Piyasalarda Beklenen Değişim Sinyalleri Güçleniyor Ekonomi Yönetimi Yeni Döneme Hazırlanıyor
Uzmanlar, Mehmet Şimşek'in ekonomi yönetimindeki geleceğini ve muhtemel bir B planını tartışıyor. Dolar, altın, konut ve borsa piyasalarına dair kritik analizler ve gelecek beklentileri bu detaylı haberde yer alıyor.
Ekonomi kulislerinde hareketlilik sürerken, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in görevdeki konumu ve Türkiye ekonomisinin geleceği yakından takip ediliyor. Son günlerde yaşanan gelişmeler ve uzman yorumları, Şimşek sonrası döneme ilişkin senaryoları güçlendiriyor. Murat Muratoğlu ve Remzi Özdemir'in katıldığı bir YouTube programında, mevcut durum ve olası değişimler tüm ayrıntılarıyla ele alındı.
Programın ana gündem maddelerinden biri, Remzi Özdemir'in Mehmet Şimşek hakkında "buraya kadar" iddiasıydı. Özdemir, aslında bir süredir Şimşek'in "şafak saydığını" söylediklerini, Şimşek'in kurtulmaya çalıştığını ancak şansının olmadığını belirtti. Aynı şekilde iktidarın da kurtulmaya çalıştığını ancak onların da şansının olmadığını ifade etti. Mehmet Şimşek'in görevden af dileme gibi bir lüksünün olmadığını, iktidarın da ona "evine git" deme lüksünün olmadığını, çünkü görevden alınmasının "bir İmamoğlu faciası gibi" büyük bir "kıyametin kopmasına" neden olabileceğini savundu. Bunun bir ülkenin ekonomisinin tek bir kişiye bağlı olmasının son derece yanlış olduğunu ancak maalesef bu hale geldiğini ekledi.
Ak Parti'nin dahi, Mehmet Şimşek'ten faydalanamadığını ve onun ülke ekonomisi için çok da bir şey yapamadığını bildiği, ancak piyasaların Şimşek'e o kadar şartlanmış olması nedeniyle onu görevden alamadıkları belirtildi. Programda ayrıca, Mehmet Şimşek'in özellikle saraydaki cumhurbaşkanının danışmanları tarafından sürekli eleştirildiği ve aktif olarak ekonomi yönetiminde yer almadığı, adeta bir köşeye çekilmiş olduğu Ankara cephesinde bilinen bir gerçek olduğu vurgulandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da son dönemde Şimşek'e olan desteğini ciddi anlamda bitirdiği, normalde her ay tekrarladığı desteği uzun süredir vermediği ifade edildi. Ancak yine de Şimşek'ten kurtulmanın kolay olmadığı tekrarlandı. https://www.avazturk.com olarak, ekonomi yönetimindeki bu dengelerin ve kişisel ilişkilerin piyasalar üzerindeki etkisinin önemini takip ediyoruz.
Mehmet Şimşek'i yıpratan gelişmelerden biri olarak, Batmanlı bir iş adamının (kamu ihalelerinde etkin) normalde kapalı olan Instagram hesabının bir akşam aniden açığa düştüğü anlatıldı. Bu açılan hesapta, iş adamının özel uçakta çekilmiş çiğköfte partisi fotoğraflarının olduğu ve bu fotoğrafların medyaya (Murat Muratoğlu'nun çalıştığı Nefes gazetesine) yansıdığı belirtildi. Murat Muratoğlu, bu noktada araya girerek, "cumhurbaşkanı adayımız hakkında algı yapılıyor ama Mehmet Şimşek'in şirket kurma hakkı var londra'da ev alma hakkı var özel uçakta gezme hakkı var londra'da" şeklinde ekrandaki bir yazıyı okuyarak konunun mecliste de tartışıldığını ve Şimşek'e CHP tarafından yüklenildiğini aktardı. Özdemir ise, "uçakla özel uçakla gezdiği kişinin 11 milyar devletten ihale alma hakkı var bu hak onların demek ki" diyerek konunun boyutunu farklı bir cepheden ortaya koydu.
