Cezaevlerinden Büyük Tahliye Başlıyor: 60 Bin Kişi Çıkıyor Ama Uzmanlardan Şok Uyarı
Adalet Bakanlığı'nın açıklamasına göre cezaevlerinden 55-60 bin kişi tahliye edilecek. Ancak uzmanlar bu sürecin 'af değil denetimli serbestlik' olduğunu belirtiyor. Ekonominin durumu ve iş bulamama riskine dikkat çeken uzmanlar, tahliye olanların büyük..
Cezaevlerinden Büyük Tahliye Başlıyor: 60 Bin Kişi Çıkıyor Ama Uzmanlardan Şok Uyarı: "Bir Ay İçinde Geri Dönerler! Bu Af Değil, Bitik Ekonomi Yüzünden Fiyasko!"
Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşen bir gelişme yaşanıyor. Adalet Bakanlığı'nın sürekli yapmış olduğu açıklamalarla teyit edilen bilgiye göre, yakın bir zamanda cezaevlerinden büyük bir tahliye dalgası bekleniyor. Bu dalganın ilk aşamasında 55 ila 60 bin kişinin cezaevlerinden tahliye olacağı belirtiliyor. Ancak bu sürecin bununla sınırlı kalmayacağı, devamının geleceği de ifade ediliyor. İstinafta ve Yargıtay'da bekleyen, cezaları onaylanan ve çıkacak yasadan yararlanacak olan mahkumların da sırasıyla tahliye edileceği gelen bilgiler arasında.
Hükümetin bu adımı atmasındaki temel neden olarak cezaevlerini rahatlatma amacı gösteriliyor. Kaynakta ayrıca, AKP'nin daha önce "PKK'li hainlere af getirdiği" de belirtiliyor ve bu tahliyelerin de cezaevlerini rahatlatma kapsamında olduğu vurgulanıyor.
Bu Bir Genel Af Değil: İşte Asıl Adı "Denetimli Serbestlik"
Ancak uzmanlar ve konuyu yakından takip edenler için bu süreç, kamuoyunda konuşulduğu gibi bir "genel af" kesinlikle değil. Kaynakta, bu durumun ısrarla vurgulanarak "bu bir af değil, denetimli serbestlik" olduğunun altı çiziliyor. Vatandaşların bu iki kavramı sıklıkla karıştırdığına dikkat çekiliyor.
Elbette insanların bir umut hakkı olması, mahkumların dışarıya çıkması arzulanıyor. Hatta keşke hapishaneler hiç olmasa, tıpkı Avrupa ve Japonya'daki gibi boş olsa dileği de ifade ediliyor. Ancak Türkiye'nin mevcut durumunun bundan çok farklı olduğu sert bir dille belirtiliyor. Peki neden farklı?
Uzmanlardan Sıkı Gözaltı: "Bir Ay İçinde Geri Dönecekler! Sebep: Ekonomi!"
İşte tam bu noktada, beklenen tahliyelerle ilgili şok etkisi yaratacak bir iddia ortaya atılıyor. Kaynakta yer alan uzman yorumuna göre, bu 50 bin ila 60 bin kişinin bir ay gibi kısa bir süre içerisinde cezaevlerine geri döneceği öngörülüyor. Bu iddia, denetimli serbestlik kapsamına alınan mahkumların geleceği hakkında derin endişeleri beraberinde getiriyor.
Peki, neden böyle bir geri dönüş bekleniyor? Uzmanlara göre bunun tek ve en önemli sebebi: Türkiye'nin mevcut ekonomik durumu ve sabıka kaydı olan kişilerin iş bulma olanaksızlığı. Kaynakta, ülkemizin ekonomisinin "siyasal islamcılar tarafından taumar edildiği", "yerle bir edildiği" gibi çok ağır ifadelerle eleştiriliyor. Böyle bir ülkede tahliye olan bu insanların iş bulmasının mümkün olmadığı net bir dille belirtiliyor.
Hatta durum o kadar vahim ki, uzman yorumuna göre, sabıka kaydı olan birinin Türkiye'de iş bulma şansının yüzde 1 civarında olduğu söyleniyor. Dışarıdaki "normal" insanların bile iş bulmakta zorlandığı, hatta çalışanların bile 2-2.5 ay maaşlarını alamadığı ve birçok sektörde ödemelerin yapılmadığı bir ortamda, sabıkalı birinin iş bulması neredeyse imkansız görünüyor. Devletin, maaş ödemeyen, sigorta yatırmayan "repocu olmuş, faizci olmuş" patronları denetlemediği de eleştiriler arasında.
