Türk Ekonomisinin Can Damarı Sanayiden Gelen Feryat

Türk Ekonomisinin Can Damarı Sanayiden Gelen Feryat

İstanbul’dan Malatya’ya uzanan sanayi zirvesinde, sektör devleri hazır giyim ve tekstilde yaşanan kan kaybını tek kelimeyle “kötü”, iki kelimeyle “çok kötü” diye özetlerken, iş gücü krizi ve demografik tehlike çanları geleceğe dair şok edici sinyaller...

Türkiye'nin ekonomik gidişatı üzerine düzenlenen kritik bir zirve, iş dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getirirken, sektörlerden gelen çarpıcı açıklamalar ülke genelinde büyük bir endişe dalgası yarattı! İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan’ın 2026 Nisan seçimleri için başkan adaylığını açıkladığı toplantı, sadece siyasi bir atmosfer değil, aynı zamanda Türk sanayisinin derinleşen sorunlarını masaya yatıran bir platforma dönüştü. Toplantıya Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Kurucu Başkanı Okan Oğuz, İpekyol Group Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, Özak Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akbalık, TİM Başkanı Mustafa Gültepe, Taha Grubu ortaklarından İsmail Kısacık ve Colin’s İcra Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu gibi sektörün ağır topları katıldı. Bu özel buluşmada dile getirilen her kelime, Türk ekonomisinin görünmeyen kırılganlıklarını bir kez daha gözler önüne serdi ve iş dünyasında şok etkisi yarattı.

Masadaki kritik konuşmalardan biri, Ahmet Akbalık'ın İpekyol Group Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın'a yönelttiği "Perakendede durum nasıl?" sorusuyla başladı. Genellikle iyimser mesajlarıyla tanınan Ayaydın, bu kez iç çekerek "Maalesef iyi değil" yanıtını verdi. Detaylar ise oldukça sarsıcıydı: Ayaydın, mağazalarında dönem dönem cironun %45’ine ulaşan turist alışverişinin, şimdi dramatik bir düşüşle %5’lere gerilediğini açıkladı. Akbalık'ın yerli müşterinin temposunu merak etmesi üzerine ise Ayaydın, genel durumu özetler nitelikte, "Satışlarda yüzde 30 düşüş söz konusu" diyerek tabloyu gözler önüne serdi. Akbalık'ın oranlara inanamayıp "Yani, 100 lira olan satışlarınız 70 liraya mı indi?" diye tekrar etmesi üzerine Ayaydın, bu durumun sektörün büyük bölümü için geçerli olduğunu doğruladı ve "Sektörümüzde maalesef bu yılın sonunu göremeyen şirketler olacak" diyerek gelecek adına kara bir tablo çizdi. Colin’s İcra Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu da araya girerek "Böylesine sıkıntılı bir dönem hiç görülmedi" sözleriyle durumu destekledi.

Bu zorlu koşullar sadece perakendeyi değil, üretimi de derinden etkilemiş durumda. Yavuz Eroğlu, Aksaray’daki fabrikalarında daha önce 2 bin kişinin çalıştığını ancak bu sayının şimdi 700 kişiye düştüğünü acı bir şekilde ifade etti. Bu rakamlar, Türkiye genelindeki fabrikaların ve istihdamın karşı karşıya olduğu büyük tehlikeyi gözler önüne seriyor. İpekyol Group'un dışarıya üretim yapmamasından dolayı bu anlamda büyük sıkıntısı olmadığını belirten Yalçın Ayaydın, işsizlik ve personel arayışı arasındaki çelişkiye dikkat çekti. Ayaydın, Edirne’de eleman çıkaran bazı firmaların olduğunu, bu elemanları almak istediklerini ancak gelen olmadığını, çünkü işsizlik maaşı alanların bu sürenin bitmesini beklediğini belirtti. İş dünyasındaki bu çarpık tablo, bölgesel kalkınma hedeflerini de riske atıyor. Özellikle deprem sonrası Malatya'da, Malatya Organize Sanayi Bölgesi (MALORSA) Başkanvekili Akif Baştürk, kentteki eleman sıkıntısının nedenini Toplum Yararına Proje (TYP) uygulamalarına bağladı. Baştürk, çalışabilecek durumda olan bazı vatandaşların TYP’den yararlandığını ve fabrikalarda çalışmak istemediklerini ifade etti. Tüm bu gelişmeler ve daha fazlası için güncel ekonomi haberlerini ve analizlerini https://www.avazturk.com adresinden takip edebilirsiniz.

