Uzmanından Borsa ve Ekonomi İçin Kritik Uyarılar

Uzmanından Borsa ve Ekonomi İçin Kritik Uyarılar

Ekonomi Ekranı'nda Mehmet Aşçıoğlu, mevcut piyasa yorgunluğunu, yüksek faiz ortamını, siyasi etkileri ve hisse senedi değerlemelerini değerlendirdi. Uzmanın sektörlere bakışı ve yatırımcılar için çarpıcı tespitleri...

Türkiye ekonomisi ve finans piyasaları, son dönemde artan belirsizlikler ve makroekonomik zorluklarla boğuşurken, yatırımcıların moralleri de bir hayli bozuk durumda. Tacirler Yatırım Yönetim Kurulu Danışmanı Mehmet Aşçıoğlu, Ekonomi Ekranı'nda yaptığı değerlendirmelerde, piyasaların adeta "bezdirdiğini" dile getirerek, durumun yalnızca borsadan ibaret olmadığını, pek çok faktörün iç içe geçtiğini vurguladı. Son bir buçuk yılda değişen para politikası, makroekonomik dengeleri düzeltme çabaları ve özellikle siyasi gelişmelerin yarattığı etkilerin piyasalarda fiyatlandığını, hatta çoğu zaman daha baskın şekilde fiyatlandığını belirtti. Yüksek faiz ortamının, elinde parası olan için ödenen faizden ziyade, şirketler için kaynak maliyeti açısından (avazturk.com) ciddi bir sorun teşkil ettiğine dikkat çeken Aşçıoğlu, borsadaki şirketlerin neredeyse %90'ının borçla çalıştığını ve %50'ler hatta kredibilite düşüklüğünde %65'leri bulan kaynak maliyetleriyle iş yapmanın karlılığı zorlaştırdığını ifade etti.

Ekonomi yönetiminin birincil hedefinin enflasyon olduğunu ancak talebi kontrol altına almak için sıkılaştırılan para politikasının bir yandan da enflasyon sarmalının devam etmesine hizmet ettiğini söyleyen Aşçıoğlu, bu durumun dezenflasyon sürecinin hızlanmasını engellediğini belirtti. Özellikle son dönemde siyasi gelişmelerin eklenmesiyle tansiyonun sürekli yüksek kaldığını ve her hafta yeni bir beklentiyle piyasanın yön bulmaya çalıştığını, ancak genellikle iyi beklentiyi boş veren, kötü beklenti halinin pozisyonlara yön verdiğini ve bunun da borsanın düzelmesindeki en büyük engel olduğunu aktardı. Sami Bey ile sohbetleri sırasında, Twitter gibi platformlarda ekonomi yönetimi dahil pek çok konuda söylenti ve dedikoduların dolaştığını ve bunların da piyasa üzerinde etkili olduğunu ekleyen Aşçıoğlu, yabancı yatırımcının 19 Mart süreci sonrası sattığı pozisyonları yerine koymadığını, ara sıra satışlar olsa da (geçtiğimiz hafta Bank of America tarafında ciddi satış görüldüğü, ancak net verilerde bunun başka kurumlardan alımlarla karşılandığı ancak (avazturk.com) geçmişteki satış miktarının yanına bile yaklaşamadığı belirtildi) ilave bir para girişi yaratılamadığını ifade etti. Piyasadaki bu beklentisizlik durumu devam ederken, https://www.avazturk.com adresinden de takip edilebilecek bu karmaşık tabloda, borsa endeksinin 9.000-10.000 bandında sıkışıp kaldığını gözlemlediklerini söyledi.

