Cumhurbaşkanı'ndan Şok Dava
Türkiye'nin siyasi gündemi, bir gazeteciye açılan "tehdit" davasıyla çalkalanıyor! Halk TV ekranlarında yaptığı açıklamalarla dikkat çeken Cemal Enginyurt'a, Başkan Erdoğan'ın "sarayda yaşayan Yezit olmaktansa Kerbela çöllerinde şehit Hüseyin...
Türkiye'de basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti tartışmaları, son yaşanan bir olayla yeniden ve çok daha çarpıcı bir boyuta ulaştı. Ülkenin dört bir yanında hukuki süreçler ve açılan davalar gündemi meşgul ederken, Halk TV ekranlarında dile getirilen bir açıklama, kamuoyunda adeta soğuk duş etkisi yarattı. İktidarın, muhalif sesleri susturmak adına yürüttüğü politikalar ve açtığı davaların ardı arkası kesilmezken, bu son gelişme, olayın ulaştığı noktanın ne denli kaygı verici olduğunu gözler önüne serdi. Gündeme bomba gibi düşen bu haber, bir yandan hukukun üstünlüğü ilkesini sorgulatırken, diğer yandan da Türkiye'de siyasi eleştirinin sınırlarının ne kadar daraldığını bir kez daha kanıtlar nitelikte.
Halk TV ekranlarında konuşan deneyimli Milletvekili Cemal Enginyurt, bizzat kendisinin maruz kaldığı akıl almaz bir hukuki süreci gözler önüne serdi. Enginyurt, Cumhurbaşkanı tarafından kendisine 250.000 TL tutarında bir tazminat davası açıldığını duyurdu. Enginyurt, bu davanın "tehdit" iddiasıyla açıldığını belirtirken, benzer bir davanın gazeteci Fatih Altaylı'ya da açıldığını sözlerine ekledi. Basın mensuplarına yönelik artan baskılar ve açılan davalar silsilesi içinde, bu son gelişme özellikle dikkat çekiciydi. Zira daha önce Sedef Kapaş Çerkez'in bir Çerkez atasözünü söylediği için tutuklanması veya Fatih Altaylı'nın Osmanlı dönemi üzerine yaptığı bir analiz nedeniyle soruşturma geçirmesi gibi vakaların yaşandığı bir ülkede, Enginyurt'un davası bambaşka bir boyut kazanıyordu. Enginyurt, birilerinin anayasayı bile ayaklarının altına alacağını söylediği halde soruşturma dahi açılmazken, kendisine açılan bu davanın çifte standardın bariz bir örneği olduğunu vurguladı.
Peki, Cumhurbaşkanı'nın 250.000 TL'lik bu büyük tazminat davasına konu olan "tehdit" neydi? Cemal Enginyurt, bu sorunun yanıtını herkesi şaşkına çevirecek bir açıklamayla verdi. Enginyurt, "biz korkuyu Kerbela'da bıraktık" dediği için kendisini tehdit etmiş sayıldığını dile getirdi. Asıl davanın ise "saraylarda yaşayan Yezit olmaktansa Kerbela çöllerinde şehit Hüseyin olmayı tercih ederiz" şeklindeki ifadeleri üzerine açıldığını belirtti. Cemal Enginyurt, bu davanın mantıksızlığını sorgulayarak, "Yezit belli, Yezid'in kim olduğu belli, Yezid'in yaşadığı tarih 680, Yezid'in Hüseyin'i öldürdüğü tarih 10 Ekim 680. Sen niye üzeren alındın bunu?" diyerek karşı tarafın neden bu benzetmeden rahatsız olduğunu anlamakta güçlük çektiğini vurguladı. Gazetecinin bu ifadeleri, tarihi bir referans üzerinden siyasi bir eleştiri yapmaya çalışırken, bir anda kendisini bir davalı olarak bulmasının absürtlüğünü gözler önüne serdi. Bu tür tartışmaların Türkiye'deki ifade özgürlüğü üzerindeki etkilerini daha detaylı incelemek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Cemal Enginyurt, bu davanın kendisine açılmasının ardında yatan asıl nedenin, ülkedeki "susturma politikası" olduğunu iddia etti. Herhangi bir eleştirinin, bir rüzgar, bir nem kapılarak hemen bir susturma aracına dönüştürüldüğünü dile getiren Enginyurt, Türkiye'deki mevcut durumu "her şey kirli, her şey adaletsiz, her şey hukuka aykırı" sözleriyle özetledi. Özellikle bir saray mensubunun "sultanım çok yaşa" tweeti atmasının eleştirildiği bir ortamda, kendisinin tarihi ve sembolik bir benzetme üzerinden yargılanmasının çifte standardın zirvesi olduğunu vurguladı. Enginyurt, "sultan tehdit edilir mi ya? Sultan tehditten korkar mı ya? Sultan tehdit ettim diye birini hapse attırır mı ya?" şeklindeki isyanıyla, hukukun nasıl bir siyasi araç haline getirildiğine dair derin kaygılarını dile getirdi.
Türkiye siyasetinin ve hukuk sisteminin ulaştığı bu nokta, Cemal Enginyurt'un başına gelen bu olayla somut bir örneğini buldu. Ancak davanın en çarpıcı, en akıl almaz ve en çok konuşulacak detayı, tam da Enginyurt'un, açılan davanın temelini oluşturan o sözlere ilişkin söylediği can alıcı cümlede saklı. Cumhurbaşkanının, kendi sözlerinden "tehdit" algıladığı ve 250.000 TL'lik tazminat davası açtığı o "Yezit" benzetmesine Cemal Enginyurt'un verdiği tek cümlelik yanıt, sadece bir soru olmaktan öte, Türkiye'deki iktidar ve muhalefet arasındaki ilişkinin, hukukun siyasallaşmasının ve ifade özgürlüğünün trajikomik halinin bir özetiydi: "Sen sarayda yaşayan Yezit misin niye üzeren alınıyorsun bunu?". Bu soru, davanın kendisinden çok daha büyük bir tartışmayı ateşleyecek, ülkenin gündemine adeta bomba gibi düşecektir.