İş adamının fotoğraflarının yayınlanmasının ardından, bu kişinin Mehmet Şimşek'in ortağı olduğu, Londra'da bir şirket kurdukları ve Şimşek'in halen hissesinin bulunduğu ancak göreve başlamasıyla yönetimden çekildiği bilgisi ortaya çıktı. Bu bilginin kim tarafından sızdırıldığı bilinmemekle birlikte, Özdemir'e gelen bilginin, bu olayın AKP yönetiminde, özellikle sarayda uzun süredir bilindiği ancak konuşulmadığı yönünde olduğu ifade edildi. Mehmet Şimşek'in de beyanında, bunun kendisine bir saldırı olduğunu ve bakan olmadan önce bu durumu beyan ettiğini söylediği, bunun da saray yönetiminin bu şirketten haberdar olduğunu gösterdiği belirtildi. Olayın bu boyutu, bir bakanın (Mehmet Şimşek, bunu konut alımı için kullandığını söylüyor) vergiden kaçınmak amacıyla Londra'da şirket kurmasıyla, vatandaşlardan vergi almak için çaba sarf eden bir hazine ve maliye bakanı portresi arasında bir çelişki yarattığı şeklinde yorumlandı.
Remzi Özdemir'e göre, bu gelişmelerin AKP'nin belirli bir kanadı tarafından Mehmet Şimşek'in yıpratılması amacıyla ortaya atıldığı bilgisi kendisine ulaşmıştır. İş adamının hesabının ticari faaliyetler için mi açıldığı yoksa hack mi edildiği konusunda net bilgi olmasa da, iktidarın ekonomi yönetiminin Şimşek'ten kurtulmak için belirli bir süre içerisinde onu "yıpratarak" kamuoyuna "artık tükendi" mesajı vermek istediği iddia edildi. Bu durumun, Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan'ın istifasıyla piyasalarda olumlu bir etki yaratması gibi, Şimşek'in gitmesinin de benzer bir etki yaratmasının umulduğu şeklinde yorumlandı. https://www.avazturk.com, bu tür siyasi ve ekonomik gelişmelerin yakından izlenmesi gerektiğini düşünmektedir.
Şimşek sonrası döneme ilişkin B planının hazırlandığı ve bu planın Nihat Zeybekçi etrafında şekillendiği programda dile getirildi. Zeybekçi'nin (Murat Muratoğlu'nun teşvikiyle Remzi Özdemir tarafından ismi telaffuz edildi) daha önce bakanlık yapmış Denizlili bir milletvekili olduğu hatırlatıldı. Zeybekçi'nin, Mehmet Şimşek'in TÜSİAD'a dahi gidemediği bir dönemde TÜSİAD'a gittiği ve ciddi anlamda kadro düzenlediği, maliye tarafında bir ekip hazırladığı belirtildi. Yeni bir ekonomi programı hazırlığı içinde olduğu, faizlerin yeniden indirilmesi ve ekonominin canlandırılması konusunda çalıştığı bilgisi paylaşıldı. Zeybekçi'nin bu görev için "doğru isim" olarak görüldüğü, zira AK Parti içinden geldiği, partide saygı duyulduğu ve daha önce bu görevi yürüttüğü, bu nedenle içeriden gelecek müdahalelere karşı daha güçlü durabileceğinin düşünüldüğü ifade edildi. Mehmet Şimşek'in önümüzdeki günlerde daha önceki danışmanlık yaptığı şirketlerle ilgili yeni iddialarla yıpratılma sürecinin devam etmesinin beklendiği de eklendi.
