Türkiye Ekonomisinde Kritik Uyarı: Enflasyon Mücadelesi Sanayiyi Çıkmaza Sürüklüyor
Ağır Ekonomi'de Haluk Levent ve Öner Günçavdı, enflasyon mücadelesinin sanayiyi nasıl çıkmaza soktuğunu, yetersiz destekleri, artan maliyetleri ve borçlanma odaklı politikaları tartışıyor. Türk sanayisinin geleceği mercek altında.
Ağır Ekonomi programının 281. bölümünde, ekonomist Haluk Levent ve Prof. Dr. Öner Günçavdı, Türkiye ekonomisinin en yakıcı sorunlarından biri olan enflasyonla mücadele politikalarını ve bu politikaların sanayi üzerindeki yıkıcı etkilerini masaya yatırdı. Medyascope ekranlarından aktarılan bu önemli değerlendirmelerde, mevcut ekonomik yönetimin sanayiye bakışı eleştirildi ve uygulanan stratejilerin sonuçları kapsamlı bir şekilde irdelendi. Uzmanlar, sanayinin geldiği noktanın endişe verici olduğunu ve mevcut gidişatın Türkiye'yi rekabet gücünü yitirmiş bir ekonomik yapıya doğru sürüklediğini vurguladılar.
Haluk Levent, ekonomi yönetiminin sanayiye yönelik bazı desteklerini dile getirerek söze başladı. Levent, yatırım tutarının yüzde 15'i kadar, 180 milyon liraya kadar nakdi destek, yüzde 40 kurumlar vergisi teşviki ve 8 yıl boyunca sigorta primi desteği gibi teşviklerin olduğunu belirtti. Ancak bu desteklerin yeni olmadığını, "20 yıldır aynı şeyleri duyuyoruz" diyerek bir tekrar olduğunu ima etti. Bu tür desteklerin yeterince stratejik olmadığını savunan Öner Günçavdı ise, bu hamleleri "strateji değil, panik hamleleri" olarak nitelendirdi. Günçavdı'ya göre bu hamleler stratejik olmaktan uzak çünkü "Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tehlikeleri ortadan kaldırmayı amaçlamıyor". Bu durum, sanayinin geleceği açısından kalıcı çözümler yerine geçici önlemlerle idare edildiği algısını güçlendiriyor.
Sanayinin karşı karşıya kaldığı bir diğer büyük sorun ise artan üretim maliyetleri ve bozulan göreli fiyat yapısı olarak öne çıktı. Levent ve Günçavdı, bu faktörlerin sanayinin hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü kaybetmesine neden olduğunu aktardı. Hammadde fiyatlarındaki artışlar, enerji maliyetlerindeki yükselişler ve kur politikalarının etkileri, üretim maliyetlerini yukarı çekerken, ürünlerin fiyatlandırması üzerindeki baskı, kar marjlarını daraltıyor ve küresel pazardaki fiyat avantajını ortadan kaldırıyor. Bu durum, Türk sanayicisini uluslararası arenada dezavantajlı bir konuma itiyor. avazturk.com üzerinden de bu tür ekonomik analizlere ulaşmak mümkündür.
Öner Günçavdı, sanayi üzerindeki yükü artıran bir diğer faktörün denetim baskısı ve yüksek vergi maliyetleri olduğunu belirtti. Organize sanayi bölgelerinde Çalışma Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin şirketlere sık sık ("zırt pırt") ceza kestiğini aktaran Günçavdı, bu cezaların aslında "ek vergileme" niteliğinde olduğunu savundu. Bu yoğun denetim ve ceza politikası, işletmelerin maliyetlerini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda iş yapma ortamını da zorlaştırıyor ve yatırım iştahını olumsuz etkiliyor. Haluk Levent ise kamu otoritesinin bu yaklaşımını sert bir dille eleştirerek, "Devlet sineğin yağını almaya çalışıyor" ifadesini kullandı. Bu benzetme, devletin her türlü imkânı kullanarak sanayiciden en ufak birikimi bile toplamaya çalıştığı yönündeki yaygın eleştiriyi yansıtıyor.
Günçavdı, mevcut ekonomi politikalarının temel bir eksikliğine dikkat çekti: "Bu politikaların üretim ayağı yok". Refah yaratma hedefinin de bulunmadığını belirten Günçavdı, enflasyonla mücadelede uygulanan stratejinin üretimden vazgeçilerek borçlanmayı esas aldığını ifade etti. Enflasyonu düşürme hedefiyle sıkılaştırılan para politikaları ve diğer tedbirlerin, üretimi teşvik etmek yerine onu zorlaştıran sonuçlar doğurduğu öne sürüldü. Borçlanmaya dayalı bir modelin sürdürülebilir olmadığını savunan Günçavdı, bu politikalarla ne Çin’e ne de Hindistan’a karşı küresel rekabette ayakta kalınamayacağı konusunda uyarıda bulundu. Türkiye'nin sanayi üretimini artırmadan ve katma değer yaratmadan küresel ekonomideki yerini sağlamlaştırmasının mümkün olmadığı vurgulandı. Bu önemli tespitler, ülkenin uzun vadeli ekonomik sağlığı hakkında ciddi soruları beraberinde getiriyor. avazturk.com adresinde de bu tür yapısal sorunlara yönelik derinlemesine analizler yer almaktadır.
Videoda ayrıca, ekonomik tartışmaların yanı sıra, güncel medya konularına da değinildiği görüldü. Özellikle RTÜK'ün Sözcü TV'ye verdiği 10 günlük ekran karartma cezası gündeme geldi. Öner Günçavdı, 21. yüzyılda bir televizyon kanalının 10 gün boyunca kapatılmasının inanılır gibi olmadığını belirterek, demokrasiden ne anlamamız gerektiğini sorguladı ve yeni anayasanın bu tür durumlara ne gibi bir güvence getireceğini sordu. Bu tartışma, ekonomik özgürlükler ile ifade özgürlüğü arasındaki ilişkinin de dolaylı olarak gündeme geldiğini gösteriyor, zira ekonomik politikaların özgürce tartışılabilmesi demokratik bir ortam gerektirir.
Sonuç olarak, Ağır Ekonomi'nin bu bölümünde Haluk Levent ve Öner Günçavdı, Türkiye'nin enflasyonla mücadelesinin ve bu süreçte sanayinin içine sürüklendiği durumun vahim boyutlarını gözler önüne serdi. Mevcut desteklerin yetersiz ve stratejik olmaktan uzak olduğu, artan maliyetlerin ve vergilerin sanayiyi zorladığı ve politikaların üretim yerine borçlanmayı temel aldığı yönündeki eleştiriler, Türk sanayisinin geleceği hakkında ciddi endişeleri beraberinde getiriyor. Uzmanlar, Türkiye'nin küresel rekabette geri kalmaması için üretim odaklı ve stratejik ekonomik politikalara acilen yönelmesi gerektiği mesajını verdi. Türkiye'nin bu "çıkmaz yoldan" kurtulması için mevcut paradigmaların sorgulanması ve daha kapsamlı, sürdürülebilir çözümlerin devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Bu tür kritik ekonomik değerlendirmeleri takip etmek için https://www.avazturk.com gibi platformlar önemli bir rol oynamaktadır.