Büyük Veri Analizleri Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Potansiyel Senaryoları Aydınlatıyor

Büyük Veri Analizleri Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Potansiyel Senaryoları Aydınlatıyor

Uzman analizleri ve büyük veri tabanlı tahminler ışığında, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olası adayların oy oranları ve siyasi dengeler detaylı bir haber makalesiyle inceleniyor. Kaynaklardan derlenen bu analizler, mevcut siyasi iklimin farklı yönlerini..

Son dönem seçim tahminleriyle bilinen ve geleneksel anket yöntemleri yerine büyük veri analizlerini kullanan Murat Kızılboğa'nın Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik 3 Mayıs tarihinde gerçekleştirdiği analizler, potansiyel adayların mevcut durumunu ve oy oranlarını gözler önüne seriyor. Bu analizler, geçmiş yerel seçimlerdeki başarılı tahminleriyle dikkat çekmişti.

Analizlere göre, eğer seçimler vaktinde yapılırsa ve çeşitli aday senaryoları gerçekleşirse, muhalefetin öne çıkan isimleri ile iktidarın muhtemel adayları arasındaki rekabetin sonuçları şöyle şekilleniyor:

  • Mansur Yavaş Senaryoları: Mansur Yavaş'ın Recep Tayyip Erdoğan karşısında yüzde 53'e yüzde 47'lik bir üstünlük sağladığı öngörülüyor. Bu, Mansur Yavaş'ın Erdoğan'dan yaklaşık 6 puan önde olduğunu gösteriyor. Mansur Yavaş'ın Hakan Fidan ile yarışması durumunda yüzde 54.4'e yüzde 45.6 oranıyla yaklaşık 9 puanlık bir farkla önde olduğu belirtiliyor. İbrahim Kalın'a karşı ise oranların yüzde 54.3'e yüzde 45.7 olduğu ve Mansur Yavaş'ın yine yaklaşık 8.5-9 puan fark attığı görülüyor. Analiz, Mansur Yavaş'ın Selçuk Bayraktar karşısında da net bir şekilde 9 puan önde olduğunu ortaya koyuyor. Genel olarak, Murat Kızılboğa'nın bu analizi, Mansur Yavaş'ın ismen zikredilen dört AK Partili muhtemel adaya karşı rahatlıkla kazanabilecekmiş gibi göründüğünü ifade ediyor.

  • Ekrem İmamoğlu Senaryoları: Ekrem İmamoğlu'nun aday olduğu senaryolarda da benzer bir tablo ortaya çıkıyor, hatta İmamoğlu'nun bazı adaylara karşı daha büyük farklar attığı gözlemleniyor. Ekrem İmamoğlu'nun Recep Tayyip Erdoğan karşısında tahmini oy oranı yüzde 55.3'e yüzde 44.7 olarak belirtiliyor. Bu, İmamoğlu'nun Erdoğan'a yaklaşık 11 puan fark attığını gösteriyor. Daha önceki anketlerde Mansur Yavaş'ın Erdoğan'a karşı daha büyük farklar attığı hatırlatılırken, bu analizde en çok fark yapan adayın Ekrem İmamoğlu olduğu vurgulanıyor. Ekrem İmamoğlu, Hakan Fidan'a karşı yaklaşık 17 puan, Selçuk Bayraktar'a karşı ise 20.4 puan gibi oldukça büyük farklar atıyor. Analize göre, Selçuk Bayraktar, ismi geçen dört AK Partili muhtemel isim içerisinde hem Mansur Yavaş'a hem de Ekrem İmamoğlu'na karşı en düşük oy oranını alıyor.

Bu analizler, büyük veri simülasyonları kullanılarak destekleniyor. Yakın zamanda tamamlanan ve yayınlanacak olan bir simülasyon, Ekrem İmamoğlu, Erdoğan, Fatih Erbakan, Selahattin Demirtaş ve Ümit Özdağ'dan oluşan beş adaylı bir ilk tur senaryosunu inceliyor. Bu simülasyonun yapay zeka destekli olduğu, açık kaynaklardan ve anketlerden yararlandığı, her il için yapay zeka tarafından belirlenen 41 ayrı faktörü içerdiği ve geçmiş dört seçimin seçmen davranışlarını inceleyerek oluşturulduğu bilgisi veriliyor. Simülasyonun hata payının çok düşük olduğuna inanıldığı ve illerin tek tek incelenebileceği belirtiliyor. Ayrıca, Mansur Yavaş'ın 81 ildeki rakiplerine göre durumunu araştıran yeni bir simülasyon üzerinde de çalışıldığı ifade ediliyor.