Mart ayı başında enflasyondaki düşüşün hızlanmaya başlaması ve ekonomik programın daha da hızlanacağı beklentisiyle faiz indirimlerinin başlayacağı ve borsayı rahatlatacağı umudunun, son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısındaki faiz artışıyla rafa kalktığını belirten Aşçıoğlu, şimdi mayıs ayı enflasyon verisinin beklendiğini ve burada görülecek bir düşüşün Haziran'da %50 ihtimalle tekrar faiz indirimi sürecini başlatabileceği gibi bir beklentinin oluştuğunu ancak piyasanın bir ritmini kaybettiğini ifade etti. Siyasi tarafta yaşanacak pozitif bir gelişmenin muhakkak pozitif fiyatlanacağını, ancak negatif algılanacak her şeyin daha aşırı negatif fiyatlanmaya devam edebileceği uyarısını yaptı. Borsa İstanbul'un Dolar bazlı performansına değinen Aşçıoğlu, bu hesabın TL/Dolar paritesinin hareketiyle doğrudan ilişkili olduğunu ve TL değer yitirdikçe, endeks TL bazında artsa veya yerinde saysa bile Dolar bazında geri gelindiğini, bunun da Türkiye'deki şirketlerin değerinin adeta "pula döndüğü" anlamına geldiğini dile getirdi. Geçmiş 40 yılda sürekli yaşanan ekonomik krizler ve paranın değer yitirmesi nedeniyle halkın servet erimesi yaşadığını ve bu nedenle insanların parasını korumak için Altın'a ya da Dolar'a baktığını, bunun bir gerçeklik olduğunu ve Euro'nun TL karşısında daha çok değerlenmesine rağmen kimsenin Euro konuşmadığını, çünkü Dolar'ın bir nevi kıyas noktası haline geldiğini anlattı. https://www.avazturk.com okurları için de bu durum, (avazturk.com) yatırım kararlarında yerel para biriminin değer kaybının ne denli belirleyici olduğunu göstermesi açısından önem taşıyor. Aşçıoğlu, şirketlerin şu anda oldukça ucuz olduğunu, ancak bu ucuzluktan hak ettikleri değere ulaşabilmeleri için hem ekonomik tarafta hem de siyasi tarafta bir durulma ve iyi şeyler vadediyor olunması gerektiğini vurguladı.

Sektörel bazda yapılan değerlendirmelerde, gıda sektörünün pandemi sürecinin önemli temalarından biri olduğunu ancak normalleşmeyle birlikte pek çok şirketin ciro ve karlılıkta bir doyum noktasına ulaştığını, hatta bir kısmının müzmin zarar eder konuma geri döndüğünü belirtti. Ancak Göknur Gıda gibi düzenli para kazanabilen şirketlerin de olduğunu ifade eden Aşçıoğlu, bu şirketin son bilançosunda 245 milyon TL kar açıkladığını, brüt faaliyet karının 1.1 milyar TL üzerinde olduğunu ancak 400 milyon TL faiz gideri ve 230 milyon TL enflasyon farkı gideri yazdığını, eğer enflasyon gideri olmasa çeyrekte 500 milyon TL kar edebileceğini, bunun da yıllık 2 milyar TL potansiyele işaret ettiğini ve 350 milyon TL sermayeye kıyasla 6-7 TL dağıtılabilir temettü anlamına gelebileceğini anlattı. (avazturk.com) Mevcut 25 TL civarı fiyatla bu potansiyele göre 3.5 Fiyat/Kazanç (FK) gibi bir değerlemeye işaret ettiğini ve Göknur'un kar yaratma kapasitesinin yüksek olduğunu, bu mantıkla bakıldığında ucuz olduğunu ve elinde olan yatırımcıların satmaması, yen almak isteyenlerin ise düşüşlerde değerlendirebileceği bir şirket olduğunu söyledi. Tasarruf Finansman Sektörü'ne (Katılım Ev, vb.) de değinen Aşçıoğlu, ülkede ipotekli konut kredisi ve otomobil kredisi imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle bu sektörün bankacılık sektörüne alternatif olarak öne çıktığını, geçen sene ve bu senenin ilk çeyreğinde iyi bilançolar açıkladıklarını ve faaliyetlerinden kaynaklı karlarının yüksek olduğunu, bir hisse örneği vererek 65 TL'den 100 TL'ye yaklaştığını ve 110-130 TL hedefine ulaşma potansiyelinin hala olduğunu belirtti. Bu gelişmeler ve sektör dinamikleri hakkında daha fazla bilgi için https://www.avazturk.com üzerinden finans haberlerini takip edebilirsiniz.