Remzi Özdemir, Mehmet Şimşek'in biletinin kesildiğini, sadece uçuş zamanını beklediğini, ancak bu ayrılığın büyük bir tepkiye neden olmayacağını düşündüğünü belirtti. Bunun nedeni olarak, Mehmet Şimşek'in ciddi anlamda yıpranmış olması ve piyasaların da bunu kabul etmeye başlaması gösterildi. Ayrıca, Türkiye piyasalarında yabancı yatırımcının kalmaması, borsada, tahvilde veya diğer piyasalarda yabancı ağırlığın azalması nedeniyle, kamu bankaları, varlık fonları ve belirli şirketlerin alımlarıyla piyasaların kendi içinde tutulabildiği ifade edildi. Şimşek'in elinde yapacağı bir şey olmadığını, onun bir finansçı olduğunu, sadece para politikalarıyla (faiz artışı, parasal sıkılaşma) yürütülmeye çalışıldığını, maliye politikasının gelmediğini ve parasal sıkılaştırmanın piyasayı ve iş dünyasını mahvettiğini savundu.
Şimşek'e yakın kaynakların, cumhurbaşkanının veya sarayın Şimşek'e yeterince destek vermediğini, özellikle çıkarmak istediği yasalar ve yeni vergilere (yüksek mevduatlardan stopaj arttırılması, konut vergileri) izin verilmediğini söylediği bilgisi paylaşıldı. Şimşek'in sadece uluslararası toplantılara katılıp anlattığı, ancak ülkeye gelen paranın tamamen sıcak para (kısa vadede yüksek faize gelen carry rate) olduğu, uzun süredir ülkeye doğrudan yatırımın gelmediği belirtildi. Hatta İmamoğlu olayı sonrası 60 milyar dolara yakın paranın çıktığı ve son iki haftadır Merkez Bankası rezervlerinin artmasının Türkiye'ye yeniden para girmesinden değil, ihracatçıların dövizlerini ve bankaların borçlanmalarını (sendikasyon, tahvil ihracı) Merkez Bankası'na getirmesinden kaynaklandığı detaylandırıldı. Normalde bu faiz oranlarında (yüksek) Türkiye'ye çok büyük miktarda paranın gelmesi gerektiği halde gelmediği vurgulandı.
Sanayi şirketlerinin içinde bulunduğu zor durum da ele alındı. Özellikle Vestel örneği üzerinden, şirketin borçlarını ödeyemediği, Zorlu Alışveriş Merkezi'ni satışa çıkardığı ve 2000 kişi işten çıkardığı belirtildi. Bunun nedeninin, uygulanan para politikası (maliye politikası olmaması) olduğu, ihracata yönelik çalışan Vestel gibi şirketlerin, iç piyasadaki yüksek maliyetler (enflasyon, personel, vergi) ve dövizin (Euro/Dolar) yerinde sayması nedeniyle rekabet gücünü kaybederek "terse" düştüğü açıklandı. Euro geliri olan şirketlerin bile bilançolarının terste olduğu, çünkü iç piyasadaki TL maliyetlerinin enflasyonla aşırı derecede arttığı ifade edildi. Bu durumun sadece Vestel'e özgü olmadığı, birçok holding ve sanayicinin içinde bulunduğu bir durum olduğu, önümüzdeki günlerde yeni "vesteller" görülebileceği iddia edildi. https://www.avazturk.com, sanayinin bu zorlu sürecini yakından takip etmektedir.
Gayrimenkul piyasası da programda masaya yatırıldı. Merkez Bankası'nın konut endeksine göre, reel fiyatların düşüş eğiliminde olduğu, hatta son ayda düşüşün sertleştiği belirtildi. Şu anki yüksek faizlerle konut almanın mümkün olmadığı, konut kredisinin maliyetinin bireyselde aylık %6-6.5 gibi seviyelere geldiği, vergi ve harçlarla birlikte maliyetin %70'lere ulaştığı, hatta %70'e kredi bulmanın bile zor olduğu ifade edildi. Elinde nakit olan yatırımcılara, özellikle birinci el konutlarda müteahhitlerle pazarlık yapmaları ve çantayla para getireceklerini söyleyerek ciddi iskonto almaları tavsiye edildi. İkinci el piyasanın kanlı olduğu, yatırım amaçlı konut alımından uzak durulması gerektiği, kredili ev almayı öğretmen, memur, doktor gibi dar gelirlilerin unutması gerektiği sert bir dille ifade edildi. Gelir adaletsizliğinin arttığı ve bunun 10 yıl sürebileceği tahmini paylaşıldı.