Denetimli Serbestlik Sistemi: Bekleyen Zorluklar ve Sistemin Kendisi Eleştirisi
50-60 bin kişinin denetimli serbestlik kapsamında dışarıya çıkacak olması, doğrudan denetimli serbestlik müdürlüklerinde büyük bir yoğunluk oluşturacak. Polisin iş yükü artacak. Denetimli serbestlik personelinin iş yükü çoğalacak.
Çünkü denetimli serbestlik, öyle sadece dışarı çıkmak anlamına gelmiyor. Bu sisteme göre tahliye olan bu insanlara 5 yıl boyunca denetim verilecek. Bu 5 yıl boyunca yapmaları gerekenler var:
- Haftada 2 veya 3 gün karakola gidip imza vermek.
- 3 ayda bir seminere katılmaları istenmesi.
- Sigortalı bir işte çalışmaları istenmesi.
Uzman yorumuna göre, eğer sigortalı bir işte çalışamazlarsa, devlet tarafından devlet dairelerinde yarım gün çalışma zorunluluğu getirilecek. İşte bu son madde, en büyük eleştirilerden birini beraberinde getiriyor. Çünkü devlet dairesinde yarım gün çalışmak, o kişinin tüm gününü öldürüyor. Sabah 8'den 12'ye kadar çalışan bir adamın, sonrasında başka bir iş bulması veya ailesini geçindirmesi nasıl beklenebilir?. Kaynakta daha da sert bir iddia var: AKP'nin bu sistemle cezaevlerini rahatlatıp, insanları denetimli serbestlik adı altında devlet dairelerinde ücretsiz, sigortasız, yemek ve yol parasız, yani bedava çalıştıracağı öne sürülüyor.
Neden "Sicil Affı" Yok? %90 Denetimi Yakıyor İddiası!
Uzmanlar, madem amaç insanların topluma kazandırılması, neden "sicil affı" çıkarılmadığını sorguluyor. Sicil affı sayesinde insanların sabıka kayıtları silineceği için iş bulmalarının kolaylaşacağını belirtiyor ve iktidarın bunu yapmadığını eleştiriyor.
Denetimli serbestlik sisteminin ne kadar etkili olduğu konusunda ise korkunç bir tablo çiziliyor. Kaynakta, denetimli serbestlik müdürlüklerinde çalışan dostlarıyla yaptığı konuşmalara dayanarak, denetimdeki insanların yüzde 90'ının denetimi yaktığı, yani denetim kurallarına uymayarak sisteme entegre olamadığı iddia ediliyor.
Daha da trajik olan ise, bu insanların bir kısmının kendi isteğiyle açık cezaevine geri dönmesi. Çünkü kalacak bir evlerinin olmadığı, iş bulamadıkları ve dışarıda perişan oldukları belirtiliyor. Sadece barınabilmek, yemek yiyebilmek için cezaevlerine geri dönerek denetimlerini içeride geçirmeyi tercih ettikleri aktarılıyor.
Sonuç: Bu Bir Döngü
Kaynaktaki uzman yorumu, genel çerçeveyi net bir şekilde ortaya koyuyor: AKP'nin ülkeyi ekonomik olarak dar boğaza soktuğu, mahvettiği, yok ettiği. Bugünkü asgari ücretle (733 TL) lokantada iki kase çorbanın bile zor içildiği bir ekonomik ortamda, denetimli serbestlikle dışarı çıkarılan on binlerce insanın karşılaştığı tablo acı bir gerçek.
Bu sürecin bir af olmadığı, bir "döngü" olduğu ve bu şekilde sürekli devam edeceği öngörüsüyle makale son buluyor. Cezaevleri boşalacak, ancak ekonomik gerçekler ve sistemin zorlukları nedeniyle büyük bir kısmının kısa sürede geri dönmesi bekleniyor. Bu durum, hem tahliye olanlar hem de sistem üzerindeki yük açısından ciddi soru işaretleri barındırıyor.