Siyasetin Duayeni Hikmet Çetin'den Gelen Akıl Almaz Ziyaretlerin Perde Arkası
Eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin'in cezaevlerindeki kritik siyasi figürlere yaptığı şaşırtıcı ziyaretler, SÖZCÜ Televizyonu'nda tüm detaylarıyla masaya yatırıldı. Ekrem İmamoğlu, Fatih Altaylı ve Selahattin Demirtaş ile yaptığı görüşmelerin...
Türkiye siyaseti, son dönemlerde yaşanan hızlı gelişmelerle adeta bir girdabın içine sürüklenirken, kamuoyu, gündemi belirleyen kritik aktörlerin kaderini merakla takip ediyordu. İşte tam da bu gerilimli ortamda, siyasetin duayen isimlerinden, CHP'nin eski genel başkanlarından Sayın Hikmet Çetin'in cezaevlerindeki önemli figürlere yaptığı sürpriz ziyaretler, SÖZCÜ Televizyonu ekranlarında bambaşka bir boyut kazandı. Bu makale, sadece o ziyaretlerin içeriğini aktarmakla kalmayacak, aynı zamanda Sayın Çetin'in ağzından dökülen her kelimenin Türkiye'nin yakın siyasi geleceğine dair ne denli önemli ipuçları taşıdığını, okuyucuyu adım adım büyük bir gerçeğe yaklaştırarak derinlemesine analiz etmeye devam edecektir.
SÖZCÜ Televizyonu'nun Ankaralı sunucusu, gündemin sıcaklığına dikkat çekerek "ablalarımız, amcalarımız şu anda oradalar, Dikmen Kapı'nın içerisinden Meclis'e girmeye çalışıyorlar, bugün komisyon toplantıları var Meclis'te" sözleriyle girizgah yaptı. Sunucu, bu toplantılardan birinde AK Parti'nin sağlık yasasının içerisine gizlediği "kenevir yasası"nın da konuşulacağını belirterek, "çok acayip bir gündemin içinde bir Perşembe günündeyiz" ifadesini kullandı. Ardından stüdyodaki konuğunu, siyasetin duayeni, CHP'nin eski genel başkanı ve çok kritik günlerde, çok kritik makamlarda görevlerde bulunmuş bir isim olarak takdim etti: Sayın Hikmet Çetin. Sunucunun "hoş geldiniz efendim stüdyoya" demesi üzerine Sayın Çetin, "hoş bulduk, iyi yayınlar diliyorum" diyerek karşılık verdi ve sunucu da "iyi gördüm sizi, yüzünüzde gülüyor oysa ki dün çok önemli üç duraktaydınız" diyerek ziyaretlerin detaylarına girdi. Sunucu, Sayın Çetin'in ilk olarak Silivri Cezaevi'nde hem CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul'un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nu hem de meslektaşları Fatih Altaylı'yı ziyaret ettiğini, onlarla uzun uzun görüştüğünü belirtti. Ardından Edirne Cezaevi'ne giderek HDP'nin eski eş genel başkanlarından Sayın Selahattin Demirtaş'ı ziyaret ettiğini ifade eden sunucu, "hakikaten hepimiz meraktayız bu ziyaretleri neden yaptınız, bu ziyaretlerde izlenimleriniz ne, hem Sayın İmamoğlu'yla hem Sayın Altaylı'yla hem de Sayın Demirtaş'la neler konuştunuz efendim?" diye merakını dile getirdi. Hikmet Çetin, bu soruya genel bir yanıtla başlayarak "tabii Türkiye'nin gündemlerini konuştuk aslında" dedi. Fatih Altaylı'nın 30 yıllık arkadaşı olduğunu ve beraber programlar yaptıklarını belirten Çetin, Ekrem İmamoğlu ile ise "gelişmeleri değerlendirdik" dedi. İmamoğlu hakkında henüz bir iddianame veya karar olmadığını, ortada "görmüştüm de yapmıştım da falan gibi bir takım şeyler olduğunu" ve "düzmece tanıklar" bulunduğunu vurguladı. Ayrıca, itirafçı olmaları halinde serbest bırakılma tehditlerinin ya da bu tip şeylerle sınanmanın yanlış olduğunu, maalesef bazılarının bunu kabul ettiğini, bazılarının ise etmediğini aktardı.
