Turhan Bozkurt'tan Türkiye Ekonomisi İçin Alarm! Haziran'da Gümbürtüyü Seyreyleyin!

Turhan Bozkurt'tan Türkiye Ekonomisi İçin Alarm! Haziran'da Gümbürtüyü Seyreyleyin!

Ünlü ekonomist Turhan Bozkurt, Türkiye ekonomisindeki mevcut durumu sert sözlerle ele alıyor, "sistemin çöktüğünü" söylüyor. Haziran ayı için 'gümbürtü' uyarısı yapan Bozkurt, iflas dalgası, yüksek faiz ve dolar kuru üzerindeki baskıyı değerlendiriyor...

Türkiye ekonomisi, yaklaşan Haziran ayı öncesinde kritik bir dönemeçten geçerken, ekonomist Turhan Bozkurt'tan peş peşe sert uyarılar geldi. Bozkurt, mevcut ekonomik programın "yerle bir olduğunu", "sistemin çöktüğünü" belirterek, özellikle Haziran ve sonrası için "gümbürtü" beklentisini dile getirdi. Artan faiz yükü, kamu borcundaki rekor seviyeler, reel sektördeki devasa finansman maliyetleri ve iflas riskinin yanı sıra, dolar, altın ve borsa piyasalarına yönelik çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Hazine Çıkmazda: Faiz Ödemeleri Ana Parayı Geçti!

Turhan Bozkurt'un altını çizdiği en vahim tablolardan biri, Hazine'nin durumu. Bozkurt'a göre, Türkiye'de bütçede faiz ödemeleri, 2000 yılından bu yana ilk kez ana para ödemelerini geride bırakmış durumda. Bu durum, Bozkurt tarafından "iflasın belgesi" olarak yorumlanıyor. Kamu borç stoğunun 10.8 ila 11 trilyon liraya ulaştığı ve bu borcun faiz yükünün 9 trilyon lirayı bulduğu belirtilirken, önümüzdeki 2-3 yıl içinde toplam 20 trilyon lira borç ödemesi yapılacağı, bunun giderek artacağı öngörülüyor. Bütçenin bu denli artması ve faiz ödemelerinin ana parayı aşması, vergi yükünün artmasına rağmen borcun azalmadığını gösteriyor. Özellikle değişken faizli tahvillerde, faiz artışlarının Hazine'nin borç stoğuna yıllık trilyon liralık ek yük getirdiği ifade ediliyor. Bozkurt, Hazine Bakanı Mehmet Şimşek'e seslenerek, bu durumu "batırdınız" şeklinde eleştiriyor ve bütçenin isminin "borç senedi ödeme takvimi" olarak değiştirilmesini öneriyor.

Merkez Bankası ve Faiz Politikası Eleştirisi: Hedefler Hayalperest Mi?

Merkez Bankası'nın mevcut faiz politikası ve enflasyon hedefleri de Bozkurt'un sert eleştirilerinin odağında. Resmi enflasyon raporunda yıl sonu hedefinin %24-29 aralığında tutulması, Bozkurt tarafından gerçekçi bulunmuyor. Kurun sadece birkaç saat içinde %12-13 arttığı, TL'nin devalüe olduğu bir ortamda bu hedeflere nasıl ulaşılacağı sorgulanıyor. Merkez Bankası'nın 19 Haziran'daki faiz toplantısında da "pas geçmesi" bekleniyor. Bunun nedeni olarak, Merkez Bankası'nın reel ekonomiyi, esnafı, iflasları ve işten çıkarmaları değil, dışarıdan gelen "sıcak paraya" verdiği sözü tutmayı ve "carry trade" mekanizmasının çökmemesini öncelemesi gösteriliyor.

Ancak Bozkurt, reel sektördeki iflasların şiddetlenmemesi için 24 Temmuz'a kadar 350 baz puanlık bir faiz indiriminin "mecburiyet" olduğunu savunuyor, ancak Merkez Bankası'nın bunu Eylül'e kadar erteleyebileceği sinyalini verdiğini belirtiyor. Şimşek, Karahan ve Akçay'a yönelik "batırdınız" çıkışı yapılırken, şirketlerin %80-90 gibi "tefeci faizi" denilebilecek oranlarla faktöring şirketlerinden borçlandığı ve bu yükün altından kalkamayacağı vurgulanıyor.

Dolar Kuru Üzerindeki Baskı ve Diğer Para Birimleri

Dolar/TL kurunun mevcut seviyesinin (yaklaşık 39 TL) piyasa gerçeklerini yansıtmadığı ima ediliyor. 19 Mart sabahı yaşanan ve kurun bir anda 36 liradan 41 lira üzerine çıktığı "şokun" Merkez Bankası tarafından kontrol edilemediği ve bunun bir "yönetilen kur rejimi" değil, "süründüren kur rejimi" olduğu eleştirisi getiriliyor. Kurun aylık enflasyon artışının altında tutulmaya çalışılmasının sürdürülebilir olmadığı, bunun ihracat ve turizm gibi sektörlere zarar verdiği belirtiliyor. Bozkurt, madem kur kaçtı, neden 41 seviyesinde bırakılmadığı sorusunu yöneltiyor.

