Yoksulluk Uçurumu Organ Pazarına Dönüştü: İnsanlar Yaşamlarından Vazgeçiyor!
Türkiye'de derinleşen ekonomik kriz, vatandaşları organlarını satmaya itiyor. İnternet üzerinden dönen bu yasa dışı ticaretin korkunç boyutları ve insan hikayeleri kan donduruyor. Detaylar için okumaya devam edin!
Türkiye'nin dört bir yanından gelen haberler, derinleşen ekonomik krizin ve yoksulluğun geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Öyle ki, bir zamanlar hayal bile edilemeyecek bir durum, yani insanların kendi organlarını satma çabası, bugün acı bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Bu makale, sizi bu utanç verici tablonun en ince ayrıntılarına götürecek ve gördüğünüzde kanınızı donduracak gerçekleri ortaya serecek bir yolculuğa çıkaracak, okumaya devam edin...
SÖZCÜ Televizyonu'nun YouTube kanalında yayınlanan "Her Detayı Kan Dondurur! Böbreğini Satmaya Çalışan Vatandaş Anlattı! Yoksulluğun Geldiği Nokta" başlıklı videoda, gazeteci Gülçin Düzgün'ün aktardığına göre, Türkiye'nin "her türlü kıskaç halinde" olduğu, hem hukuksal hem de ekonomik iç ve dış faktörlerin ülkeyi etkilediği belirtiliyor. Düzgün, Ortadoğu'daki karışıklık ve sosyolojik çöküşün de durumu daha karmaşık hale getirdiğini ifade ederek, yoksulluğun geldiği noktada pek çok şeyin anlamını yitirdiğini dile getiriyor. Meral Danyıldız imzasıyla duyurulan haber ise, bu sosyo-ekonomik tablonun en utanç verici yansımasını gözler önüne seriyor: Organ satışı.
Bundan sadece 5 ya da 10 yıl önce birine "borcunu kapatmak için organını satacaksın" dense, herhalde herkes buna güler geçerdi. Ancak günümüzde, yaşanan ruhsal çöküş ve tükenmişlik hali, kişilerin sağlıklı düşünmesinin önüne geçerek onları kendi organlarını satacak duruma getirmiş durumda. Böbrek, karaciğer ve hatta kan satanların sayısı, ekonomik kriz derinleştikçe artış gösteriyor. İnternet üzerinden "geçinemiyorum organlarımı satıyorum" veya "borçlarım nedeniyle böbreğimi satıyorum" gibi paylaşımlar çığ gibi büyüyor, öyle ki "böbreğimi değil karaciğerimi bile veririm" diyenlerin sayısı azımsanmayacak boyuta ulaştı. Bu tür ilanlar, artık internet sitelerinin her köşesinde karşımıza çıkıyor ve organ fiyatları ortalama 750.000 TL ile 1.300.000 TL arasında değişkenlik gösteriyor. Bazı kişiler 1.300.000 ila 1.400.000 TL, hatta 1.400.000 ila 1.500.000 TL civarında fiyatlar konuşulduğunu belirtiyor. Örneğin, işleri batan, yüklü borçlara saplanan ve İstanbul'u terk etmek zorunda kalan SÖZCÜ TV'ye konuşan bir vatandaşın dramı, bu derinleşen uçurumun en çarpıcı örneklerinden biri. Asgari ücretle yaşam mücadelesi veren ve ayda 15.000 TL kira ödeyen bu kişi, eşi ve çocuklarına borç kalmasın diye toplam 1.300.000 TL olan borcunu kapatmak için böbreğini satılığa çıkarmış durumda. Tıpkı bu acı tablo gibi, ülke genelindeki güncel gelişmeleri takip etmek ve benzer çarpıcı haberlere ulaşmak için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Bu yola başvuran vatandaş, ismini vermek istemiyor, zira mecbur kaldığı bu yol yasal değil ve sağlık sorunları doğuruyor. Türk Ceza Kanunu, organını satan, alan ya da buna aracılık edenler hakkında 9 yıla kadar varan cezalar öngörüyor. Buna rağmen, internet üzerinden iletişime geçilen kişiler, böbrek başına 750.000 TL ile 1.300.000 TL arası fiyatlar veriyor. Kimi, tüm tahlilleriyle birlikte 500.000 TL'ye indirebileceğini söylerken, kimi ise pazarlığa açık olduğunu belirtiyor. Gerçekten zor durumda kalan insanlar bu çaresizliğe başvurmak zorunda kalıyor. "Ben de böyle bir şeye başvurdum, böbreğimi satmak istiyorum, sırf böbreğimi satmak değil yani belki de karaciğerimi de vereceğim" diyen çaresiz bir vatandaşın sözleri, durumun vahametini gözler önüne seriyor.
Ne yazık ki, ekonomik kriz nedeniyle organlarını satılığa çıkarmak zorunda kalanlar bir yana, bir de bu durumdan faydalanmak isteyenler var. Geçen ay Fransa'da yaşayan ve böbrek nakli için İstanbul'a gelerek vericiyi kızı olarak tanıtan bir kadın ve yanındaki üç şüpheli polis tarafından yakalandı. Bu işi bir aydır araştıran çaresiz vatandaşlar, karşılarına mafyanın ve bu işin ticaretini yapanların da çıktığını belirtiyor. Gelen tekliflerin bazen insanı korkutup ürperttiği, işlemlerin genellikle "merdiven altı" yapıldığı ifade ediliyor. Bu kişiler, sadece borçlarını kapatmak için yaşamlarından vazgeçmek zorunda kalıyor ve yurt dışı bağlantılı mafya ve dolandırıcıların eline düşebiliyorlar.
Peki, bu derinleşen krizin toplumsal yansımaları neler? Uzmanlar, psikolojik sağlık için belirli bir ekonomik refahın son derece önemli olduğunu vurguluyor. Bu tür durumlarda yapılması gerekenin psikolojik destek ve yardım olduğunun altı çiziliyor. Ekonomik çaresizliğin organ satışlarına kadar indiği bu derin yoksulluk haritasında, uzmanlar ayrıca kumar ve yasa dışı madde kullanımında da artışa dikkat çekiyor. Mucize beklemenin yanıltıcı olduğunu, mucize beklentisinin madde kullanımını artırdığını ve şu an içinde bulunduğumuz durumun tam bir felaket olduğunu belirtiyorlar. Zira, beklenen mucize gelmeyecek ve bu felaketin içindeki her birey, yaşamının en kritik kararlarıyla yüzleşmek zorunda kalacak. Ve bu, ne yazık ki sadece bir başlangıç...