Türkiye'yi Sarsacak FETÖ İddiası
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 15 Temmuz'un 9'uncu yıldönümünde iktidara 'FETÖ' ile mücadelede vahim ihmaller ve çifte standart suçlamaları yöneltti. Darbenin siyasi ayağının neden temizlenmediğini ve kritik isimlerin nasıl korunduğunu, devlet içindeki...
Türk siyasetinin en hassas konularından biri olan 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki 'FETÖ' ile mücadele süreci, yeni ve çarpıcı iddialarla yeniden alevlendi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'den iktidara yönelik gelen sert 'FETÖ' suçlamaları, ülkenin gündemine bomba gibi düştü. Özel, darbe girişiminin dokuzuncu yıldönümünde yaptığı açıklamalarda, mücadelenin kritik bir noktada tıkandığını ve devletin bazı kademelerindeki ‘enfeksiyonun’ hala devam ettiğini öne sürdü. Bu açıklamalar, sadece güncel tartışmaları değil, aynı zamanda gelecek siyasi denklemleri de derinden etkileyecek potansiyele sahip. Siyasetin perde arkasındaki bu sarsıcı detayları ve olası sonuçlarını öğrenmek için makalenin devamını soluksuz okuyacaksınız.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu dikkat çekici açıklamalarını 15 Temmuz darbe girişiminin 9'uncu yıldönümünde, HaberTürk TV'de gerçekleştirdi. Özel, konuşmasında "FETÖ ile mücadele", "Terörsüz Türkiye" süreci ve son dönemde gündeme gelen "CHP'li belediyelere yönelik operasyonlara ilişkin" değerlendirmelerde bulundu. Ancak asıl odak noktası, mücadelenin en tartışmalı boyutlarından biri olan "FETÖ'nün siyasi ayağı" meselesi oldu.
Özel, darbenin siyasi ayağına yönelik tartışmalara dikkat çekerek, bu konudaki ihmallere vurgu yaptı. "FETÖ'nün siyasi ayağı temizlenmeden bu iş bitmez" ifadelerini kullanan Özel, eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü: "Darbenin siyasi ayağına gelip AK Partili kadrolara dokunamayınca bunlar, işte darbecinin kardeşi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olunca halen daha Türkiye'yi temsil edince, en üst düzeyde darbecilerin bile siyasetteki akrabaları birden aklanınca bu işler sürer". Bu durumun, önümüzdeki dönemde kurulacak iktidarların FETÖ'nün siyasi ayağının üzerine gitmeden ve kamudan temizlemeden meselenin çözülemeyeceğini gösterdiğini belirtti. Siyasetin bu derin ve karmaşık yapısını anlamak için, güncel haberleri ve analizleri https://www.avazturk.com adresinden de takip edebilirsiniz.
Özgür Özel, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı geceye dair de önemli anılarını paylaştı. O gün Meclis'in kapalı olduğunu ve geç saatlere kadar çalıştıktan sonra akşamüstü 17.00 gibi Meclis'ten ayrıldığını aktardı. Misafirhaneye giderken alçaktan geçen uçakları fark ettiğini ve bir Reuters muhabirinden köprülerin kapatıldığı haberini aldığını belirtti. Darbe girişimi başladığında, partisinin grubuna Genel Merkez'de toplanmaları için SMS attığını ve orada kısa bir değerlendirme yaptıklarını ifade etti. Özel, "Bütün darbelerin bir hedefi vardır, sembol mekanları hedef alırlar. 'Meclis'i kuşatacaklardır, Meclis'e sahip çıkalım' dedik" sözleriyle o geceki kararlılıklarını dile getirdi. Meclis'e geldiklerini, Genel Başkanlarının uçakta olduğunu ve ona ulaşamadıklarını söyleyen Özel, üç parti olarak Meclis'te olduklarını, HDP'nin de Ankara'da olmamakla birlikte bildiriye destek vereceklerini belirtti. Konuşmasında, "100 yıllık partiyiz, millet ne görev verirse onu yapıyoruz. Millet bize ana muhalefet görevi verdi. Seçilmiş parlamentonun, yöneticilerin, hükümetin, demokrasinin arkasındayız; darbenin karşısındayız dedim. Biz o gece buradan herkesi darbeye direnmeye çağırdık. Darbeyi kim yapıyor, niye yapıyor hiç önemi yok. Millete karşı yapıyor" ifadeleriyle demokratik duruşlarını net bir şekilde ortaya koydu.
Ancak Özel'in eleştirilerinin en çarpıcı bölümü, FETÖ ile mücadelede uygulanan "çifte standart" iddiası oldu. "Her yere sızan bir örgüt" olarak tanımladığı FETÖ ile mücadelede, orduda, poliste ve yargıda çok sayıda kişinin uzaklaştırıldığını kabul etmek gerektiğini belirtti. Ancak iş "siyasi ayağa geliyor diye, adamın kendisi Bakan kayınpederi FETÖ'den içeride, normalde bu tip durumlarda kişinin kendisi valilikte memur olunca onu atıyorlar, masumiyet karinesine ya da suçun kişiselliğine bakmadan, iş yukarıya AK Partili kadrolara gelince durdu" ifadeleriyle tepkisini dile getirdi. Özel, bir AK Partili vekilin yakınıysanız milletvekiline dokunulamadığı için size de dokunulamadığını, oysa normalde sokaktaki Valiliğin önünde nöbet tutan memurun iki kuşak akrabasının devletten atıldığını belirtti. Bu durumun, "Bir AK Partili tanıdığınız varsa kendinizi kurtardınız" şeklindeki vahim bir tablo ortaya koyduğunu vurguladı.
Özgür Özel'in açıklamaları, Türk siyasetinde uzun süredir devam eden "FETÖ'nün siyasi ayağı" tartışmasını yeniden alevlendirdi ve devletin en üst kademelerinde bile hissedilen bir "dokunulmazlık" algısını gündeme taşıdı. Özel, bu sorunun hala çözülmediğini ve gelecekteki iktidarların bu "enfeksiyonu" temizlemek zorunda kalacağını açıkça ifade etti. "Sayın Cumhurbaşkanı FETÖ'ye karşı dirayetli bir tutum sergilemiştir ama etrafındakilerin yönlendirmesiyle 19 Mart darbesini talimatlandırıyorsa; bu sistem denge-denetlemeyi ortadan kaldırdığı için sonuca ulaşmamıştır. Devlette o enfeksiyon devam ediyor" sözleriyle, mevcut sistemdeki eksikliklere ve bürokrasideki derin sorunlara dikkat çekti. Bu sert ve doğrudan suçlamalar, yalnızca geçmişteki olaylara değil, aynı zamanda devletin geleceğine yönelik derin endişeleri de beraberinde getiriyor. Özgür Özel'in bu çıkışı, yakın gelecekte siyasetin en sıcak gündem maddelerinden biri olmaya aday; zira bu "enfeksiyonun" gerçekten temizlenip temizlenemeyeceği, Türkiye'nin geleceği için kritik bir soru işareti olarak belirmektedir.