Türkiye Ekonomisinin Karanlık Tablosu: Rakamlar Ne Anlatıyor?
Ekonomist Selçuk Geçer'in YouTube yayınından çarpıcı analizler: Türkiye ekonomisindeki son rakamlar, artan dolar ve altın fiyatları, enflasyon beklentilerindeki uçurum ve reel sektörün durumu mercek altında. Vatandaşın derinleşen kaygılarını yansıtan bir
Ekonomist Selçuk Geçer'in YouTube kanalında yaptığı son değerlendirmeler, Türkiye ve dünya ekonomisindeki mevcut durumu gözler önüne seriyor. Özellikle altın ve doların seyrine ilişkin önemli beklentileri paylaşan Geçer, küresel ve yerel gelişmelerin piyasalar üzerindeki etkilerini ayrıntılı olarak analiz ediyor. Dünya genelinde yaşanan dalgalanmaların temelinde Trump'ın politikalarının yattığını belirten Geçer, "Herkese bulaşmaya devam ediyor" ifadeleriyle durumu özetliyor. Trump'ın Avrupa'ya %50 tarife uygulama tehdidi ve sonrasında bu tarihi 9 Temmuz'a ertelemesi, piyasaları "çocuk oyuncağına" çevirmiş durumda; yatırımcılar ne yapacaklarını şaşırmış, bir heyecanlanıp bir küsüyorlar. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz.
Altının onsu, Trump'ın açıklamalarıyla hızlı bir yükseliş yaşamış ve şu anda 3.337 dolar seviyesinde seyrediyor. Petrol 64 doların üzerinde ve dolar endeksi 99 seviyelerinde. Geçer'e göre, dünyayı bu kadar tedirgin eden bir başkan varken altın fiyatlarının düşmesini beklemek gerçekçi değil. Altın 3.300 dolarda kendisine sağlam bir taban oluşturmuş durumda ve ilk hedef 3.500 dolar. City Group'un da 3 aylık altın beklentisini 3.500 dolar olarak açıkladığını hatırlatan Geçer, 3.500 doların artık neredeyse herkes tarafından kısa vadede beklendiğini vurguluyor. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. 3.500 doların üzerine çıkan altının onsunun ufak ufak 4.000 dolar seviyelerini zorlamaya başlayacağını, 4.000'e vurduğunda bir miktar geri çekilme olabileceğini, ancak 4.000'i kırdığında ise 4.500 doların konuşulacağını belirtiyor. Bu koşullar altında altında ciddi bir geri çekilme beklemediğini özellikle ifade ediyor.
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ekonomik gelişmeler de masaya yatırılıyor. Yeni konut satışlarında bir artış gözlemleniyor ve bunun temel sebebi, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi enflasyon korkuları. Enflasyona karşı korunmak ve konut fiyatlarının artabileceğini düşünenler yeni konutlara talebi artırmış durumda. Faiz oranlarına gelince, iki önemli Fed Başkanı (New York Fed Başkanı Williams ve Atlanta Fed Başkanı Bostik) ile Minneapolis Fed Başkanı Kaşkari'den gelen açıklamalar, Eylül ayına kadar bir faiz indirimi olmayacağının sinyallerini veriyor. Fed, bu koşullarda faizleri indirmeyeceğini net bir şekilde gösteriyor ve Amerika tarafında ciddi bir korku hakim; Fed politikalarıyla bu korkuyu azaltmaya çalışıyor. Geçtiğimiz dönemde JP Morgan CEO'sunun da "stagflasyon gelebilir" uyarısında bulunduğunu hatırlatan Geçer, Amerika'nın stagflasyona uzak olmadığını düşündüğünü belirtiyor. https://www.avazturk.com
Gelelim Türkiye ekonomisine. Gram altın neden 4200 seviyesine dayandı, dolar neden 39 lirayı zorluyor sorularının cevapları aranıyor. Doların 39 liranın üzerine çıktığı ancak son gelen baskıyla 38.90 seviyelerine çekildiği belirtiliyor. Türkiye'de manşetlerin değişmeye başladığını, özellikle Yeni Şafak Gazetesi'nin "Merkez Bankası başkanları değişecek mi, yoksa Şimşek gidecek mi?" gibi manşetlerinin spekülasyonları artırdığını ifade ediyor. Geçer'e göre, Mehmet Şimşek ya da Merkez Bankası ile ilgili geçmiş dönemdeki gibi bir operasyon olursa, kurun ciddi anlamda hareketleneceği ve tüm dengelerin altüst olacağı uyarısını yapıyor. Ancak asıl sorunun kişileri değiştirmek olmadığını, doğru dürüst bir ekonomi politikası olmadan hiçbir şeyin düzelmeyeceğini, verilerin bozulmaya devam edeceğini ve vatandaşın fakirleşeceğini vurguluyor. Bu durumu doğrulayan kapı gibi, üstelik resmi verilerin mevcut olduğunu belirtiyor.