Havacılık sektörü hakkında, sektörün kötüye gitmediğini ancak yolcu sayılarındaki büyüme hızının pandemi sonrası dönemdeki gibi olmayacağını öngördüklerini, Pegasus gibi küçük yapıların daha hızlı büyüdüğünü, Türk Hava Yolları gibi devlerin ise daha yavaş büyüme gösterdiğini söyledi. Yüksek bilet fiyatları sayesinde (yurt içi tek yön 8.000 TL gibi) sektörün kar etmeye devam ettiğini ancak aldıkları yeni uçak yatırımlarının borç hanelerine yazılmasının karlılık büyümesini zorlayabileceğini, işler iyi giderken bile büyüme hızının eskisi kadar hızlı olmayabileceğini düşündüğünü aktardı. Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları (GYO) konusunda ise, sektörün sadece konut satışlarından ibaret olmadığını, değerleme karları yazdıklarını ve enflasyonist ortamda değer artışlarının devam edeceğini, yıl sonunda yine iyi değerleme karları görülebileceğini, FK oranları 1-3 arasında olan şirketler olduğunu ve görece hala ucuz oldukları için incelenmeye değer olduklarını ifade etti.

Sigorta şirketlerinin birleşik rasyo oranlarına (Türkiye Sigorta 99, Anadolu Sigorta 110 örneği verildi) değinen Aşçıoğlu, prim tahsilatında artış devam etse de, bu oranın karlılık potansiyelini gösterdiğini, Türkiye Sigorta'nın son çeyreğe kadar kamu tarafındaki büyük işlerle ciddi prim ve kar elde ettiğini ancak bu oranın bozulduğunu, genel olarak sigorta şirketlerinin 2024'te karlarını koruma hatta artırma şansına sahip olduğunu, ancak geçtiğimiz 2-3 yılın çok iyi geçtiğini ve artık rekabetin arttığını, özellikle kasko fiyatlarında geri gelmeler yaşandığını, insanların yüksek fiyatlar (avazturk.com) nedeniyle sigorta yaptırmaktan imtina etmeye başladığını ve özel sağlık kuruluşlarındaki fahiş fiyatlar nedeniyle özel sağlık sigortası yaptıranların bile limitlerinin hızla dolduğunu veya SGK'lıların devlet hastanelerine yöneldiğini, bu durumun talepte olası bir geri çekilme yaratabileceğini ve karlılık oranlarının geçtiğimiz yıllara göre çok da büyütme şansına sahip olmayabileceğini belirtti.

Sonuç olarak, mevcut ekonomik konjonktürde şirketlerin değerlerinin TL bazında artsa da Dolar bazında eridiğini, pek çoğunun operasyonel olarak para kazanma kapasitesine sahip olsa da yüksek finansman ve enflasyon giderleri nedeniyle bu karın bilançoya yansımakta zorlandığını ve borsada pek çok şirketin mevcut değerlemelerle ucuz kaldığını ifade eden Mehmet Aşçıoğlu, piyasanın bu beklentisizlik ve siyasi gerilim ortamından çıkabilmesi için hem ekonomik tarafta hem de siyasi tarafta pozitif (avazturk.com) gelişmelerin yaşanması gerektiğini vurguladı. İçinde bulunduğumuz bu zorlu günlerin ve moralleri bozan tablonun geçici olmasını ve gülünecek günlerin yakın olmasını dilediğini belirterek sözlerini tamamladı.