Dolar ve altın piyasalarına ilişkin de beklentiler dile getirildi. Dolar kurunda yakın vadede (Temmuz'a kadar) çok önemli bir hareket beklenmediği, TL faizinin cazip durumda olduğu belirtildi. Merkez Bankası'nın kontrollü olarak doları biraz daha yukarı çektiği, bunun nedeninin ihracatçıların elini rahatlatmak olduğu ve yıl sonu dolar hedefinin bu şartlarda 43-44 bandı olabileceği tahmini paylaşıldı. Altındaki yükselişin ana nedeninin "rezerv para savaşları" olduğu, Fed faizi veya Rusya-Ukrayna savaşı gibi gerekçelerin ikincil kaldığı iddia edildi. Özellikle Çin'in her fiyattan altın aldığı ve bunun stratejik bir adım olduğu, önümüzdeki dönemde rezerv para savaşları gün ışığına çıktığında altının değerinin daha da artacağı öngörüsü paylaşıldı. Altının kısa vadede takip edilmemesi, düşüşlerin alım fırsatı olarak görülmesi ve kumbara gibi düzenli olarak (özellikle gram altın) alınması tavsiye edildi. Kredi kartıyla altın alımının arttığı (aylık 2.5 milyar TL) ve bunun bir dönem kar getirdiği ancak faiz riskleri taşıdığı belirtildi.
Bitcoin konusunda da uzun vadeli yükseliş beklentisi dile getirildi, ancak düşüşlerin alım fırsatı olduğu vurgulandı. Şirketlerin Bitcoin'i bilançolarına ekleyebileceği ve bunun mevzuatta yeri olabileceği bilgisi paylaşıldı. https://www.avazturk.com, bu yeni yatırım araçlarının ekonomik etkilerini ve düzenlemelerini izlemeye devam edecektir.
Erken seçim senaryosu da konuşulanlar arasındaydı. Türkiye'de bir erken seçim hazırlığı olduğu, ancak İmamoğlu olayının iktidarın beklemediği kadar büyük bir tepkiye yol açtığı ve bu nedenle erken seçim senaryosunun şimdilik yattığı yorumu yapıldı. CHP lideri Özgür Özel'in Erdoğan'a 3 ay süre vererek erken seçim baskısı kurma stratejisinin önemli olduğu ve eğer meydanları etkin kullanırsa erken seçimin yeniden gündeme gelebileceği ifade edildi. Eğer erken seçim kararı alınırsa, ev veya araba gibi varlıkların satılıp borsaya girilmesi tavsiyesi espriyle karışık dile getirildi. Erdoğan sonrası taht kavgasının Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak arasında yaşandığı, ancak Devlet Bahçeli'nin tutumunun bu durumu şimdilik ertelediği de kulis bilgisi olarak paylaşıldı.
Genel olarak, şu anki yüksek faiz oranlarının TL mevduat için cazip olduğu, borsanın kısa vadede olumlu bir hareket beklentisi taşımadığı, konutun yatırım amaçlı değil, nakit ile ve iyi pazarlıkla oturma amaçlı alınabileceği, doların belirli bir aralıkta seyredeceği, altının ise uzun vadeli stratejik öneme sahip olduğu ve düşüşlerin alım fırsatı olduğu yönünde görüşler dile getirildi. Hatta elinde nakit olanların şu an yatırım yapmaması, firmaların zora düşmesini bekleyerek fabrika veya şirket satın alabilecekleri gibi iddialı bir öngörü de paylaşıldı. Programın sonunda, Prag gibi yurt dışı şehirlerin, yüksek yerli turizm fiyatlarına kıyasla halen daha uygun olabileceği bilgisi paylaşıldı. Remzi Özdemir, Çekya Büyükelçisi'ne espriyle bir Prag gezisi ayarlaması çağrısı yaptı.