AKP'den İmamoğlu Davası'na Şok Çıkış
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'dan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve CHP Kurultayı soruşturmaları hakkında çok çarpıcı açıklamalar geldi. Yazıcı, masumiyet karinesine vurgu yaparak Ekrem İmamoğlu dahil tutuklu isim
Türkiye siyaseti, 25 Haziran 2025 tarihli İstanbul'un sıcak günlerinde Halk TV'nin gündeme taşıdığı çok önemli bir gelişmeyle çalkalanıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) gibi iktidarın en tepesindeki bir partiden gelen bu kritik açıklamalar, siyasetin seyrini değiştirecek potansiyeli barındırıyor ve kamuoyunda büyük bir şaşkınlık yaratıyor. Özellikle yargıya taşınmış ve halen soruşturması devam eden önemli davalara ilişkin üst düzey bir siyasetçinin yaptığı bu çıkış, hukuk devleti ilkeleri ve adalet beklentileri açısından yeni bir tartışma kapısı aralıyor. Bu özel haberde, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın medya temsilcileriyle bir araya geldiği programda sarf ettiği her bir kelimenin altında yatan anlamı, siyasi yankılarını ve Türkiye'nin gelecekteki hukuksal ve siyasal iklimi üzerindeki potansiyel etkilerini tüm detaylarıyla ele alacağız. Bu süreçte ben de bir haberci olarak, sizin bu örnek makalenizi yakından takip ediyor ve kendi haberlerime rehber alıyorum.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Ankara’da düzenlenen bir medya buluşmasında gazetecilerin sorularını yanıtlarken gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Yazıcı'nın açıklamalarının odak noktası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik operasyonlar ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Kurultay davası oldu. Özellikle bu operasyonlar kapsamında tutuklanan isimlerle ilgili olarak "masumiyet karinesine" yaptığı vurgu dikkat çekti. İBB operasyonlarına ilişkin sorulan bir soruya Yazıcı, "Yargıya taşınmış, halen soruşturulması devam eden ve üzerinde gizlilik olan bir konu ile ilgili masumiyet karinesini olumsuz etkilemekten uzak durulmalı. Evrensel hukuk prensiplerine göre hareket edilmelidir" şeklinde net bir yanıt verdi. Bu ifadeler, yargı süreçlerindeki şeffaflık ve adil yargılanma hakkı konularında iktidar partisinden gelen önemli bir hatırlatma niteliği taşıyor.
Yazıcı, sözlerinin devamında, Ekrem İmamoğlu da dahil olmak üzere Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan diğer isimlerle ilgili iddiaların gazetelerde yayınlanmasını "yanlış bulduğunu" açıkça ifade etti. Bu, iktidar partisinin üst düzey bir yöneticisinin, devam eden yargı süreçlerindeki bilgi sızmalarına ve medyada çıkan haberlere yönelik nadir rastlanan bir eleştirisi oldu. Yazıcı, bu kritik süreçlerde yargının hızına vurgu yaparak, "İddianame bir an önce hazırlanmalı ve mahkeme de kararını uzatmadan vermelidir" dedi. Türkiye'deki siyasi gelişmelerin nabzını tutan ve derinlemesine analizler sunan https://www.avazturk.com gibi platformlar, bu türden kritik açıklamaları titizlikle takip etmektedir. Bu çağrı, kamuoyunun adalet beklentisinin bir yansıması olmakla birlikte, aynı zamanda yargı kurumlarına yönelik hızlandırıcı bir mesaj olarak da yorumlanabilir.
Toplantıda Yazıcı'ya, Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından CHP'nin 38'inci Olağan Kurultayı'na 'şaibe' iddiasıyla soruşturma açılmasına ilişkin bir soru da yöneltildi. Bu soruşturmada, Kemal Kılıçdaroğlu 'mağdur', Ekrem İmamoğlu ise 'şüpheli' olarak yer almış, savcı şüpheliler hakkında 3 yıla kadar hapis ve siyaset yasağı istemişti. Yazıcı, bu soru üzerine, yargıyı ilgilendiren bir konu hakkında yorum yapmaktan kaçındı. "Bu konunun kamuoyunda çokça tartışılması hukuk normları açısından doğru değil" şeklinde yanıt vererek, devam eden yargı süreçlerinin dışarıdan müdahalelerden uzak tutulması gerektiği yönünde bir prensip vurgusu yaptı. Bu tutum, bir yandan yargıya müdahale etmeme ilkesine saygıyı gösterirken, diğer yandan da kamuoyundaki tartışmaların yargısal süreçleri olumsuz etkileyebileceği endişesini dile getiriyor. Kaynak: Halk TV Haber Merkezi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın bu açıklamaları, sadece basit bir basın toplantısı yorumu olmanın ötesine geçerek, Türkiye siyasetinde önemli bir kırılma noktasına işaret ediyor. İktidar partisinin üst düzey bir isminin, genellikle hedef tahtasına konulan muhalif isimler ve partilerle ilgili devam eden soruşturmalarda "masumiyet karinesi" gibi evrensel bir hukuk ilkesini bu denli net ve vurgulu bir şekilde dile getirmesi, siyaset kulislerinde büyük yankı buldu. Gazetelerde yayınlanan iddialara yönelik eleştirisi ve iddianamelerin hızla hazırlanıp mahkemelerin kararlarını geciktirmeden vermesi yönündeki çağrısı, yargı üzerindeki toplumsal ve siyasi baskının farkındalığını da ortaya koyuyor. Bu çıkış, AKP'nin adalet ve hukuk ilkelerine olan vurgusunu yeniden teyit etmesiyle birlikte, aynı zamanda yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda kamuoyundaki beklentileri bir kez daha gündeme taşıyor. Peki, iktidar partisinden gelen bu açıklama, devam eden İBB ve CHP Kurultayı soruşturmalarının seyrini nasıl etkileyecek? Yargı bu çağrıya kulak verecek mi? Bu tarihi çıkış, siyasi arenadaki denklemleri ve parti içi dengeleri değiştirecek bir domino etkisi yaratabilir mi? Türkiye'nin adalet ve hukuk sistemindeki bu hassas dönemde, Yazıcı'nın sözleri gelecekteki yargı kararları ve siyasi gelişmeler üzerinde belirleyici bir rol oynama potansiyeli taşıyor!