Simülasyonlar ve analizler, muhalefet adaylarının belirli seçmen gruplarından aldığı veya alamadığı oyları da dikkate alıyor. Örneğin, Mansur Yavaş özelinde HDP seçmeninin önemli bir kısmının oy vermeyeceği kesin olarak doğru kabul ediliyor. Ancak bu durumun, Yavaş'ın AKP ve MHP tabanı dahil olmak üzere geri kalan seçmenden aldığı ciddi oylarla telafi edilebileceği düşünülüyor. Tartışılan bir diğer bakış açısı ise, olası bir çözüm süreci devam eder ve başarılı olursa, özellikle bölgede yaşayan HDP/Dem Parti seçmeninin tavrının değişebileceği yönünde. Abdullah Öcalan'ı önemseyen HDP tabanının yüzde 4-5'lik bir kesiminin ikinci turda Erdoğan'a oy verebileceği öngörülüyor. https://www.avazturk.com Ayrıca, önemli bir kısmının ikinci turda sandığa gitmeyebileceği, bunun da muhalefete 3-4 puan kaybettirerek toplamda 7 puanlık bir düşüşe yol açabileceği ve Erdoğan 10 puan geride başlasa bile başa baş bir duruma gelinebileceği tehlikesine işaret ediliyor. Erdoğan için önemli olanın, bu seçmenlerin kendisine oy vermesinden ziyade, muhalefete oy vermemesi olduğu vurgulanıyor.

Siyasi gündemdeki diğer önemli konular da değerlendiriliyor. Türkiye'nin "Araplaştığı" iddiaları reddedilirken, iktidarın ve aparatlarının göç dalgalarını kullanarak Arap kültürünü Türkiye'nin dini gelenekleri gibi sunmaya çalıştığı ve Anadolu kültürünü Araplaştırmayı hedeflediği, bunun da kısmen başarıldığı belirtiliyor. Bu durumun, Türkiye'de yaşayan tüm etnik gruplar için ciddi bir tehlike olduğu düşünülüyor.

CHP içindeki kurultay süreciyle ilgili gelişmeler de takip ediliyor. İkinci duruşmanın 26 Mayıs'ta olduğu, iddianamenin henüz tamamlanmamış olabileceği, zira savcının Ekrem İmamoğlu dahil 5 kişinin telefon görüşme dökümlerini istediği aktarılıyor. Kurultayın iptali halinde partinin yerle bir olacağı endişesi ise reddediliyor; böyle bir durumda hemen yeni bir kurultayın yapılacağı ve CHP adayının büyük ihtimalle yine Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş'tan biri olacağı öngörülüyor. İmamoğlu'nun adaylığının diploma engeli veya yasaklanma durumuyla karşılaşması halinde Mansur Yavaş'ın adaylığının gündeme geleceği belirtiliyor.

Belediye yönetimlerinin performansı da ayrı bir simülasyon çalışmasıyla incelenmiş. Kaynaklara göre, genel olarak tüm partilerin belediye başkanlarının başarı ve beğeni oranları önceki döneme kıyasla çok ciddi oranda düşük. Bunun ana sebebinin, emlak, temizlik, ruhsat ve iskan harçları gibi ana gelir kalemlerini vuran ciddi ekonomik kriz olduğu ifade ediliyor. Belediyelerin döviz borçlarının yükselmesi ve iktidarın, AKP belediyeleri hariç CHP'li belediyelerin İller Bankası'ndan aldıkları paylardan kesinti yapması da mali durumu kötüleştiriyor. Bu nedenle belediyelerin büyük çoğunluğunun hizmet yapamadığı belirtiliyor. https://www.avazturk.com Ayrıca, muhalefet belediyelerindeki bazı genç başkanların acemi ve kibirli olmasının da performansı olumsuz etkilediği, tecrübenin siyasetteki önemine işaret ediliyor. Buna rağmen, iktidarın performansının çok daha kötü olması nedeniyle CHP belediyelerinin mevcut durumda dahi daha yüksek oy alması bekleniyor, ancak bunun başkanların kendi başarısı olmayacağı vurgulanıyor. Antalya Muratpaşa Belediyesi ve Belediye Başkanı Ümit Uysal ise istisna olarak gösteriliyor. Halkla kolay temas kurulmasını sağlayan mahalle meclisleri, halk günleri ve "Turunç Masa" gibi birimlerle vatandaş şikayetlerine hızla geri dönüş yapılmasının, Muratpaşa Belediyesi'nin ve Ümit Uysal'ın anketlerde sürekli ilk üçte yer almasını sağladığı belirtiliyor. Bu örnek, vatandaşla temasın önemini gösteriyor. Ayrıca, CHP'li bir belediyede sınavlarda başarılı olup mülakatta elenen bir vatandaşın durumu üzerine, partilerin kutuplaşma ve mağduriyet üzerinden yürümemesi, AKP gibi olmadıklarını göstermeleri gerektiği ve yerel yönetimlerin bu farkı göstermede kilit rol oynadığı tartışılıyor.

