Çağlayan'da Yaşananlar Polis Devleti Provası Mı?

Çağlayan'da Yaşananlar Polis Devleti Provası Mı?

Son dakika gelişmesi: Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan'dan Çağlayan Adliyesi önünde tarihi uyarılar! Avukatların barışçıl eylemine yönelik şok edici polis müdahalesi, hukuk devletinin geleceğine dair derin endişeleri gündeme getirdi. İstiklal

Türkiye'nin dört bir yanından gelen baro başkanları ve avukatlar, bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde "savunmayı savunmak" amacıyla bir araya geldi. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan'ın liderliğindeki bu kritik buluşma, Türkiye'nin demokratik geleceğine dair derin endişeleri bir kez daha gözler önüne serdi. Barışçıl bir basın açıklaması yapmak üzere toplanan hukukçular, ummadıkları bir manzarayla karşılaştı: Adliyenin önü ve çevresi, adeta bir kuşatma altındaydı.

TBB Başkanı Erinç Sağkan, basın açıklaması öncesinde çarpıcı tespitlerde bulundu. Etraftaki tabloyu göstererek, "Bugün İstiklal Caddesi'e yaşanan şu tabloyu lütfen tüm Türkiye'ye dönüp bir gösterin," ifadelerini kullandı. Sağkan, 10 yıldır İstanbul'da, özellikle İstiklal Caddesi'nde gece saatlerinde tek başına dolaşamadığını, eşini ve çocuğunu bu sokaktan korktuğu için geçiremediğini dile getirdi. Ancak, bu durumun aksine, sistemin "tecavüzcüden, tacizciden, uyuşturucu müptelasından, çetelerden" korkmadığını, aksine "avukatlardan çok korktuğunu" vurguladı. Bu karşılaştırma, Türkiye'deki güvenlik ve hukuk anlayışına dair eleştirel bir pencere açtı.

Avukatların toplanma amacı netti: ülkenin 85 milyon yurttaşının en büyük hak ihlali olan savunmaya dönük saldırılara dikkat çekmek. TBB Başkanı Sağkan, anayasadan kaynaklanan haklarını ve 2911 sayılı kanun kapsamındaki toplantı ve gösteri yürüyüşü kurallarını çok iyi bildiklerini belirtti. Hiç kimseden izin alma borçları olmadığını ve almayacaklarını da ekledi, zira yaptıkları gösterinin barışçıl olduğunu, en ufak bir şiddet içermediğini ve şiddet çağrısı da bulunmadığını vurguladı. Ancak, yaşadıkları muamele, "Biz istersek buradan adım atabilirsiniz, biz istemezsek buradan hiçbir yere gidemezsiniz" şeklindeki bir dayatma oldu. Bu anların tüm detaylarını ve benzeri haber analizlerini https://www.avazturk.com adresinden takip edebilirsiniz.

Adliyenin önünde başlayan bu direniş, daha da ileriye taşındı. Erinç Sağkan, baro başkanları ve meslektaşlarıyla birlikte bu dayatmaya karşı çıktıklarını ifade etti. Ardından, Çağlayan Adliyesi'nin önünde bireysel olarak yürüyüşlerine dahi müdahale edilmeye çalışıldığını aktardı. Sağkan, "bireysel yürüyüşten bahsediyorum, ne slogan var ne toplu bir yürüyüş hiçbir şey yok" sözleriyle durumun ciddiyetini gözler önüne serdi. Hiçbir gerekçe sunulmadan, hiçbir yasal mevzuat gösterilmeden ve hiçbir emirden bahsedilmeden, bir yurttaşın sokakta yürümesine bile polisin müsaade edip etmeyeceği bir noktaya gelindiği belirtildi. Bu, TBB Başkanı Sağkan'a göre "polis devleti"nin ta kendisiydi.

Türkiye'nin büyük bir tehdit altında olduğu bu kritik dönemde, hukuk devletinden, hukukun üstünlüğünden veya hak ve özgürlükler ihlal edildiğinde sırtını dayayacak bir yargı sisteminden bahsedilemeyeceği bir tablo çizildi. Erinç Sağkan, bu vahim durumun "uçurumun dibi" olduğunu, Türkiye'de demokrasiye inanan, Anayasa'nın ikinci maddesine inanan, anayasal devlete ve anayasal demokrasiye inanan tüm unsurlara seslendi. "Gördüğümüz tablo çok vahimdir, ulaştığımız yer çok vahimdir, uçurumun dibidir" diyen Sağkan, birlikte mücadele edilmezse Türkiye'nin gideceği yerin "tam bir polis devleti" olacağı konusunda açık ve net bir uyarıda bulundu. Bugün Çağlayan'da avukatlar özelinde hayata geçirilmeye çalışılan şey, TBB Başkanı Erinç Sağkan'ın ifadesiyle, "polis devletinin provası"ydı. Bu provanın sonuçları, sadece avukatları değil, Türkiye'nin 85 milyon yurttaşını ve gelecekteki demokratik yapısını derinden etkileyecek gibi görünüyor.