Bakanlığın Gizli Enerji Bağlantısı Ortaya Çıktı

Bakanlığın Gizli Enerji Bağlantısı Ortaya Çıktı

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda görevli üst düzey bürokratların, bakanlıkla ilişkili bir enerji şirketinin yönetim kurulunda yer aldığına dair şok edici iddialar Türkiye gündemine bomba gibi düştü! Enerji uzmanı olmayan bürokratların güneş enerjisi...

Türkiye'nin siyasi ve ekonomik kulislerinde fısıltılar giderek yükseliyor, zira kamu kaynaklarının kullanımı ve bürokratik atamaların ardındaki gizem perdesi aralandıkça, ortaya çıkan tablolar adeta dudak uçuklatıyor. Bugün sizlere sunacağımız haber, sıradan bir bürokratik atama ya da sıradan bir şirket ortaklığı öyküsü değil; aksine, kamunun en stratejik alanlarından birinde, enerji sektöründe, "ne işi var?" dedirten bir dizi çarpıcı bağlantıyı ve şeffaflık zafiyetini gözler önüne serecek. Bu makale, her satırıyla merakınızı kamçılayacak ve Türkiye'nin gelecekteki tartışmalarına yön verecek kritik bilgileri barındırıyor. Soluksuz okuyacağınız bu haberin en sarsıcı gerçeğini ise, tüm detaylarıyla son paragrafa sakladığımızı belirtmek isteriz; zira o ana kadar her kelime, sizi büyük finale hazırlayacak birer ipucu niteliğinde!

Nefes.com.tr'nin 14 Temmuz 2025 tarihli özel haberine göre, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un yönettiği bakanlıkta görevli dört önemli bürokratın, TURVAKEN Enerji AŞ’nin Yönetim Kurulu Üyeliği’ni de yaptığı ortaya çıktı. Bu isimler, Onur Gözet, Caner Yılmaz, Eras Eraslan ve Hasan Hüseyin Kınıklıoğlu olarak belirlendi. Dahası, Bakan Yardımcısı Serdar Çam'ın da bakanlığının iştiraklerinden Turaş Turizm ve Ticaret AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi Üyesi ve Yunus Emre Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi gibi birden fazla kritik görevde bulunması, bu ilişkiler ağının ne denli geniş olduğunu gözler önüne seriyor. Kamuoyu, kamu görevlilerinin bu tür ticari oluşumların yönetiminde yer almasının etik boyutunu ve potansiyel çıkar çatışmalarını hararetle tartışmaya başladı bile.

CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, bu konuyu TBMM Genel Kurulu’nda dile getirerek, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü (DÖSİMM) ile ortak çalışan TURAŞ üzerinden yürütülen projelerin, Sayıştay ve kamu ihale denetimi dışında tutulduğunu vurguladı. Akay, TURAŞ’ın ortaklarından biri olan Turizm Dayanışma Vakfı (TUDAV)’a kayyum atandığını ancak aynı isimlerin TURAŞ’ta yönetici olmaya devam ettiğini belirtirken, "Şirketten kimler maaş alıyor, hangi projeleri kim yaptı, kaç para harcandı bilmiyoruz" sözleriyle şeffaflık eksikliğine dikkat çekti. Böylesine kritik ve kamuoyunu ilgilendiren bilgilerin ortaya çıkmasında ve geniş kitlelere ulaştırılmasında, www.avazturk.com gibi cesur haber platformlarının rolü, bilgiye erişim ve hesap verebilirlik açısından büyük önem taşımaktadır.

CHP’li Akay’ın ifadelerine göre, TUDAV’ın iştirak şirketi TURVAKEN Enerji AŞ’nin yöneticilerinin turizm alanında çalışan bakanlık bürokratları olması, ayrı bir soru işaretine neden oldu. Akay, "Güneş enerjisi santrali kuran şirkette ne enerji mühendisleri var ne uzmanlar. Tanıtma dairesi başkanı, yatırım dairesi başkanı bu şirketlerde görev yapıyor" diyerek, bu atamaların mantık dışılığını ve şirket faaliyetleriyle ilgisizliğini gözler önüne serdi. Vekil Akay, bu bürokratların kaç maaş aldığını ve kamuya ne katkı sağladıklarını sorgularken, tam bir şeffaflık eksikliği olduğuna vurgu yaptı. Daha da şaşırtıcı olan ise, TURVAKEN’e 2022’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan kayyum heyeti atanmış olması gerçeğiydi. Akay, bu durumun, bakanlığın adeta "buranın gizli yöneticisi konumunda" olduğunu gösterdiğini ve şirketin hiçbir şekilde denetlenmediğini iddia ederek, "Buradan elde edilen kazanç bakanlığın işlerinde mi kullanılıyor" sorusunu sordu.

Ve işte tüm Türkiye'nin merakla beklediği o çarpıcı gerçek: Kültür ve Turizm Bakanlığı bürokratlarının, bırakın enerji uzmanlığı olmamasını, bakanlık tarafından kayyum atanan ancak yine de aynı bürokratlarca yönetilen ve Sayıştay denetiminden uzak tutulan bir enerji şirketinin başında olması... Bu durum, sadece bir şeffaflık zafiyeti ya da bürokratik bir atama skandalı değil; aynı zamanda, kamu kaynaklarının kimler tarafından, ne amaçla ve hangi denetimden uzak bir şekilde kullanıldığına dair akıllarda devasa bir soru işareti bırakıyor. Milyonlarca liralık kamu geliri potansiyeline sahip bir enerji şirketinin, turizm bakanlığı eliyle 'gizlice' yönetiliyor ve denetlenmiyor oluşu, aslında Türkiye'de kamusal hesap verebilirliğin ve etik yönetim anlayışının ne denli derin bir krizle karşı karşıya olduğunu gösteren en sarsıcı kanıttır! Bu durum, yalnızca bir şirket veya birkaç bürokratla sınırlı kalmayıp, kamusal ahlakın ve denetim mekanizmalarının temelden sorgulanmasını gerektiren, ülkenin en can alıcı sorunlarından birinin sembolü haline gelmiştir!