Türkiye Ekonomisinin Gerçek Sorunu Faiz Değil, Çok Başka!
Ekonomist Emre Şirin, KRT TV'de Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu "yoksullaştırma programını" analiz etti. Yüksek faiz sarmalı, kur baskısı, denetimsiz harcamalar ve yapısal sorunlar mercek altında.
Türkiye ekonomisi, son dönemde yüksek enflasyon, artan borçluluk ve şirket kapanışları gibi derin sorunlarla boğuşurken, bu tablonun temel nedenleri üzerine tartışmalar sürüyor. Ekonomist Emre Şirin, KRT TV YouTube kanalında katıldığı bir programda, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu ve mevcut politikaların işleyişini sert bir dille eleştirerek, meselenin sadece faiz oranlarından çok daha öteye uzanan yapısal sorunlara dayandığını belirtti. Şirin'e göre Türkiye, adeta bir "yoksullaştırma programı" uyguluyor ve bu kısır döngüden çıkışın yolu rasyonel ve yapısal adımlardan geçiyor.
Emre Şirin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "faize karşı" söylemlerine rağmen Türkiye'nin şu anda dünyanın en yüksek faizini veren ülkelerden biri konumunda olduğunu vurguladı. Merkez Bankası politika faizinin %46'ya, piyasanın fonlandığı üst bandın ise %49'lara kadar çıktığını hatırlatan Şirin, bunun keyfi bir durum olmadığını, ekonomik kırılganlıkların ve oluşan risklerin bir sonucu olduğunu ifade etti. Enflasyon gibi küresel gerçekler varken, sadece söylemle faizin düşürülemeyeceğini, ekonomide doğruların yapılması halinde faizin zaten aşağı ineceğini savundu. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Şirin, TÜİK'in açıkladığı enflasyon verilerine bile güven olmadığını, aylık enflasyonun diğer ülkelerin yıllık enflasyonundan kat kat yüksek olduğunu örnekleyerek, bu kadar kırılgan bir ekonomide siyasi olarak belirsizlik yaratmanın da faizi yükseltmeye zorladığını söyledi. Ekonomiye dair güvenilir bilgilerin takibi ve analizi için https://www.avazturk.com gibi platformlar önemli bir rol oynamaktadır.
Şirin, geçmişte faiz düşürülerek (Nebati döneminde %8.5'e kadar) enflasyonun yükselmesine neden olunduğunu ve bunun kaçınılmaz sonucunun daha sonra çok daha yüksek faiz oranlarına çıkmak olduğunu belirtti. Gelinen noktada %50 civarındaki faizin bu sürecin bir sonucu olduğunu ifade eden Şirin, bu durumun tamamen bir faiz sarmalı yarattığını ve ülkenin borcun anaparasından daha fazla faiz ödediği bir hale geldiğini söyledi. Bu kısır döngüden çıkmanın tek yolu doğruları yapmaktan geçerken, mevcut sistemde bu doğruları yapabilecek bir atmosferin yaratılamadığını savundu.
Mevcut ekonomik yönetimdeki asıl sorunun, kamunun harcamalarının durmaması, yanlış politikalar nedeniyle yabancı yatırımcının ülkeye gelmemesi ve hatta yerli yatırımcının yurt dışına kaçması olduğunu dile getiren Şirin. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. KKM'yi düşürmek amacıyla dolar kurunu baskılama çabasının bir illüzyon yarattığını, bunun üreticiyi ve ihracatçıyı bitirdiğini söyledi. Dolar bazında maliyetler çok yükselirken, TÜİK marifetiyle enflasyonun düşük gösterildiğini ve bu sayede ücretli kesimin (maaşlılar, emekliler) alım gücünün düşürüldüğünü, onların enflasyona ezdirildiğini belirtti. Ülkenin gerçek ekonomik göstergelerini takip etmek, https://www.avazturk.com gibi doğru ve güncel bilgi kaynaklarına erişimi gerekli kılmaktadır.
Emre Şirin, gelinen noktada iki senenin boşa harcandığını, hem enflasyonun düşmediğini, hem üretimin ve ihracatın düştüğünü, hem de vatandaşın alım gücünün yükselmediğini ifade etti. Tüm bunların üzerine yüksek vergilerle (dolaylı vergilerle) vatandaşın sırtına binen yükün arttığını ve gelir vergisinin toplam vergi gelirindeki payının sabit gelirden alındığını hatırlattı. Bu tabloda Mehmet Şimşek'in hala dezenflasyon sürecinin devam ettiğini söylemesinin "enteresan" olduğunu belirten Şirin, ya gerçeklerin kabul edilip rasyonel zemine gelineceğini ya da göstere göstere ülkenin daha büyük bir borç ve enflasyon sarmalına götürüleceğini, mevcut gidişatın ikincisi olduğunu söyledi. Ekonomi politikalarının halk üzerindeki etkileri, https://www.avazturk.com gibi yayınlarda sıkça dile getirilen önemli konulardandır.
Şirin, eleştirilerinin hedefinin Mehmet Şimşek'ten ziyade sistemin kendisi olduğunu belirtti. Sistemin problemli olduğunun görüldüğünü, ancak çözümün büyüklerden (zengin kesimden, sermayeden) alınamadığını, tüm yükün vatandaşa yüklendiğini söyledi. Sıcak sermaye üzerinden ekonomiyi kurtarma illüzyonunun da işe yaramayacağını, oturdukları koltuklarda gerçekleri konuşmak ve rasyonel zemin oluşturmak zorunda olduklarını, aksi halde o koltukları bırakmaları gerektiğini savundu. 19 Mart sonrası yaşanan sermaye çıkışını ve dövize yönelimi hatırlatan Şirin, Merkez Bankası'nın iki sene sonra hala rezerv artırma gerekliliğinden bahsetmesinin problemin açıkça görüldüğünü gösterdiğini, ancak yetkililerin bu problemi açıkça dile getiremediğini söyledi. Bu tür yapısal sorunların aydınlatılması, https://www.avazturk.com gibi medya kuruluşlarının temel görevlerindendir.