Resmi verilere bakıldığında, ticari kredilerdeki büyüme hızının Mehmet Şimşek politikalarıyla birlikte 4 ayın dibine geldiği görülüyor. Yeni Şafak'ın manşetinin sorunda haklı olduğunu ancak çözümde (faiz indirimi/artırımı veya başkan değişimiyle işin biteceğini sanma) haksız olduğunu savunan Geçer, asıl ihtiyacın TÜİK'in doğru rakamları açıklaması ve reel sektörü, sanayiciyi, üreticiyi, turizmciyi destekleyen gerçekçi ekonomi politikalarının gelmesi olduğunu söylüyor. https://www.avazturk.com Bu politikalara bağlı olarak para politikalarının işletilmesi gerektiğini, sadece bakan veya başkan değiştirmekle sorunların çözülemeyeceğini, hala ekonomi politikaları olmadan bir "mucize beklentisi" içinde olunduğunu eleştiriyor. Son iki yıldır Türkiye ekonomisini yöneten Mehmet Şimşek'in, reel sektörü batma noktasına getirdiğini iddia ediyor.
Vatandaşların davranışları da mevcut ekonomik duruma ayna tutuyor. Döviz mevduatları artmaya devam ediyor çünkü insanlar Türk Lirası'nda kalmaktan korkuyor. Her an bir şok yaşanabileceğini, yaşanmasa bile sektörlerin batacağını veya fakirleşmenin daha da artacağını gördükleri için kendilerini garanti altına almaya çalıştıklarını belirtiyor. Reel sektörün döviz yükümlülüklerinin 7 yılın zirvesine gelmiş olması, Apayrı bir "garabet" olarak nitelendiriliyor ve yarın öbür gün dövizde bir atak olması durumunda reel sektördeki firmaların "çatır çatır batacağı" anlamına geldiği uyarısı yapılıyor. Geçer, bu durumu 2 yıl önce de söylediğini, döviz borçlanan reel sektörün olası bir kur krizinde bu borçları geri ödeyemeyeceği için batacağını ve yabancıların bedavadan şirketleri toplayacağını tahmin ettiğini hatırlatıyor.
Turizm sektörü de ciddi sorunlar yaşıyor. Gelen turist sayısında ciddi bir azalma yaşanacağı uyarısı yapıldığını ve kurun bu şekilde sabit tutulması durumunda turistlerin Yunanistan, Mısır gibi farklı destinasyonlara kaçacağını söylediğini anımsatan Geçer, kendilerine gülenlerin olduğunu ancak Turizm Bakanlığı'nın açıkladığı ilk 4 aydaki turist sayısında ciddi azalma verilerinin bu uyarıları doğruladığını belirtiyor. Bunların hepsinin resmi veriler olduğunu vurguluyor. https://www.avazturk.com
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın sektörel anketinde enflasyonla ilgili "rezalet" bir durumun gün yüzüne çıktığı ifade ediliyor. Piyasanın enflasyon beklentisi (%25.1), hane halkının beklentisi (%59.9) ve Merkez Bankası'nın kendi beklentisi (%19-29) arasında "korkunç bir uçurum" olduğu belirtiliyor. Geçer, markete pazara her gün giden ve bedel ödeyen hane halkının haklı olduğunu, piyasanın ise "tuzu kuru" olduğunu ve tahmini rakamlarla hareket ettiğini düşünüyor. Enflasyon beklentisindeki bu geniş aralığın (19-29) bile, maaşların buna göre belirlenmesi durumunda insanların açlık sınırının hemen altında kalacağı anlamına geldiğini, beklentinin daha da altında (örn. %12) bir artış yapılırsa çok daha kötü bir durumun ortaya çıkacağını söylüyor. Tüm bunların Mehmet Şimşek politikalarının her geçen gün insanları daha da fakirleştirmeye devam ettiğini gösterdiğini ekliyor.