Sunucu, ziyaretlerin nedenlerini ve izlenimlerini isimler üzerinden daha detaylı sormak isteyerek, "öncelikle İmamoğlu'nu nasıl gördünüz bu itirafçılarla ilgili süreçte, iddianamesinin yazılmaması sürecinde, şaibeli kurultay tartışmasında Sayın Kılıçdaroğlu'na çok kırgın olduğunu ifade etmişti, bunlarla ilgili duygularını aktardı mı size ne konuştunuz efendim?" diye sordu. Hikmet Çetin, bu noktada çarpıcı bir tespitte bulunarak, Ekrem İmamoğlu'nu "çok kararlı ve çok çok kararlı gördüm bir kere" diyerek tanımladı. Hatta kendilerini teselli ettiğini, hiçbir şekilde geri adım atmasının söz konusu olmadığını ve gerekli çalışmalarına devam edeceğini belirtti. Fatih Altaylı'nın ise en kısa zamanda tahliye beklediğini, ancak öncelikle iddianamelerin yazılması gerektiğini ifade etti. Sunucu araya girerek, "Sayın Çetin her iki ismin de hala iddianamesi yok ortada, bakın şey 100 gün oldu daha şeyin iddianamesi yok Ekrem Bey'in iddianamesi yok, aradan 100 gün geçmiş yani 3,5 ay geçmiş aradan halen iddianame yok" diyerek durumun vahametini vurguladı. Çetin, Fatih Altaylı'nın da iddianamenin hazırlanmasını ve ilk duruşmada tahliye olmasını umduğunu söyledi. Sunucunun "siz bu iki ismin neden tutuklandığını düşünüyorsunuz Sayın Çetin, hem Sayın Ekrem İmamoğlu hem Sayın Fatih Altaylı sizce neden tutuklandılar efendim?" sorusuna karşılık, Çetin "bence yanlış" diyerek tutukluluk hallerini eleştirdi. Üç eski Meclis Başkanı olarak (Hüsamettin Cindoruk, kendisi ve Mustafa Kalemli) tutuksuz yargılanmalarını talep ettiklerini belirtti. Tutukluluğun bir tedbir olduğunu ancak kaçma ya da delil yok etme gibi bir durum söz konusu olmadığını, Ekrem Bey'in işinin başına döneceğini, delillerin zaten ellerinde toplandığını ifade etti. Çetin, "bu tedbirin ceza haline dönmesinin yani tutukluluk bir ceza haline dönüştü ki istisnai bir durumdur aslında tutukluluk ama şu uygulamayla ceza haline dönüştü, 100 gündür içeride evet neredeyse bir hüküm haline dönüştü" diyerek eleştirilerini sürdürdü. Bu tür tartışmalar ve hukuki süreçlere dair detaylı bilgiler https://www.avazturk.com gibi haber ve analiz sitelerinde de sıkça yer bulmaktadır.
Hikmet Çetin, sözlerine Selahattin Demirtaş ile ilgili izlenimleriyle devam etti. Demirtaş'ın hapiste olmasına rağmen "şeyden çok sevinçli" olduğunu aktaran Çetin, Demirtaş'ın başından beri bir barıştan yana olduğunu ve işin parlamentoda çözülmesinden yana olduğunu belirtti. Daha önceki görüşmelerinden de bildiğini vurgulayan Çetin, Demirtaş'ın genel başkan olduğu dönemde HDP'nin (o zamanki adıyla veya Dem Parti'nin) en yüksek oyunu alarak (%13,5 civarı) Türkiye Partisi olmak yolunda adım attığını hatırlattı. Çetin, Demirtaş'ın tekrar o noktaya gelmesinin çok yararlı olacağını düşündüğünü ve gerekli katkıyı yapmaya hazır olduğunu gördüğünü ifade etti. Ayrılırken Demirtaş'ın "inşallah bir dahaki seferde dışarıda buluşuruz diye bir temennide bulundu"ğunu ve kendisinin de "inşallah" dediğini, Demirtaş'ın en azından serbest olmayı, tahliyeyi beklediğini aktardı.