Siyasette "sokağı bilmenin" kalabalık mitingler yapmaktan daha önemli olduğu, eğer mesele miting olsaydı Muharrem İnce'nin kazanacağı belirtiliyor. Önemli olanın sokakta ne söylendiği ve AKP'ye oy verenlerin önemli bir kısmında (%15 civarı) pişmanlık olduğu aktarılıyor. Özellikle AKP ve MHP örgütlerinin, "CHP PKK'lı" argümanının etkisizleşmesi nedeniyle ciddi rahatsızlık duydukları ve ellerinden oyuncağın alınmış gibi hissettikleri yorumu yapılıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştiriler ve savunmalar da kaynaklarda yer alıyor. Kılıçdaroğlu'nun hatasız olmadığı, ancak yıllarca ittifak yaptığı birine ihaneti konduramadığı için bu kadar şeytanlaştırılmaması gerektiği dile getiriliyor. Bir kullanıcı tarafından Kılıçdaroğlu'nun kusurunun "çalmaması" olarak belirtilmesi üzerine yapılan yorumda ise, Türkiye'de gücün para veya korku ile sağlandığı, Kılıçdaroğlu'nun ise korkutucu bir tavrı olmadığı ve parası olmadığı için (gazeteci/medya satın alamaması) şeytanlaştırıldığı ifade ediliyor. Muharrem İnce'nin siyasi kariyeri ve hataları da kaynakta konuşuluyor. İnce'nin siyasi olarak iyi bir yerden kötü bir yere geldiği ve en büyük hatasının CHP'den ayrılmak olduğu belirtiliyor. Eğer yerel seçimlerden sonra genel başkanlık teklifine "Hayır" demeseydi, bugün CHP'nin başında olabileceği yorumu yapılıyor. https://www.avazturk.com İnce ve Kılıçdaroğlu arasında teknik bir küslük olmadığı, zaman zaman telefonda görüştükleri, ancak İnce'nin bu görüşmelerde Kılıçdaroğlu'na kendisinden (Kemal Özkiraz'dan) şikayet ettiği anekdotu paylaşılıyor. Kılıçdaroğlu'nun parti başında kalması durumunda kimsenin CHP'ye oy vermeyeceği yönündeki yoruma ise, bu senaryonun henüz gerçekleşmediği ve boşuna endişelenildiği yanıtı veriliyor.

Doğu illeri için bir "Kürdistan" referandumu veya göç durumu olup olmayacağı sorusu üzerine, Türkiye'nin eski Yugoslavya'ya benzemediği, Türk ve Kürt halklarının aileler kurarak iç içe geçtiği ve kimsenin artık bunu ayrıştıramayacağı, özellikle batıda yaşayan Kürtlerin böyle bir referandumu asla kabul etmeyeceği net bir dille ifade ediliyor.

Son olarak, bürokrasinin mevcut iktidara ne kadar sabredeceği sorusu, bürokraside Erdoğan'la göbekten bağlı kişilerin hakim olduğu ve bu nedenle sabretmeye devam edeceği şeklinde yanıtlanıyor. Gelecek yayınlarda tüketici ve ekonomik güven endekslerinin seçim sonuçları ile ilişkisinin teknik olarak inceleneceği bilgisi de veriliyor. https://www.avazturk.com Bu endekslerin şu anda 90'ın oldukça altında olduğu ve geçmiş seçimlerde 90'ın altının güç kaybına işaret ettiği belirtiliyor. Tüm bu analizler, Türkiye siyasetinin karmaşık yapısını ve geleceğe yönelik olası senaryoları büyük veri ve güncel yorumlar ışığında değerlendiriyor.