Uzmanlar açıkladı: Bu kokuyu alıyorsanız hemen uzmanlara başvurun!
Dünyada her yıl milyonlarca insanın ölmesine neden olan hastalıklar arasında kalp krizi ve felç yer alıyor. İnsanların bu hastalık riskini nelerin arttırdığını bilmesi, sağlıklarını koruyabilmeleri adına büyük önem taşıyor.
Kalp krizi ve felç, dünya genelinde her yıl milyonlarca kişinin ölümüne neden olmaktadır. Bu tehlikelerinin neler tarafından tetiklendiğinin bilinmesi ise, alınabilinecek önlemler adına oldukça önemlidir. Kişilerin, sağlıklarını koruması ve bu ölümcül sonuçlara yol açan hastalıklara yakalanmaması için tedbirli ve dikkatli olması gerekiyor.
Uzmanlar, belirli bir kokunun kalp krizi ve felç riskinin yükseldiği konusundan uyarıda bulunduğunu ifade ediyor. Kişilerin bu kokuyu alması, o kişinin kalp krizi ya da felç geçirme riskinin arttığını belirtiyor. Araştırmalar sonucu elde edilen bu veriler ışığında uzmanlar, bu kokuyu alan kişilerin dikkatli olmasını ifade ediyor.
KOKULARI CİDDİYE ALIN
Uzmanlar, birçok kişi tarafından önemsenmeyen ağız kokularının ya da vücut kokularının bu hastalıkların belirtisi olabileceğini belirtti. İsviçreli araştırmacılar, diş eti hastalığına ve ağız kokusuna neden olan bakterilerini kalp hastalığı riskini arttırabildiğini keşfetti. Bunun nedeni, F. nucleatum olarak bilinen böceğin kalp iltihabını artırabilmesi olarak açıklandı. Gerçekleştirilen çalışmada, 12 yıl boyunca 3.000'den fazla kişinin kalp sağlığını takip edildi ve bu kişilerin kanlarını antikorlar için test edildi. EPFL Yaşam Bilimleri Okulu'ndan Flavia Hodel, diş eti hastalığına sahip olmanın kardiyovasküler riske katkıda bulunabileceğini belirtti. Araştırma ekibi, kişilerin kanlarında F. nucleatum antikorları bulunanların kalp krizi ve felç riskinin arttığını buldu. Bu kişilerin ise, hayatlarının bir döneminde diş eti hastalığı yaşadıklarını da bilinmektedir.
ENFEKSİYONLAR RİSKİ ARTTIRIYOR
Yaşam Bilimleri Okulu'ndan Profesör Jacques Fellay araştırmalar ile ilgili şu açıklamaları yaptı; ‘’Araştırmalar, enfeksiyonların tetiklediği iltihaplanmanın koroner kalp hastalığının gelişimine katkıda bulunabileceğine ve kalp krizi riskini artırabileceğine dair artan kanıtlara katkıda bulundu.’’