Maliyetler ve verimlilik karşılaştırmaları da sektördeki kanayan yarayı gözler önüne serdi. Ahmet Akbalık, Mısır’da fabrikaları olan Yavuz Eroğlu ve İsmail Kısacık’a işçilik maliyetlerini sordu. Her ikisi de Mısır’da ortalama aylık ücretin 250 dolar civarında olduğunu belirtti. Kısacık, karşılaştırma yapmak için Malatya’daki fabrikalarından örnek verdi: Burada aylık işçilik giderinin personel başına 800 dolar olduğunu ve deprem sonrası Malatya’da personel başına verimliliğin Mısır’ın gerisine düştüğünü vurguladı. Malatya’daki eleman sıkıntısı, kentin Valisi Seddar Yavuz ve Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er ile İstanbul’da gerçekleşen buluşmada Mustafa Paşahan tarafından da dile getirildi ve gömlek fabrikası için sadece 7 kişi bulunabildiği belirtildi. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi buluşması sırasında Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) önceki Başkanlarından Sami Kariyo’ya sorulan tekstil ve hazır giyim sektörünün durumu sorusuna verilen yanıt, sektörün içinde bulunduğu durumu tek kelimeyle “kötü”, iki kelimeyle “çok kötü” olarak özetliyordu.

Sektörün içinde bulunduğu zorlu duruma ek olarak, ülkenin geleceğini derinden etkileyecek demografik bir krizin de sinyalleri çalmaya başladı. Özak Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akbalık'ın kızı Kübra ile Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesini Güzelleştirme Derneği Başkanı Hüsamettin Namlıcı'nın oğlu Kaan'ın nikah töreninde yaşananlar, bu konunun ne denli acil bir gündem olduğunu gösterdi. Nikahı kıyan Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "en az 3 çocuk" çağrısını anımsatarak, ülkede doğum oranlarının çok düştüğünü ve genç çiftlere sağlıklı evlatlar yetiştirmenin düştüğünü belirtti. Mikrofonu uzattığı Mustafa Erdoğan da Çin’in 30 yıl önce çocuk sınırlamasını getirdiğini ancak daha sonra yanlış anladıklarını belirtip kaldırdıklarını hatırlatarak, Cumhurbaşkanı'nın çağrısının ülkemizdeki doğum oranlarının düşmesinden kaynaklandığını vurguladı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı da aile cüzdanını geline verirken aynı tehlikeye işaret etti: "Hükümetimiz 2025’i ‘Aile Yılı’ ilan etti. Çünkü, nüfus artış hızında çok ciddi düşüş var. Bu konuda tehlike çanları çalıyor" ifadeleriyle demografik krizin altını çizdi. Bu açıklamalar, sanayinin mevcut işgücü sıkıntılarının gelecekte daha da derinleşebileceği endişesini beraberinde getiriyor.

Tüm bu kasvetli tablonun ortasında, Gürmen Group gibi köklü bir kuruluşta yaşanan önemli bir bayrak değişimi de dikkat çekti. Ramsey markasıyla bilinen Gürmen Group Yönetim Kurulu Başkanı Remzi Gür, Yönetim Kurulu Başkanlığını kızı Yasemin Gür Solmaz’a devredeceğini duyurdu. Bu devir teslim, Gürmen Group'un köklü geçmişini güçlü bir vizyonla geleceğe taşıyacak yeni bir dönemin başlangıcı olarak nitelendirildi. Londra'da kurulan ve üretimi Türkiye'de gerçekleştiren Ramsey'in bu değişimi, sektördeki belirsizliğe rağmen geleceğe yönelik bir umut ışığı olarak da yorumlanabilir. Ancak, bu olumlu gelişme dahi, hazır giyim ve tekstil sektöründeki genel karamsar havayı ve iş dünyasının derinlemesine yaşadığı krizi silmeye yetmiyor. Yalçın Ayaydın'ın iç geçirmeleri, Yavuz Eroğlu'nun "Böylesine sıkıntılı bir dönem hiç görülmedi" sözleri ve Sami Kariyo'nun "Tek kelimeyle ‘kötü’, iki kelimeyle ‘çok kötü’" tespiti, aslında Türk sanayisinin çok daha büyük bir fırtınanın eşiğinde olduğunu gösteriyor! Sektördeki bu kan kaybı, sadece firmaların ayakta kalma mücadelesi değil, aynı zamanda Türkiye'nin ihracat hedefleri, istihdam rakamları ve genel ekonomik istikrarı için de devasa bir tehdit oluşturuyor ve eğer acil önlemler alınmazsa, bu yılın sonu gelmeden çok daha büyük şirket iflasları ve işsizlik dalgaları yaşanması kaçınılmaz hale gelebilir! Türkiye'nin üretim gücünü temsil eden bu sektörden yükselen bu "Alarm", tüm ilgili tarafların dikkatle incelemesi ve gecikmeden harekete geçmesi gereken hayati bir çağrı niteliğinde!