Gezi Davası şoku: Ayşe Barım’a 30 yıl hapis istemi

Gezi Davası şoku: Ayşe Barım’a 30 yıl hapis istemi

Gezi Parkı eylemleriyle ilgili devam eden soruşturmalar kapsamında yeni bir gelişme daha yaşandı. Uzun yıllardır medya ve eğlence sektöründe faaliyet gösteren ve son dönemde "tekelleşme" iddialarıyla gündeme gelen tanınmış menajer Ayşe Barım

Gezi Parkı eylemleriyle ilgili devam eden soruşturmalar kapsamında yeni bir gelişme daha yaşandı. Uzun yıllardır medya ve eğlence sektöründe faaliyet gösteren ve son dönemde "tekelleşme" iddialarıyla gündeme gelen tanınmış menajer Ayşe Barım, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamasıyla yürütülen soruşturma çerçevesinde tutuklandı. Barım hakkında hazırlanan iddianamede, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla 30 yıla kadar hapis cezası talep edildi.

ayse-barima-gezi-suclamasi-30-yil-hapis-istemi.jpg

Gezi Parkı Olayları ve Soruşturmanın Genişlemesi

2013 yılında İstanbul’un Taksim semtinde yer alan Gezi Parkı’nda başlayan ve kısa sürede ülke geneline yayılan protesto hareketleri, aradan geçen yıllara rağmen hukuk sürecindeki yankılarını sürdürüyor.

Başlangıçta çevresel kaygılarla ortaya çıkan protestolar, zamanla hükümet politikalarına karşı geniş çaplı gösterilere dönüşmüştü.

Söz konusu olaylar sırasında yaşanan şiddetli çatışmalar, polisin orantısız güç kullanımı, can kayıpları ve binlerce kişinin yaralanması, Türkiye kamuoyunda ve uluslararası düzeyde büyük tartışmalara yol açmıştı.

Bu kapsamda, olaylara finansal ya da lojistik destek verdiği iddia edilen bazı kişi ve kurumlar hakkında yıllar sonra yeni deliller ışığında yeniden soruşturmalar açıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalarda, Gezi Parkı eylemlerinin organize bir yapının ürünü olduğu ve bu yapı içerisinde farklı sektörlerden birçok ismin yer aldığı öne sürülüyor.

Ayşe Barım’ın Soruşturmaya Dahil Edilmesi

Gezi Parkı eylemleriyle doğrudan ilgisinin olmadığı düşünülen medya ve eğlence dünyasından Ayşe Barım’ın bu kapsamda soruşturmaya dahil edilmesi, kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandı.

Türkiye’nin önde gelen menajerlik şirketlerinden birinin sahibi olan ve yıllar boyunca birçok ünlü ismin temsilciliğini yapan Barım’ın, olayların perde arkasındaki koordinasyon faaliyetlerine katkı sunduğu iddia ediliyor.

İddianamede yer alan bilgilere göre, Barım’ın bazı eylemlerin planlanması aşamasında rol aldığı, organizasyonel destek sağladığı ve protestoların medya görünürlüğünü artırmak için çeşitli isimleri yönlendirdiği öne sürülüyor.

Ayrıca, dijital platformlar ve sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların yaygınlaştırılması sürecinde aktif bir şekilde yer aldığı, bazı stratejik kararların alınmasında rol üstlendiği belirtiliyor.

Hakkındaki Suçlama: Anayasal Düzene Müdahale

Savcılık tarafından hazırlanan ve mahkemeye sunulan iddianamede Ayşe Barım’a yöneltilen en ağır suçlama, Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi uyarınca “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüse yardım” suçu oldu.

Bu suçlama, Türk hukuk sisteminde en ağır cezalardan biri olan müebbet hapis ya da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını da beraberinde getirebilecek nitelikte.

Ancak Barım için doğrudan bu suça iştirak yerine “yardım” suçlaması yöneltilerek, ceza alt sınırı 15 yıl, üst sınırı ise 30 yıl olarak belirtildi.

Savcılık, Barım’ın doğrudan eylemlere katılmamasına rağmen, eylemlerin sürekliliğini sağlayan altyapının parçası olduğunu, stratejik aktörlerden biri olarak hareket ettiğini ve “toplumu yönlendirme gücünü kullanarak kamu düzenine zarar verdiğini” iddia ediyor.

Menajerlik Faaliyetleri ve Tekelleşme İddiaları

Ayşe Barım’ın uzun yıllardır medya ve eğlence dünyasında faaliyet gösterdiği biliniyor. Menajerlik sektöründe etkili bir figür olarak öne çıkan Barım, sinema, dizi ve reklam alanlarında çalışan birçok oyuncu ve sanatçının temsilciliğini yaparak sektördeki en güçlü ajanslardan birini kurmuştu.

Ancak son yıllarda Barım hakkında, sektörde “tekel oluşturma”, “haksız rekabet yaratma” ve “piyasa manipülasyonu” gibi iddialar gündeme gelmişti.

