Türkiye'nin ekonomik gündemi, siyaset sahnesindeki açıklamalarla şekillenmeye devam ediyor. Son olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci, Ekol TV canlı yayınında önemli açıklamalarda bulundu. Daha önce Türkiye Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD)'a yaptığı ziyaretle dikkatleri üzerine çeken Zeybekci, bu kez de ekonomiye dair çarpıcı tespitlerini paylaştı.

Zeybekci'nin konuşmasında en dikkat çeken noktalardan biri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)'ye yönelik soruşturma kapsamında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması ve ardından tutuklanarak geçici olarak görevden alınmasıyla devam eden "19 Mart sürecinin" ekonomik etkilerine dair yaptığı değerlendirme oldu. Zeybekci, bu sürecin ekonomiye zarar verdiğini açıkça itiraf etti.

"19 Mart süreci tabii ki ekonomiye zarar verdi" diyen Zeybekci, bu duruma "vermedi" demenin söz konusu olamayacağını vurguladı. Ekonomiye verilen zararın etkilerinin anlık olarak ortaya çıkmayacağını belirten AKP'li kurmay, bunun bir süreç gerektirdiğini söyledi. Zeybekci'ye göre, bugün yaşanan bir vakanın ekonomideki sonuçları 6 aylık, 1 yıllık, hatta 2 yıllık süreçlerde ortaya çıkıyor. Ancak finans piyasaları açısından bakıldığında, Zeybekci, "o sürecin Türkiye'ye zarar verdiğini tabii ki söyleyebiliriz" ifadesini kullandı. Bu açıklama, siyasi gelişmelerin ekonomik sonuçları üzerindeki etkisini AKP içinden bir ismin diliyle teyit etmesi açısından büyük önem taşıyor.

Zeybekci, Türkiye ekonomisinin genel durumuna da değindi. Ülkenin nominal değerlere göre dünyanın 17. büyük ekonomisi, satın alma gücüne göre ise dünyanın 11. büyük ekonomisi olduğunu belirtti. Ancak, "Ekonomik olarak rahat bir ortamda mıyız?" sorusuna "Hayır" yanıtını veren Zeybekci, Türkiye'nin enflasyonla mücadelede süregelen bir süreç yaşadığını sözlerine ekledi.

Dar gelirli, asgari ücretli, emekli ve memurların ekonomik olarak ne zaman rahatlayacağına dair soruları da yanıtlayan Zeybekci, bu kesimlerin yaşadığı zorlukları kabul etti. En düşük emekli maaşının 15 bin lira olduğunu ve bunun yeterli olmadığını net bir şekilde ifade eden Zeybekci, emeklilerin bu parayla çok zor imkanlarla yaşadığını söyledi. Ancak, bu maaşları artırmanın tek başına çözüm olmadığını savundu. Zeybekci'ye göre, vatandaşın alacağı yumurta, et ve diğer tüketim maddelerinin miktarlarını artırmadığınız sürece, dağıtılan paranın otomatik olarak enflasyon olarak yansıdığını belirtti. Bu durumu somutlaştırmak için çarpıcı bir örnek verdi: "Şu an asgari ücret 22 bin lira değil de 52 bin lira olsaydı", derhal kiraların 5 bin liradan 15 bin liraya çıkacağını iddia etti. Bu örnek, gelir artışlarının üretim artışıyla desteklenmediğinde yaşanan enflasyon sarmalına dikkat çekiyor.

Nihat Zeybekci'nin TÜSİAD'a yaptığı ziyaret de daha önce gündeme gelmişti. Bu ziyaret, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçmişte "Yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz" dediği TÜSİAD'a yönelik gerginliğin ardından gerçekleşmişti. Özellikle, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras'ın polis tarafından gözaltına alınması sonrasında AKP'den TÜSİAD'a sürpriz bir ziyaret gerçekleşmişti. Zeybekci, bu ziyaret sırasında da, "TÜSİAD Başkanı Orhan Turan'a gözaltı şık değildi" açıklamasını yapmıştı. Bu açıklamalar, iktidar partisinin iş dünyası ile ilişkilerindeki hassasiyetleri ve zaman zaman yaşanan gerilimleri yansıtıyor.

Kaynakta yer alan 21 Mayıs 2025 tarihli güncel finansal verilere bakıldığında; Doların 38,84 TL, Euro'nun 44,14 TL ve Sterlin'in 52,28 TL seviyelerinde olduğu görülüyor. BIST 100 endeksi ise günü %-1,21 düşüşle 9.398,93 seviyesinde tamamlamış. Altının gram fiyatı 4.145,95 TL ve faiz oranı %48,62 olarak kaydedilmiş. Bu güncel piyasa verileri, Zeybekci'nin bahsettiği ekonomik mücadele ve zorlu ortamın somut göstergeleri olarak öne çıkıyor.

Sonuç olarak, AKP Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci'nin Ekol TV'deki açıklamaları, hem belirli siyasi süreçlerin ekonomiye verdiği zarara dair bir itiraf niteliği taşıyor hem de ülkenin mevcut ekonomik tablosu, enflasyonla mücadeledeki zorluklar ve dar gelirli vatandaşların durumu hakkında parti içinden gelen önemli tespitleri içeriyor. Özellikle '19 Mart' sürecinin ekonomiye zarar verdiğine dair net ifadesi ve dar gelirlinin maaş artışı yerine üretim artışına ihtiyacı olduğu yönündeki görüşleri, Türkiye'nin ekonomik geleceği ve alınması gereken önlemler konusunda süren tartışmalara yeni bir boyut katıyor.