TÜİK'ten Gelen Enflasyon Verileriyle Milyonların Gözü Kulağı Zam Oranlarındaydı
Haziran ayı enflasyonunun açıklanmasıyla birlikte memur ve emekli maaşlarına yapılacak zam oranları netleşti. Ancak Sosyal Güvenlik Uzmanı Emin Yılmaz'ın detaylı analizleri ve Türk-İş'in çarpıcı verileri, bu zamların hayat pahalılığı karşısında ne kadar..
Türkiye, her altı ayda bir olduğu gibi, milyonlarca emekli ve memurun maaşında yaşanacak değişimi belirleyecek kritik enflasyon verilerine kilitlenmişti. Haziran ayının gelmesiyle birlikte açıklanan bu rakamlar, ilk bakışta beklenen artışları müjdelemiş gibi görünse de, derinlemesine incelendiğinde ve sahadaki gerçeklerle kıyaslandığında ortaya çıkan tablo, adeta bir kâbus senaryosunu andırıyor. Bu makale, yalnızca yüzeysel rakamların ötesine geçerek, bu zamların perde arkasındaki acı gerçekleri ve milyonlarca vatandaşın cebine yansıyan derin hayal kırıklığını gözler önüne sermeye devam edecek.
SÖZCÜ Televizyonu ekranlarında, Sosyal Güvenlik Uzmanı Emin Yılmaz, sunucunun "kim ne alacak, maaşlar ne oldu lütfen siz bize bir anlatın" sorusu üzerine, enflasyonun Ocak ve Temmuz aylarında maaş farkları olarak ödendiğini ve Haziran ayı enflasyonunun açıklandığını belirtti. Emin Yılmaz, ülkemizde TÜİK üzerinden değerlendirme yapıldığını ancak İstanbul ve ENAG enflasyonlarının ayrı ayrı hesaplandığını ifade ederek, kapsamlı bir hazırlık yaptığını ve hayatımızda nelerin değişeceğini birlikte değerlendireceklerini aktardı. TÜİK'in bugün Haziran ayı enflasyonunu yüzde 1.37, ilk 6 aylık enflasyonu ise yüzde 16.67 olarak açıkladığını belirten Emin Yılmaz, SSK ve Bağkur emeklilerinde maaş farklarının bu yüzde 16.67 üzerinden ödendiğini, yıllık bazda ise enflasyonun yüzde 35.05'e düştüğünü kaydetti. Memurların toplu sözleşme kapsamında olması nedeniyle, yüzde 16.67'lik kıstas üzerinden değerlendirildiğinde yüzde 15.57'lik bir fark alacaklarını da ekledi. Öte yandan, İstanbul'da yaşayanlar için tablonun daha farklı olduğunu vurgulayan Emin Yılmaz, İstanbul enflasyonunun yüzde 1.77, 6 aylık bazda yüzde 20.63 ve yıllık bazda yüzde 44.38 olduğunu; eğer memur ve memur emeklisine İstanbul üzerinden maaş farkları ödenseydi yüzde 19.49'luk bir fark eklenmesi gerektiğini dile getirdi. ENAG verilerine de dikkat çeken Emin Yılmaz, ENAG'ın Haziran enflasyonunu yüzde 3.05, 6 aylık enflasyonu ise yüzde 29.70 olarak açıkladığını; eğer maaşlar ENAG üzerinden alınmış olsaydı, SSK, Bağkur, memur ve memur emeklisinin neredeyse iki katı olan yüzde 29.70'lik bir artış alacağını söyledi. Emin Yılmaz, sunucunun "bu bile giderici olur mu?" sorusuna karşılık, "ayrı bir tartışma konusu" diyerek bu yüksek oranın bile yetersiz kalabileceğine işaret etti.
Maalesef, reel durum TÜİK'in 6 aylık enflasyon verileri üzerinden hesaplandığı için, maaş farkları da yüzde 16.67 olarak belirlenmiş durumda. Şu anda en düşük emekli maaşının 14.469 TL olduğunu belirten Emin Yılmaz, hükümetin geçmiş dönemdeki benzer maaş politikasını hatırlatarak, önceki dönemde en düşük emekli maaşının 12.500 TL iken, yüzde 15.75'lik enflasyonla 14.469 TL'ye geldiğini ifade etti. Aynı politikanın izlenmesi halinde yüzde 16.67'lik bir fark geleceğini ve bu rakamın 16.880 TL olacağını tahmin eden Emin Yılmaz, bunun için mutlaka yasal bir düzenleme gerektiğini vurguladı. Ancak, işin en can alıcı noktası ise "kök aylık" meselesi. Emin Yılmaz, "kök aylığa bir düzenleme olmazsa bir sürü emekli de değil mi milyonlarca emekli de aslında sıfır zam alacak" diyerek, bu konunun önemine dikkat çekti. E-devlette emekli maaşı ve ek ödeme toplanarak elde edilen kök aylığın, eğer 12.401 TL'nin altında kalıyorsa, dolayısıyla emeklilerin yine 14.469 TL maaş almaya devam edeceğini açıkladı. Bu kritik detaylar, uzmanların ve kamuoyunun https://www.avazturk.com gibi platformlarda tartıştığı gibi, maaş artışlarının gerçek yaşam maliyeti karşısındaki yetersizliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Emin Yılmaz, her altı ayda bir bu şekilde yapılan müdahalenin, gelecekte yönetilebilen tek bir maaş, tek bir insana doğru ilerleme tehlikesini barındırdığını ve özellikle 15.000 TL maaş alanlar için büyük bir mağduriyet doğurduğunu ifade etti.