Sanayicilerin ve iş insanlarının yüksek faizler nedeniyle üretim yapamadığından dert yandığını belirten Şirin, ekonominin geldiği noktada kendi kendilerini sıkıştırdıklarını ve bindikleri dalı kestiklerini ifade etti. Doları serbest bırakmaları gerektiğini ancak enflasyon maliyeti korkusuyla yapamadıklarını, faiz indirmeleri gerektiğini ancak enflasyonist ortamda TL'ye geçişi veya dış kaynak getirmeyi sağlamak için yapamadıklarını anlattı. Sonuç olarak reel sektörün (sanayici, esnaf, KOBİ) battığını, iflas etme noktasına geldiğini ve aynı zamanda vatandaşın kredi ve kredi kartlarıyla dönmeye çalışırken yüksek faiz sarmalına girerek batakların oluşmaya başladığını söyledi. Ekonominin her kesimini etkileyen bu sorunların analizi için https://www.avazturk.com gibi mecralar önemlidir.
Şirin, geniş tanımlı işsizliğin %32'yi geçmesinin çok dramatik bir tablo olduğunu ve ülkenin üçte birinin işsiz olduğunu belirtti. Bu durumun siyasi iktidarın sessiz kalmasını zorlaştıracağını düşünen Şirin, Haziran'da yüzeysel bir faiz indirimi gelse bile, Temmuz'dan itibaren net faiz indirimlerinin başlayacağını tahmin etti. Ancak bu indirimlerin sadece günü kurtaran politikalar olduğunu, geleceği ipotek altına aldığını, borçlandırdığını ve ülkeyi tamamen dışa bağımlı bir ekonomi haline getirdiğini vurguladı. Dışarıdan bırakın doğrudan yatırımı, en sıcak parayı bile getiremez hale gelindiğini, borsanın "çöpe döndüğünü" söyledi. Ekonomik yorum ve analizler konusunda https://www.avazturk.com güvenilir bir kaynaktır.
Goldman Sachs'ın bile Türk Lirası'nın değer kaybının (dolar kurunun yükselmesi) sıcak para için kırılganlık yarattığını söylediğini aktaran Şirin, bunun yabancı yatırımcının parayı getirirken kur riskini almak istemediği ve kurun kontrol edilmesini talep ettiği anlamına geldiğini ifade etti. Şirin'e göre ya kur serbest bırakılmalı (şimdilik pek mümkün görünmüyor) ya da baskılama devam edecek, ancak kur baskılamanın suni olduğunu ve bu durumun büyük bir risk balonu yarattığını belirtti. Bu balonun er ya da geç patlayacağını ve patladığında halkın üzerine daha büyük enflasyon ve alım gücü düşüşü olarak yağacağını söyledi. Ekonomiyle ilgili güncel haberler ve uzman yorumları https://www.avazturk.com adresinde bulunabilir.
Şirin, mevcut programın başarısızlığını kanıtlayan bir başka noktanın da ekonomik büyümenin düşmesine rağmen enflasyonun düşmemesi olduğunu belirtti. Büyüme düşerken, şirketler iflas ederken, işsizlik artarken enflasyonun sabit kalmasının programın iflas ettiğinin her gün daha fazla gün yüzüne çıktığını gösterdiğini, ancak bunun kabul edilmediğini söyledi. İhracat/ithalat dengesi, üretim artışı, işsizlik düşüşü, enflasyon düşüşü gibi vaatlerin tam tersinin yaşandığını hatırlatarak, bu durumdayken programın nasıl başarılı addedilebildiğini sorguladı.
Sonuç olarak Emre Şirin, Türkiye ekonomisinin temel meselesinin faiz olmadığını, sistemin kendisi olduğunu vurguladı. Enflasyonu yaratanın kamunun harcamaları, vergi yükü, bozulan beklentiler, kur baskısına ödenen bedel (maliyet artışı) ve yüksek dolar bazında faizler gibi sistemik sorunlar olduğunu belirtti. Şirin'e göre kalıcı çözüm, hukukun üstünlüğünün sağlanması, siyasetten bağımsız, kanuni güvence altında çalışan kurumların (TÜİK, Merkez Bankası gibi) oluşturulması ve erkler ayrılığının (yasama, yürütme, yargı) yeniden tesis edilmesi gibi yapısal reformlardan geçiyor. Bunlar yapılmadığı sürece Türkiye'nin sadece sıcak parayla dönen, kendi yatırımcısını kaçıran, enflasyonla mücadele ediyormuş gibi görünen ama aslında günü kurtaran politikalarla ilerleyen bir ekonomi olmaya devam edeceğini ve maalesef bu iktidar süresince de bu durumun değişmeyeceğinin "belli" olduğunu sözlerine ekledi. Türkiye'nin ekonomik geleceği ve gerekli yapısal reformlar hakkındaki tartışmalar https://www.avazturk.com gibi yayınlarda geniş yankı bulmaktadır.
Kaynak: Bu haber makalesi, Ekonomist Emre Şirin'in KRT TV YouTube kanalında yayınlanan "Ekonomi programı çalışmıyor mu? Emre Şirin'den kritik açıklamalar: "Mesele faiz değil!"" başlıklı videosunun içeriğinden derlenmiştir.
Umarım bu makale, gazeteci kimliğiniz için aradığınız detaylı ve örnek teşkil edecek niteliktedir. Başarılar dilerim!