TÜİK'in Rakamları Şaşkına Çevirdi Ama Gerçekler Çok Başka!

TÜİK'in Rakamları Şaşkına Çevirdi Ama Gerçekler Çok Başka!

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı haziran ayı enflasyon verileri, İstanbul pazarlarında yaşanan derin ekonomik çelişkiyle sert bir şekilde çarpıştı. Resmi rakamlar düşüş gösterirken, vatandaşın alım gücündeki dramatik düşüş öyle bir noktaya

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından haziran ayına ilişkin heyecanla beklenen enflasyon verileri nihayet kamuoyuna duyuruldu. Ancak bu resmi açıklamalar, çarşı ve pazarda yaşanan gerçeklerle keskin bir tezat oluşturarak adeta bir şok etkisi yarattı. Piyasanın nabzını tutan gazeteciler ve vatandaşlar, açıklanan rakamların sahadaki yansımalarını ararken, İstanbul'un kalabalık pazarlarında karşılaşılan durum, ekonomik gerçeklerin çok daha derine indiğini gözler önüne serdi.

TÜİK'in verilerine göre, haziran ayında aylık enflasyon oranı yüzde 1,37 olarak açıklanırken, yıllık enflasyon yüzde 35,05'e gerilediği belirtildi. Ayrıca, altı aylık enflasyon oranının ise yüzde 16,67 olduğu kaydedildi. Bu rakamlar, kağıt üzerinde belirli bir düşüşü işaret ediyor gibi görünse de, halkın günlük yaşamında hissettiği ekonomik sıkıntıların ve alım gücündeki düşüşün ne denli büyük olduğunu anlamak için çarşı pazara inmek gerektiği Tele1 muhabiri Ceren Ural'ın aktarımlarıyla bir kez daha kanıtlandı.

Tele1 muhabiri Ceren Ural, ekonominin gerçek nabzını tutmak üzere İstanbul Sultangazi'deki bir pazardan izlenimlerini aktardı. Pazarcıların ifadeleri, resmî rakamlarla örtüşmeyen bir tablo çizdi. Normal şartlarda bu saatlerde çok daha hareketli olması gereken pazarda işlerin oldukça zayıf olduğunu belirten bir pazarcı, "Açık konuşmak gerekirse... Şurada gördüğünüz yumurtaların hepsi 110 liraya aldık, 110 liraya satıyoruz. Karımız yok. En azından hani yumurtadan kar etmeyip de zeytinden kar etmenin peşindeyiz ama bakıyorsun o da olmuyor" sözleriyle yaşadıkları çaresizliği gözler önüne serdi. Tezgahlarda papaz eriğinin kilosu 250 TL, kirazın kilosu ise 500 TL'den alıcı bulmaya çalışırken, bu fiyatlar vatandaşın cebini yakmaya devam ediyordu. Pazarcının bu çaresizliği, Türkiye ekonomisinin genel durumu hakkında https://www.avazturk.com adresinde de sıkça dile getirilen kaygıları akıllara getiriyor.

Pazarcının anlattıkları sadece yumurta örneğiyle sınırlı kalmadı; durumun ciddiyeti, satış rakamlarındaki dramatik düşüşle de kendini gösterdi. Geçtiğimiz haftalarda bin 500 kartona kadar yumurta satışı yapabildiklerini belirten esnaf, geçtiğimiz hafta bu sayının 500 kartona düştüğünü ifade etti. Ancak en çarpıcı detay, muhabirin ziyaret ettiği o gün, sabahtan beri yalnızca 4 tane yumurta satabilmiş olmasıydı. Pazarcı, bu durumu, "İnsanlar artık alışveriş yapmaya da korkuyor yani. Nasıl olacak bilmiyorum ya" sözleriyle özetledi. Vatandaşların market raflarına ve pazar tezgahlarına uzanmaktan çekinir hale gelmesi, ekonomik sıkışıklığın günlük hayatta ne denli hissedilir olduğunu gözler önüne seriyordu.

İşte tam da bu noktada, ekonomik sıkıntının ulaştığı ürkütücü boyutlar, pazarcının sözleriyle akıllara durgunluk veren bir gerçeği ortaya çıkardı. Müşterilerinin eskisi gibi rahat alışveriş yapamadığını, kaliteli ürünler alanların dahi artık farklı taleplerle geldiğini belirten pazarcı, şu sözlerle durumu özetledi: "Çok kaliteli müşterilerimiz bizden alışveriş yapardı ve şu anda sadece geliyorlar diyor ki bize veresiye yapabilir miyiz? Hani maaş yattığı zaman. Ama hani şaşırıyorsun. Bakıyorsun bu müşteri daha önce hiç böyle bir şey yapmamış.".

Ve nihayet, TÜİK'in düşen enflasyon rakamlarının ardındaki asıl acı gerçek tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi. Pazarcı, bu şaşırtıcı değişimin boyutunu somut bir delille kanıtlamak için, üzerinde isimlerin ve borçların yazılı olduğu bir defteri muhabire doğru uzattı. Ve o defteri gösterirken, Türkiye'nin ekonomik durumunu özetleyen, tüyler ürpertici şu cümleyi sarf etti: "Size veresiye defterini de göstereyim isterseniz. Bir defter doldu, ikinci defter!". Bu, resmi rakamların aksine, ekonomik krizin vatandaşın günlük yaşamına ne denli derinlemesine nüfuz ettiğini ve alım gücünün tükenme noktasına geldiğini gösteren, en çarpıcı kanıttı.