Bu iddialar üzerine Rekabet Kurumu’nun da Barım hakkında bir ön inceleme başlattığı, menajerlik piyasasında tek sesliliğe neden olduğu öne sürülen bazı faaliyetlerin mercek altına alındığı öğrenildi.

Bazı yapımcılar ve sanatçılar, Barım’ın sektör üzerindeki etkisinin “sağlıklı rekabet ortamını” zedelediğini ileri sürerek resmi şikayette bulunmuştu.

Tutuklama Kararı ve Kamuoyunun Tepkisi

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan tutuklama değerlendirmesinde, Barım’ın kaçma şüphesi ve delilleri karartma ihtimali göz önünde bulundurularak tutuklu yargılanmasına karar verildi. Barım, emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Barım’ın avukatları ise müvekkillerinin hiçbir şekilde anayasal düzene yönelik bir tehdit oluşturmadığını, tüm faaliyetlerinin yasal çerçevede yürütüldüğünü ve suçlamaların tamamen asılsız olduğunu savundu. Karara itiraz ettiklerini belirten avukatlar, Barım’ın bir an önce serbest bırakılması gerektiğini dile getirdi.

Sosyal medya ve çeşitli basın organlarında geniş yer bulan olay, kamuoyunda iki farklı görüşün oluşmasına neden oldu.

Bir kesim, hukuki sürecin tarafsız bir şekilde işletilmesi gerektiğini savunurken, diğer kesim ise Gezi Parkı eylemlerine dair bu denli ağır suçlamaların aradan geçen yıllar sonra yöneltilmesinin hukuk devleti ilkeleriyle çeliştiğini öne sürdü.

Dava Süreci Nasıl İlerleyecek?

Ayşe Barım’ın yargı sürecinin önümüzdeki aylarda başlaması bekleniyor. Mahkemenin iddianameyi kabul etmesi halinde, Barım’ın yargılandığı davada tanık ifadeleri, dijital deliller, sosyal medya içerikleri ve çeşitli kurum raporları değerlendirilecek.

Barım’ın avukatlarının, müvekkillerinin suçsuzluğunu ispat için geniş kapsamlı bir savunma hazırlığında olduğu öğrenildi.

Bu dava, yalnızca Ayşe Barım’ın değil, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak daha önce yargılanmamış bazı isimlerin de tekrar gündeme gelmesine neden olabilir.

Hukuk çevreleri, davanın hem içerik hem de bağlam açısından sembolik bir öneme sahip olduğunu ve Türkiye’de ifade özgürlüğü, protesto hakkı ile devletin güvenliği arasındaki çizginin yeniden tartışılmasına zemin hazırlayabileceğini belirtiyor.

Medya dünyasında uzun yıllardır faaliyet gösteren tanınmış menajer Ayşe Barım, son dönemde hem sektördeki "tekelleşme" iddialarıyla hem de Gezi Parkı eylemleriyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle kamuoyunun gündeminde yer almaya devam ediyor.

Hakkında yürütülen iki ayrı soruşturma ile Türkiye gündeminin merkezine oturan Barım, son olarak Gezi Parkı olaylarına katıldığı iddiasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturmayı Tamamladı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2013 yılında Taksim’de yaşanan Gezi Parkı odaklı toplumsal olaylara katıldığı yönünde medyada yer alan iddiaların ardından Ayşe Barım hakkında kapsamlı bir soruşturma başlattı.

Yazılı ve görsel medyada yer alan haberlerde, Barım’ın olaylara aktif destek verdiğine dair ifadelerin yer alması, başsavcılığı harekete geçirdi. Başlatılan adli süreç kapsamında Barım gözaltına alınmış, ardından tutuklanarak cezaevine konulmuştu.

Savcılık, soruşturma sonucunda hazırladığı iddianameyi tamamladı ve kamuoyuna açıkladı. İddianamede, Barım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni cebir ve şiddet yoluyla ortadan kaldırmaya teşebbüs eden yapılanmalara yardımda bulunduğu öne sürüldü. Bu kapsamda, Barım hakkında 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis cezası talep edildi.

Ciddi Suçlama: Anayasal Düzene Müdahale

Söz konusu iddianamede, Barım’ın eylemlerinin Anayasa'nın 312. maddesi kapsamında değerlendirildiği belirtildi.

Suçlama, doğrudan hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs eden kişilere yardım etme kapsamında ele alındı.

Savcılık, Barım’ın çeşitli organizasyonlara katıldığı, bazı gruplarla temas halinde olduğu ve kamu düzenini bozmaya yönelik faaliyetleri desteklediğine dair delillere ulaşıldığını iddia etti.

İddianamede, Barım’ın yalnızca pasif bir destekçi değil, aynı zamanda süreci organize eden isimlerle bağlantı kurduğu, olayların büyümesine ve yayılmasına katkı sağladığı savunuldu.