Memurlarımızla ilgili olarak ise, 7. dönem toplu sözleşmelerin 2024 ve 2025 için yapıldığını belirten Emin Yılmaz, buradaki yüzde 16.67'lik enflasyon farkının, peşin aldıkları kıstas nedeniyle ilk dönem için yüzde 10.06'ya denk geldiğini, devamında da ikinci dönemin toplu sözleşmesini eklediklerinde alacakları maaş farkının yüzde 15.57 olduğunu bildirdi. Bu oranlar doğrultusunda şu anda en düşük memur emeklisinin 19.615 TL'den yüzde 15.57'lik farkla 22.669 TL'ye, çalışan evli bir memurun 43.729 TL'den 50.537 TL'ye ve bekar bir memurun 40.417 TL'den 46.709 TL'ye yükseleceğini belirtti. Ancak, bu "müjdeli" rakamların karşısında, hayatın acımasız gerçekleri Türk-İş'in verileriyle tokat gibi yüzümüze çarpıyor. Sunucu, Türk-İş'in açlık ve yoksulluk verilerini sorduğunda, Ocak ayında 22.131 TL olan açlık sınırının Haziran ayında 26.115 TL'ye yükseldiğini, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 72.087 TL'den 85.662 TL'ye çıktığını ve bekar bir kişinin yaşam mücadelesindeki maliyetinin 28.756 TL'den 33.587 TL'ye denk geldiğini kaydetti. Sunucu, bu rakamları işaret ederek, "bu maliyetler bu rakamlarla yaşamak mümkün değil" diyerek durumun vahametini vurguladı.
Dahası, sunucu, enflasyon verilerinin açıklanma zamanlamasına ilişkin dikkat çekici bir gözlemde bulundu. Her yıl benzer bir senaryonun yaşandığını belirten sunucu, Mayıs 2024'te TÜİK aylık enflasyonunun yüzde 3.37 iken, tam da zamların belli olacağı ay olan Haziran 2024'te bir anda yüzde 1.64'e düştüğünü, ardından Kasım 2024'te yüzde 2.27, Aralık 2024'te yüzde 1.03 gibi düşüşler yaşandığını hatırlattı. Hatta Nisan 2025'te yüzde 3 olan enflasyonun Mayıs 2025'te yüzde 1.53'e düştüğünü ve bu ay gelen yüzde 1.37'lik oranın "iyiden iyiye şaşırttığını" dile getirdi. Sunucu, beklentilerin bile yüzde 2'nin biraz üzerinde olduğunu, zirai don ve gıda fiyatları artışları gibi konuların tartışıldığını ancak rakamların tam da zam ayında düşmesinin tesadüf olamayacağına dair imalarda bulundu.
Tüm bu detaylar ışığında, açıklanan zam oranları ve yükselen maaşlar, ne yazık ki gerçek hayat pahalılığının gölgesinde kalıyor. Sosyal Güvenlik Uzmanı Emin Yılmaz'ın bile ENAG verilerini işaret ederek "bu bile giderici olur mu?" sorusunu sorması, rakamların ardındaki dramatik gerçeği ortaya koyuyor. İşte asıl şok edici gerçek, memur ve emeklilerimize verilen bu "zamların" ve oranların, Türk-İş verileriyle de netleştiği üzere, açlık ve yoksulluk sınırlarının çok altında kalmasıdır. Milyonlarca vatandaş için maaş artışları, sadece mevcut yaşam standartlarını korumaya bile yetmeyip, onları her geçen gün daha da derinleşen bir geçim mücadelesinin içine itmekten öteye gidemeyecektir. Beklenen rahatlama ve refah artışı, ne yazık ki sadece bir hayalden ibaret kalırken, gerçeklik, milyonlar için maaş bordrolarındaki rakamların değil, ay sonunu getiremeyen cüzdanların acı çığlığı olacaktır.