte yaşanabilecek senaryolar masaya yatırılıyor...
Orta Doğu'dan gelen son dakika gelişmeleriyle dünya nefesini tutmuş durumda. Bölgedeki gerilimin her geçen dakika şiddetlenmesiyle, küresel piyasalar adeta buz keserken, gözler ABD'nin attığı adımların ardından Tahran'ın olası tepkilerine çevrildi. Bilinmezin ortasında, yatırımcılar ve ekonomistler, bu yeni krizin altın, petrol ve borsa üzerindeki derin etkilerini anlamaya çalışıyor. Herkes, bu sessizliğin fırtına öncesi bir durgunluk olup olmadığını merakla bekliyor.
Son gelişmeler, ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik düzenlediği saldırılarla patlak verdi. ABD Başkanı Donald Trump'ın kendi sosyal medya platformundan yaptığı açıklamaya göre, Fordow, Natanz ve İsfahan dahil olmak üzere üç nükleer tesise çok başarılı saldırılar düzenlendi ve tüm uçaklar güvenli bir şekilde üslerine döndü. Bu saldırılar, Orta Doğu'da 13 Haziran'da başlayan gerilimleri tırmandırarak petrol fiyatlarında %11'in üzerinde bir artışa neden olmuştu; şimdi ise yeni haftada daha büyük yükselişler öngörülüyor.
Bu kritik süreçte Ekonomist Filiz Eryılmaz, Sözcü'ye yaptığı değerlendirmede piyasaları nelerin beklediğini detaylıca anlattı. Eryılmaz, borsada satışların yaşanabileceğini öngörürken, altın ve petrolde ise sert yükselişlerin olabileceği uyarısında bulundu. Piyasalarda şimdi kritik soru şu: İran, bu saldırıya doğrudan ABD'ye karşı bir yanıt verecek mi, yoksa sadece İsrail hedefleriyle mi sınırlı kalacak? Bu soruya verilecek yanıt, bölgenin ve küresel ekonominin geleceğini belirleyecek en önemli faktör olarak kabul ediliyor. Bu gelişmeler, her yatırımcının ve vatandaşın yakından takip etmesi gereken küresel dinamikleri ve piyasa tepkilerini anlamak için https://www.avazturk.com gibi güvenilir kaynaklardan bilgi edinmenin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Filiz Eryılmaz'ın konuşmasında öne çıkan bir başka nokta ise, İran'ın henüz ABD'ye yönelik doğrudan bir saldırıda bulunmamasının piyasalardaki "ılımlı senaryo" beklentisini güçlendirdiğiydi. İran Dışişleri Bakanı'nın "İsrail saldırılarını durdurursa biz de müzakereye hazırız" şeklindeki itidalli tonu, piyasa açısından kısmen olumlu bir sinyal olarak yorumlandı. Her ne kadar İsrail'in durmayacağı öngörülse de, İran'ın müzakere masasına dönme niyetinde olduğuna dair bir görüntü verilmesi, tansiyonun bir nebze de olsa kontrol altında kalabileceği umudunu yeşertti. Tahran yönetiminin yarın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştireceği görüşmenin ardından gelecek açıklamalar ise bu dengeyi değiştirebilecek kritik bir öneme sahip.
Peki, altın ve petrol piyasalarında bizi neler bekliyor? Eryılmaz'a göre, İran'ın ABD'ye saldırmaması halinde petrol fiyatlarında dramatik bir sıçrama beklenmiyor; ancak fiyatların yüksek seviyelerde kalmaya devam edeceği öngörülüyor. Buna karşılık, eğer İran doğrudan ABD üslerini hedef alır ve ABD de buna sert yanıt verirse, petrol fiyatlarının 150 dolar seviyelerine kadar yükselebileceği belirtiliyor. Özellikle Hürmüz Boğazı'nın kapanması gibi bir ihtimalin devreye girmesi, yalnızca enerji fiyatlarını değil, tüm küresel ekonomik dengeleri derinden sarsabilir. Altın fiyatları için de benzer bir belirsizlik söz konusu: İran'ın misillemede bulunması durumunda 3 bin 400 dolar seviyelerinin üzerine doğru bir hareket beklenirken, tansiyonun kontrollü seyretmesi durumunda altının daha yatay bir seyir izlemesi öngörülüyor.
Borsa tarafında ise aşağı yönlü bir beklenti hakim. BIST 100 endeksinin yarın baskılı bir açılışla güne başlaması bekleniyor. ABD ve Asya vadeleri pozitif olsa da, Orta Doğu'daki jeopolitik gerilim nedeniyle Türkiye piyasalarının daha temkinli hareket etmesi olası. 9 bin 050 seviyesi teknik olarak önemli bir destek olarak öne çıkarken, bu bölgenin altına sarkılması halinde endeksin 9 bin ve hatta 8.950 seviyelerine kadar gerileyebileceği ifade ediliyor. Varlık Fonu’nun daha önce alım yaptığı bölge olan 8 bin 950-9 bin aralığı yeniden devreye girerse, satış baskısının dengelenmesi mümkün olabilir. Ancak İran'ın ABD'ye saldırması ve ABD'nin buna karşılık vermesi halinde, borsadaki baskının daha da artması kaçınılmaz görünüyor; bu durumda özellikle ulaştırma, enerji ve bankacılık sektörlerinde daha belirgin satışlar görülebilir.
Küresel piyasalarda hali hazırda Temmuz ayında ABD Merkez Bankası'ndan (Fed) faiz indirimi beklentisi fiyatlanıyordu. Ancak jeopolitik risklerin artması, bu beklentilerin ötelenmesine yol açabilir. Özellikle Hürmüz Boğazı'nın kapanması gibi sert senaryolarda petrol fiyatlarının hızla tırmanması, hem kur baskısını artırabilir hem de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın rezervlerini daha hızlı eritmesine neden olabilir. İran'ın henüz "saldırgan" bir tavır almamış olması, piyasaların sınırlı bir iyimserliği korumasını sağlıyor. Ancak, dünya ekonomisinin ve piyasaların geleceği, Orta Doğu'daki bu yeni krizin nasıl evrileceği ve Tahran'ın atacağı bir sonraki kritik adıma bağlı olacak. Tüm gözler Tahran'da, küresel bir fırtınanın kapıda olup olmadığını belirleyecek o anı bekliyor!