Ayrıca, soruşturmada elde edilen bazı dijital veriler, tanık ifadeleri ve telefon kayıtlarının da dosyada yer aldığı öğrenildi.

Mahkemeye Sevk Edildi

Hazırlanan iddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından onaylanarak İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

Mahkemenin, iddianameyi ön inceleme sürecinin ardından kabul etmesi ve Barım’ın yargılanmasına başlanması bekleniyor.

Dava kabul edilirse, Barım ilk duruşmada hâkim karşısına çıkacak ve suçlamalara ilişkin savunmasını sunacak.

Sektördeki Tekelleşme İddialarıyla Gündeme Gelmişti

Ayşe Barım, Gezi Parkı olaylarına dair iddialardan önce medya sektöründe tekelleşme yarattığı yönündeki söylentilerle gündeme gelmişti.

Özellikle Türkiye'deki dizi ve film sektöründe faaliyet gösteren birçok yapımcı ve sanatçının, Barım’ın menajerlik ağı üzerinden tek bir yapı altında kontrol edildiğini öne sürmesi, kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştı.

Bu iddialar üzerine Rekabet Kurumu da devreye girmiş ve Barım’ın sektördeki faaliyetlerinin rekabet hukukuna aykırı olup olmadığının tespiti amacıyla ayrı bir soruşturma başlatmıştı.

Bu süreç henüz tamamlanmazken, Gezi Parkı olaylarına ilişkin soruşturma ve tutuklama kararı, gündemin seyrini tamamen değiştirdi.

Avukatından İlk Açıklama: Siyasi Bir Hamle

Ayşe Barım’ın avukatı, müvekkilinin Gezi Parkı olaylarıyla doğrudan veya dolaylı bir ilgisinin bulunmadığını savunarak iddiaları reddetti.

Yapılan yazılı açıklamada, Barım’ın sadece demokratik haklar çerçevesinde düşüncelerini ifade ettiğini ve herhangi bir organize suça karışmadığını belirtti.

Tutuklama kararının hukuki değil, siyasi bir hamle olduğu iddiasında bulunan avukat, adil yargılanma hakkının gözetilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Ayrıca, savunma tarafı soruşturma sürecinde Barım’a yönelik delillerin büyük bölümünün "yorum" ve "varsayım" niteliğinde olduğunu, somut kanıtların yetersiz kaldığını vurguladı.

Mahkemenin iddianameyi kabul etmesi halinde, Barım’ın hukuk mücadelesi daha da görünür hale gelecek gibi görünüyor.

Gezi Parkı Davaları Yeniden Gündemde

Ayşe Barım’ın tutuklanması, Gezi Parkı olaylarına ilişkin daha önce açılan davaları da yeniden kamuoyunun gündemine taşıdı.

2013 yılında başlayan ve ülke genelinde geniş çaplı protestolara dönüşen Gezi Parkı eylemleri nedeniyle çok sayıda kişi hakkında dava açılmış, bazı sanıklar beraat etmiş, bazıları ise ağır cezalara çarptırılmıştı.

Ancak son dönemde bu davalara ilişkin yeni delillerin ortaya çıktığı ve çeşitli kişiler hakkında yeniden soruşturma açıldığı görülüyor.

Ayşe Barım’ın da bu süreçte gündeme gelen yeni iddialar kapsamında soruşturmaya dahil edildiği düşünülüyor.

Toplumdan ve Sektörden Farklı Tepkiler

Ayşe Barım hakkında ortaya atılan suçlamalar, kamuoyunda farklı tepkilere neden oldu. Bazı kesimler soruşturmanın siyasi amaçlar taşıdığını öne sürerken, diğerleri hukuk sürecinin objektif bir şekilde işlemesi gerektiğini savundu.

Özellikle sanat camiasından bazı isimler, Barım’a destek mesajları paylaşarak tutuklamaya tepki gösterdi.

Diğer yandan, Barım’ın sektördeki etkisi nedeniyle uzun süredir eleştiri oklarının hedefinde olduğunu söyleyenler, bu sürecin bir "hesaplaşma" olmadığını, yalnızca adaletin işletilmesi olduğunu savundu.

Önümüzdeki günlerde İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin iddianameye ilişkin karar vermesi bekleniyor.

Eğer dava kabul edilirse, Ayşe Barım yargı önünde kendisini savunacak ve suçlamalara yanıt verecek. Sürecin nasıl işleyeceği ve Barım’ın nasıl bir savunma hattı oluşturacağı, hem medya sektörü hem de kamuoyu tarafından yakından takip edilecek.

Bu gelişme, yalnızca bireysel bir davadan ibaret değil, aynı zamanda Türkiye'deki ifade özgürlüğü, toplumsal hareketlere katılım ve medya bağımsızlığı gibi daha geniş konuları da tekrar gündeme taşıyor.