Sunucu, Hikmet Çetin'e "ne günler gördünüz ne günler geçirdiniz Türkiye siyasetinde çok zor günlerden geçiyor Türkiye, muhalefet CHP kendi içindeki tartışmaları aşıp gerçekten Türkiye'ye bir iktidar alternatifi olabilir mi, umudunuz var mı dün Selahattin Demirtaş'la Ekrem İmamoğlu'yla yaptığınız görüşmelerden umut alarak mı çıktınız?" diye çok önemli bir soru yöneltti. Hikmet Çetin, bu soruya tarihi bir vurguyla yanıt vererek, "ilk defa 77'den bu yana ilk defa Cumhuriyet Halk Partisi bir 1. parti haline geldi" dedi. "Aslında hepimize düşen bu birliği bütünlüğü koruyarak genel başkanımızın liderliğinde devam eden çalışmalara destek olmak lazım aksi halde bu şeyin işine yarayacak iktidarın işine yarayacaktır çünkü ilk defa birinci parti olduk şu andaki çalışmalar da gösteriyor ki biz 1. partiyiz o 1. partideki aradaki fark da giderek açılıyor bu noktada hepimize düşen bu birlik ve bütünlük içinde genel başkanımıza destek olmak onun çalışmalarını desteklemek" şeklinde konuştu. Yüksek Seçim Kurulu kararlarının Anayasa Mahkemesi'ne bile gidemezken, Yargıtay'ın gidemezken neden uzatıldığını, neden Eylül ayına atıldığını anlamadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu'nun üzerine düşen bir şey olup olmadığı sorusuna ise, "tabii onların beyanatlarından çıkardığım böyle bir niyeti yok olmadığı anlaşılıyor" dedi. "Gerçekten öncelikle ona görev düşüyor Sayın Genel Başkanımızın yıllardır yani 13 yıl genel başkanlık yapan genel başkanımızın ve bu noktada destek olması lazım herkese öncülük etmesi lazım destek olması lazım ve bu desteğin büyütülerek devam etmesi lazım" ifadelerini kullandı.
Hikmet Çetin, sözlerini daha da ileri taşıyarak, "köylüler medet bekliyor, açlık içinde olanlar, yoksulluk içinde olanlar medet bekliyor, muhalefet CHP'yi bekliyor, hepimizin bu şekilde bu düzenin değişmesi lazım kesinlikle el birliğiyle bunun yapılması lazım" vurgusunu yaptı. Eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun bu sürece destek olmasını ümit ettiğini ve beklediğini, çünkü uzun süre genel başkanlık yaptığını belirtti. "İlk defa Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar olma yolları açıldı, muhalefet de destek verecektir, herkes destek verecektir, onun için Sayın Genel Başkanımızın da destek olması lazım ve birlikte bu iktidarın değişmesi gerekiyor her bakımdan" dedi. Türkiye'deki orta sınıfın kalmadığını, sadece yoksulların ve varlıklıların olduğunu ve rakamların da bunu gösterdiğini sözlerine ekledi. Mahkemenin (muhtemelen bahsettiği yüksek seçim kurulu kararlarıyla ilgili uzatma) işi uzatmasını uygun görmediğini, Yüksek Seçim Kurulu'nun onayladığı bir kurultayın neden uzatıldığını anlamadığını yineledi. Tüm bu ziyaretler ve gözlemler, siyasetin duayeni Hikmet Çetin'in, Türkiye'nin içinde bulunduğu zorlu süreçte muhalefetin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin, mevcut iktidar yapısını değiştirebilecek tek çıkış yolu olduğuna dair sarsılmaz inancını ortaya koyuyor. Asıl şok edici ve umut veren gerçek ise, İmamoğlu ve Demirtaş gibi farklı siyasi çizgilerdeki önemli figürlerin, içinde bulundukları zorlu koşullara rağmen gösterdikleri kararlılık ve barışa olan inancın, CHP'nin "birinci parti" konumuyla birleşerek, Türkiye siyasetinde beklenen büyük değişimin kapılarını aralamaya çok yakın olduğudur. Çetin'in gözlemleri, bu dönüşümün sadece bir ihtimal değil, aynı zamanda zorunlu bir gereklilik olduğunu ve milyonların umudunun bu birleşen güçlerde yattığını fısıldıyor.