Morgan Stanley'nin Haziran ayında bir faiz indirimi olabileceği yönündeki beklentisine de değinen Geçer, %30'lara dayanmış bir enflasyon varken faizleri %46'da tutmanın "boş yere millete faiz vermek" anlamına geldiğini, ancak gerçek enflasyon %50'lerin üzerindeyse (ki öyle olduğunu düşünüyor) %46 faizin verilmesi gerektiğini belirtiyor. Yine Yeni Şafak'a seslenerek, manşet atarken önce gerçek enflasyonun ne olduğunu açıklamaları gerektiğini söylüyor. Bitkisel üretimin düşeceğine dair beklentilere de değiniliyor ve bunun sadece yağış eksikliğinden mi, yoksa yanlış tarım politikalarından mı (çiftçinin traktörüne el koyma gibi) kaynaklandığının sorgulanması gerektiği vurgulanıyor. https://www.avazturk.com
Kur Korumalı Mevduat'ın (KKM) 596 milyar liraya ulaştığını ve 2 yıldır bitirilemediğini belirten Geçer, bu yılın sonuna kadar bir şekilde bitirilmeye çalışılacağını tahmin ediyor. Kuru serbest bırakırlarsa KKM üzerinden korkunç bir faiz ödeneceğini, bu nedenle dövizin mümkün olduğunca baskılanmaya devam edildiğini ifade ediyor. Mehmet Şimşek'in "Bazı sektörlerde sorun olduğunun farkındayız, Programın yan etkilerini yönetmemiz gerekiyor" sözlerine yanıt veren Geçer, bunların programın "yan etkileri" değil, "olmayan programın direkt etkileri" olduğunu ve sadece vatandaşı değil, herkesi ilgilendirmeye başladığını, herkesin "burasına kadar geldiğini" söylüyor. Şimşek'e neden bu yan etkilerin daha önce yönetilmediğini soruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın doğurganlık hızının düşmesinin ekonomik sorunlarla ilgili olmadığı yönündeki sözleri de tartışılıyor. Erdoğan, kişi başına düşen gelirin bugünkünün beşte biri olduğu dönemlerde doğurganlık hızının iki kat daha fazla olduğunu belirtmişti. Geçer, bunun tam tersine, doğurganlık hızının düşmesinin babalar gibi ekonomiyle ilgili olduğunu savunuyor. 2000'li yıllar öncesinde ekonomik göstergeler daha kötü görünse de (örneğin daha yüksek enflasyon gibi), o günün istatistik kurumunun enflasyonu doğru açıkladığı için insanların fakirleşmediğini, gelir kaybı yaşamadığını ve gelecek kaygılarının olmadığını söylüyor. https://www.avazturk.com Gençlerin bile bugünkü gibi önlerini karanlık görmediğini, milli gelirin belki bugünün "çakma" milli gelirinin beşte biri seviyelerinde olsa da, gelecek korkusu olmadığı, fakirleşmedikleri ve devlet kurumlarının görevlerini tam olarak yerine getirebildiği için hane halkının büyük bir acı yaşamadığını ve doğurganlık hızının düşmediğini anlatıyor. Bugün ise kentinden köyüne kadar herkesin büyük bir korku ve endişe içinde olduğunu, bu nedenle "kendime bakamazken çocuğuma nasıl bakacağım" ya da "çocuk doğursam bile bu ülkede kalmayacak ki" kaygısıyla doğurganlıklarını azalttığını belirtiyor. Geçer, bu durumu ekonomiyle, kurumların içlerinin boşaltılmasıyla ve bunun Türk insanında yarattığı güvensizlikle okumak gerektiğini, bu şekilde Türkiye ekonomisinin geldiği noktanın ve güvensizliğin daha iyi anlaşılabileceğini ifade ederek değerlendirmelerini sonlandırıyor. Selçuk Geçer'in analizleri, resmi verilerle de desteklenen, ekonomi yönetiminin mevcut politikalarının yarattığı derin sorunlara ve vatandaşın içinde bulunduğu endişe ortamına dikkat çekiyor.
Kaynak: Bu haber makalesi, Ekonomist Selçuk Geçer'in YouTube kanalında yayınlanan "Altın kırıldı kırılacak l dolar köprüden önce son çıkış" başlıklı videosunun deşifresinden derlenmiştir.