Diğer para birimleri açısından ise Sterlin'in 52 lirayı, İsviçre Frangı'nın ise 47 lirayı geçtiği ve Euro'dan bile daha değerli hale geldiği belirtilerek, Euro ve Dolar'ın ne kadar baskı altında tutulduğu vurgulanıyor. Sepet içinde Sterlin ve Frank'ın mutlaka olması gerektiği, Japon Yeni'nin de ağırlığının artırılabileceği öneriliyor.

Reel Sektör Alarm Veriyor: İflaslar ve İşten Çıkarmalar Kapıda!

Yüksek faiz oranları ve artan finansman maliyetleri, Türkiye'nin reel sektörünü iflasın eşiğine getirmiş durumda. Bozkurt, "iflas dalgasına hazır olun" uyarısı yapıyor. Borsa İstanbul'un en borçlu şirketlerinin dökümü verilirken, dev şirketlerin bile milyarlarca liralık net borçları ve yıllık finansman giderleri (Vestel: 67 milyar TL net borç, 26 milyar TL finansman gideri; Koç Holding: 397 milyar TL net borç, 94 milyar TL finansman gideri; Arçelik: 78 milyar TL net borç, 40 milyar TL finansman gideri vb.) tabloyu ortaya koyuyor.

İlk çeyrek bilançolarında bile büyük şirketlerin ciddi zararlar açıkladığı (Vestel Elektronik 5.1 milyar TL, Vestel Beyaz 1.1 milyar TL, Zorlu Enerji 3.3 milyar TL ilk 3 ay zararı) belirtilirken, Temmuz'da gelecek ilk 6 aylık bilançoların tablonun daha da vahimleştiğini göstereceği ifade ediliyor. Bu durumun sonucu olarak, işten çıkarmaların başladığı vurgulanıyor. Vestel'in 2000, Beko'nun 150 kişiyi çıkardığı, hatta isimsiz bir tekstil devinin sessiz sedasız 3000 kişiyi kapının önüne koyduğu bilgisi paylaşılıyor. Bu örnekler üzerinden, habere konu olmayan yüzlerce şirkette on binlerce kişinin işten çıkarıldığı tahmin ediliyor. Zorlu Holding'in de 5 milyar dolara ulaşan borcunun yeniden yapılandırılması için bankalarla görüştüğü, aksi halde şirketlere haciz veya el konulması riskinin olduğu ve hatta Zorlu AVM gibi varlıkların satışı gibi adımların gündeme gelebileceği belirtiliyor.

Politik Belirsizlik Ekonomiyi Vuruyor

Ekonomik sorunların yanı sıra, Türkiye'deki politik gelişmelerin de piyasalar üzerinde olumsuz etki yarattığına dikkat çekiliyor. Ekrem İmamoğlu'na yönelik davalar, olası tutuklama riskleri ve demokrasi üzerindeki baskının yatırımcı güvenini sarstığı belirtiliyor. CHP içindeki kurultay iptali davası gibi gelişmelerin hem partiyi hem de seçmeni demoralize ettiği, borsayı olumsuz etkileyebileceği ifade ediliyor. Meclisin 1 Temmuz'a kadar tatile girecek olması ancak Cumhurbaşkanı veya meclis üyelerinin beşte birinin imzasıyla toplantıya çağrılabileceği bilgisi veriliyor. Özellikle "infaz düzenlemesi" gibi tartışmalı konuların (Temmuz 2023 öncesi ceza alıp infazı sırasında Covid-19 izninden yararlanamayan yaklaşık 50-60 bin kişiyi kapsayabileceği, tecavüzcüler, tacizciler, uyuşturucu tacirleri, adam yaralayanlar gibi çeşitli suçlardan hükümlüleri içerebileceği iddia ediliyor) gündemde olması, siyasi gerilimi artırıyor. Cezaevlerindeki aşırı doluluk (400 bin üzeri mahkum) ve yeni cezaevi inşaatlarının iktidar tarafından bir "müjde" gibi sunulması da eleştiriliyor. Erdoğan'ın yeniden aday olma ihtimali ve anayasa tartışmaları, kamu idaresini yeniden tanzim etme çabaları, belediyelerin yetkilerinin kısıtlanması gibi planların "milletin iradesinin seçmenin tavrının hiçbir ehemmiyeti yok" şeklinde yorumlanıyor. MHP-AKP arasındaki PKK ve "milli birlik komisyonu" gibi konulardaki ilk ihtilafların da siyasi tabloyu karmaşıklaştırdığı belirtiliyor. Bozkurt, tüm bu gelişmeler ışığında, Haziran'dan itibaren siyasette de "gümbürtü" beklendiğini ifade ediyor.

