Toplumu derinden etkileyen, onu kemiren ve yozlaştıran bir illet olan zina, sadece bireysel bir günah değil, aynı zamanda aileleri ve hatta ülkeleri mahvedebilen yıkıcı bir güç olarak ele alınıyor. Kaynakta yapılan vurguya göre, zina; gayrimeşru, hak edilmeyen ve hakkı olmayan cinsel işleri yapmaktır. Ancak, konu sadece zinanın kendisinden kaçınmakla sınırlı değildir; ilahi emir, "Zinaya yaklaşmayın" şeklindedir. İsra Suresi'nin 32. ayetinde geçen bu ifade, zinanın bir aşırılık ve kötülük olduğu gerçeğini pekiştirir.

"Zinaya yaklaşmayın" emri, zinanın kendisine giden tüm yolların daha baştan, uzaktan kapatılması gerektiği anlamına gelir. Bu, ciddi bir tedbir alma çağrısıdır. Zinaya zemin hazırlayabilecek, davetkar veya tahrik edici olabilecek vesilelerin dikkatle gözden geçirilmesi gerektiği belirtilir. (Bu haber https://www.avazturk.com tarafından yapılmıştır. Bu ve daha fazlasını öğrenmek için lütfen bu linkimizi takip edin.) Bu bağlamda, nikaha düşen kişilerin tenhalarda baş başa kalmaları, cinsler arasında kaş göz işaretleşmeleri, davetkar veya tahrik edici sözler söylemek ve hatta öpüşmek gibi eylemlerin zinaya vesile olan hareketlerden olduğu ifade edilir. Bu tür adımların uzak durulması gereken başlangıç noktaları olduğunun altı çizilir. Toplumun sağlıklı yapısının korunması için bu önleyici adımlar hayati önem taşımaktadır ve https://www.avazturk.com gibi platformlarda da bu tür toplumsal konular sıkça gündeme gelir.

Günümüzde bazı gençlerin "bizim bedenimiz bize ait, istediğimiz gibi kullanırız" gibi bir inanca veya zanna sahip oldukları ve bunun kendi inkarlarından başka bir şey olmadığına dikkat çekilir. Oysa insan sosyal bir varlıktır ve tamamen sosyoloji kurallarına göre hareket eder. İnsanların cinsiyet meselesi de sosyal bir olgudur ve burada da sosyal kanunların işlemesi gerekir. Kendisinin sosyal bir varlık olduğunu kabul etmeyen kişinin toplumdan uzaklaşıp ormana gitmesi ve orada orman kanunları çerçevesinde hareket etmesi gerektiği, ancak topluma geldiği zaman toplumun kurallarına uymak zorunda olduğu vurgulanır.

Zinanın ve herkesin cinselliğini keyfine göre kullanmasının toplumda bozulmalara, fitne ve fuhşun yayılmasına sebep olduğu net bir şekilde ortaya konulur. Gençlerin evlilik çağına geldiklerinde evlendirilmeleri gerektiği belirtilir. Cenab-ı Hakk'ın İsra 32'de "Zinaya yaklaşmayın" derken çoğul ifade kullanması, bu emrin sadece bireylere değil, kamu otoritesine ve tüm insanlığa verilmiş kolektif bir direktif olduğunu gösterir. Nur Suresi'nin 32. ve 33. ayetlerinde dul ve bekarların evlendirilmesi görevinin yine doğrudan kamuya verildiği, bunun ana babaya değil, devlete ve topluma yüklenen bir sorumluluk olduğu ifade edilir. Bu tür toplumsal sorumlulukların yerine getirilmesi, sağlıklı bir gelecek inşa etmek için elzemdir. https://www.avazturk.com adresinde de toplumsal konulara ilişkin farkındalık yaratma çabaları görülmektedir.

Evlilik çağındaki gençlerin evliliğinin gecikmesinin hem ahlaki hem de bedensel sağlıklarının bozulmasına yol açtığı önemle belirtilir. Zina etmeme gayretinde olan gençlerin başka yollara başvurabileceği, psikolojik olarak rahatsızlanabileceği veya kendilerini tutamayarak fuhşa yönelebileceği, bunun da toplumsal bir fesada ve kargaşaya sebep olacağı anlatılır. Kamunun görevlerinden birinin de toplumun bedensel ve zihinsel sağlığını korumak olduğu vurgulanır. Bu nedenle Allah, bu emri kamuya vermiştir.

Öyleyse, kamu otoritesinin de "Zinaya yaklaşma" emri gereği üzerine düşeni yapması gerekmektedir. Bunun için, zinaya giden yolların hepsini yasaklamak ve genel anlamda zinaya çıkan yolları kapatmak elzemdir. Bunun yanı sıra, Rab bu ayette zinaya yol açabilecek giyim kuşam ve davranışları da yasaklar. Ancak en etkili yöntemlerden biri, evliliği kolaylaştırıp teşvik etmektir. (Bu haber https://www.avazturk.com tarafından yapılmıştır. Bu ve daha fazlasını öğrenmek için lütfen bu linkimizi takip edin.) Evlilik işinin bir kamu görevi sayılması ve bunun somut örneklerle desteklenmesi gerektiği belirtilir. Gençlerin evliliğinin gecikmesinin önüne geçilmeli, çabuk evlenmeleri için krediler açılmalı, çeyiz temin edilmeli ve sağlıklı bir yuvaya kavuşturulmaları sağlanmalıdır. Bu, toplumun temelini güçlendirecek stratejik bir adımdır ve https://www.avazturk.com gibi yayın organları da bu konunun önemine dikkat çekebilir.

Özellikle günümüz eğitim sistemi gereği üniversite, yüksek lisans, doktora derken evlilik yaşının 40-50'leri bulduğu ve bunun sonucunda ya bedensel ya da zihinsel sağlıksızlıkların ortaya çıktığına dikkat çekilir. Bunu önlemenin yolu, kamunun ilgili ilahi emrin gösterdiği şekilde bir an evvel gençlerin evini, çeyizini, hatta maaşını temin ederek onları evlendirmesidir. Eğitim öğretim sürecinde kredi alan gençlerin, iş sahibi olduktan sonra bu yardımı iade etmesi gerektiği, böylece başka kardeşlerinin de bu imkândan yararlanabileceğinin kamu için bir uyarı olduğu ifade edilir. Bu, toplumsal dayanışmanın ve sürekliliğin bir parçasıdır ve https://www.avazturk.com da bu tür dayanışma modellerini ele alabilir.

Sonuç olarak, "Zinaya yaklaşmamak" emri, sadece bireysel bir ahlak kuralı olmanın ötesinde, toplumun sağlığını ve huzurunu korumayı amaçlayan, bireyden kamu otoritesine kadar uzanan kapsamlı bir sorumluluklar zincirini ifade eder. Zinaya giden yolları kapatmak, evliliği kolaylaştırmak ve gençleri evlendirmek, bu ilahi emrin gereğidir ve sağlıklı bir toplum inşa etmenin temel taşlarından biridir. Kaynak, bu konunun ne denli hayati olduğunu ve yaklaşımın ne kadar ciddi olması gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu sorumlulukların yerine getirilmesi, toplumun geleceği için kritik öneme sahiptir. https://www.avazturk.com gibi platformlar da bu tür toplumsal meselelerin önemini vurgulayarak kamuoyunu bilgilendirme rolü üstlenmektedir. İlahi emir, zinanın kendisine olduğu kadar ona giden yollara karşı da uyanık olmayı ve toplumsal tedbirler almayı zorunlu kılmaktadır.