Haziran Ayının Ajandası ve Küresel Rüzgarlar

Haziran ayı, Türkiye ekonomisi için yoğun bir takvim sunuyor. 1-30 Haziran tarihleri arasında bankalar ve reel sektörün toplam 8.4 milyar dolarlık dış borç ödemesi bulunuyor. Ayrıca 5 Haziran'da Avrupa Merkez Bankası'nın faiz kararı (25 baz puan indirim bekleniyor), 5-9 Haziran Kurban Bayramı tatili (uzatma ihtimali konuşuluyor), 18 Haziran'da ABD Merkez Bankası (Fed) faiz kararı (pas geçmesi bekleniyor) ve 19 Haziran'da Türkiye Merkez Bankası'nın faiz kararı (pas geçmesi bekleniyor) takvimdeki önemli başlıklar.

Küresel ekonomik ve jeopolitik gelişmeler de Türkiye üzerindeki baskıyı artırıyor. Ticaret savaşlarının (özellikle Çin-ABD arasındaki tarife artışlarının) devam ettiği ve şirket karlılıklarını, ekonomik büyümeyi daralttığı belirtiliyor. Rusya-Finlandiya sınırındaki askeri yığınak, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları ve Suriye/İran'a uzanma ihtimali gibi jeopolitik risklerin arttığı ve Türkiye'yi doğrudan etkilediği vurgulanıyor. ABD'nin artan bütçe açığı ve bunun tahvil faizleri üzerindeki yukarı yönlü baskısı, Fed'in faiz indirimini zorlaştırması ve dolardan kaçış potansiyeli gibi küresel faktörlerin de takip edilmesi gerektiği ifade ediliyor. Çin ekonomisindeki yavaşlama ve Japonya'daki rekor tahvil faizleri de küresel tablonun zorluğunu gösteriyor. Bozkurt, bu küresel fırtınada, Türkiye'nin normalde dış politikadaki başarıları ve yüksek reel getirisiyle cazip bir hikayesi olsa da, "siyasetin karanlık gölgesinin" yabancı yatırımcıyı engellediğini belirtiyor.

Yatırımcılara Uyarılar: Altın Parlıyor, Borsa Riskli

Turhan Bozkurt, yatırımcılara yönelik olarak ise "oyunun sonunda uzun vadeli faiz arttıkça borsadan çıkışlar hızlanacak" uyarısı yapıyor. Borsa İstanbul (BIST 100) için olumsuz bir tablo çizen Bozkurt, mevcut seviyelerin satış fırsatı sunduğunu, 9340 desteğinin kırılması halinde 9100'e hızlı bir düşüş yaşanabileceğini, hatta politik gelişmelerin etkisiyle 9000'in altının test edilebileceğini öngörüyor. Büyük şirketlerin finansman giderlerinin borsanın önündeki en büyük engel olduğunu belirtiyor.

Altın ve gümüş için ise olumlu bir görünüm sunuyor. "Sarı Fırtına Güvenli Liman Altın" olarak nitelendirdiği altının geride kalan haftaların acısını çıkaracağını ve yükselişin devam edeceğini belirtiyor. Ons altın için 3320, 3335 ve özellikle 3348 dolar seviyelerinin kritik olduğunu, bu seviyelerin geçilmesiyle 3405 ve 3377'ye doğru hareketin başlayacağını, nihai hedefin ise 3575 rekorunun işaretçisi olacağını ifade ediyor. Geri çekilmelerin (3289, 3262, 3244, 3220 destekleri) alım fırsatı olduğunu söylüyor. Gram altın için yıl sonu hedefi olarak 4750-5000 TL aralığını veriyor. Gümüşte de 33.44 dolar seviyesinin geçilmesiyle 34.50 ve 35.30 dirençlerinin hedeflenebileceği belirtiliyor. Hem altın hem de gümüşün değerleneceği bir dönem öngörülüyor.

Bozkurt, yatırımcıların "güvenli limanda" olup olmadığını, yatırımlarını sepete yayıp yaymadığını ve bankacılık sistemi dışındaki "C planlarını" (kasa gibi yerlerde kendi parasına hükmetme) yapıp yapmadığını sorgulamasını istiyor.

Haziran Sonrası Daha Zorlu Bir Tablo Mu Geliyor?

Turhan Bozkurt'un analizi, Türkiye ekonomisinin hem iç hem de dış faktörlerden kaynaklanan ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Kamu borcundaki artış, reel sektördeki sıkıntılar, yüksek faiz yükü ve politik belirsizliklerin bir araya gelerek, özellikle Haziran sonrası için "iflas dalgası" ve daha ağır bir ekonomik tablonun sinyallerini verdiği belirtiliyor. Faiz indirimlerinin gecikmesi ve politik gerilimin tırmanması durumunda bu tablonun daha da kötüleşebileceği uyarısı yapılıyor. Dolar ve faiz üzerindeki mevcut politikaların sürdürülebilir olmadığı, altın ve gümüş gibi güvenli limanların ise değer kazanmaya devam edeceği öngörülüyor. Bozkurt'un genel tonu, mevcut politikalarla Türkiye ekonomisinin çıkmazda olduğu ve acil tedbirler alınmazsa durumun daha da ağırlaşacağı yönünde.