İktidarın Kalbinden Gelen Şok Uyarı
Halktv'de yorumlanan Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan'ın tweeti, CHP'li belediyelere yönelik operasyonlardaki eşitsizliği ve AKP içindeki rahatsızlığı gözler önüne seriyor.
Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan'ın sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlar, hükümete yakın çevrelerde dahi rahatsızlığa yol açtığı belirtilen konuları gündeme taşıdı. Halktv YouTube kanalında yayımlanan bir programda, Yeni Şafak gibi iktidarın bir organı olarak da değerlendirilebilecek bir gazetenin yazarının bu çıkışının önemi vurgulandı. Gazetenin, faiz tartışmasında olduğu gibi, iktidar içindeki farklı kanatların sözcülüğünü yaptığı da ifade edildi. Yusuf Kaplan'ın bir tweet olarak nitelenen paylaşımı, özellikle CHP'li belediyelere yönelik yürütülen soruşturmaların kamu vicdanında yarattığı adaletsizlik algısına dikkat çekiyor.
Kaynağa göre, CHP'li belediyelere karşı yapılanların sadece bir algı değil, somut bir gerçeklik olduğu belirtiliyor. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Her ne kadar hükümet çevreleri AKP'li belediyelere karşı da soruşturmalar açıldığına dair istatistikler yayımlasa da, bu durumun CHP'li belediyelerle kıyas kabul etmez olduğu öne sürülüyor. Bunun temel nedeni olarak, CHP'li belediye başkanlarının henüz iddianameleri dahi hazırlanmadan tutuklu yargılanmaları gösteriliyor. Üstelik, kaynağa göre bu isimlerin hiçbirinin kaçma şüphesi olmadığı ve somut delillerin sadece gazete sayfalarında veya ekranlarda dile getirildiği bir ortam olduğu vurgulanıyor. Bu durumun "garabet ortam" olarak nitelendirildiği ve "AKP'li belediyelere de soruşturma açılıyor, CHP'lilere de açılacak, bunda ne var" gibi bir karşılaştırmanın yapılamayacağı belirtiliyor. Yusuf Kaplan'ın bu çıkışının, tam da bu noktada kamu vicdanında açılan bir yarayı dile getirdiği ifade ediliyor.
Bu paylaşımdan yola çıkarak, AKP tabanında dahi hükümetin bu operasyonlarından ciddi bir rahatsızlık duyulduğunun tahmin edilebileceği belirtiliyor. Yusuf Kaplan'ın aynı zamanda kendi değerlerine bir göndermede bulunduğu, medeniyet, eşitlik ve adalet vurgusu yaptığı aktarılıyor. Ona göre Batı'nın çürüyen materyalizme, hedonizme ve tü https://www.avazturk.com ketim kültürüne teslim olduğu ve çöktüğü şeklindeki politik İslam'ın uzun süredir dile getirdiği argümanı hatırlattığı ifade ediliyor. Ancak kaynağın yorumuna göre, Türkiye'deki İslami çevrelerin de aslında maddi çıkarlara ne kadar battığı, hedonizme nasıl saplandığı ve tüketim kalıplarının esiri olduğu, bunun da yolsuzluklarla ne kadar ilişkili olduğunun net bir şekilde görüldüğü belirtiliyor.Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Bu durumun, Yusuf Kaplan'ın Batı'ya söylediği "panzehiri İslam'dır" argümanının böyle olmadığını, Türkiye'deki Müslüman toplumunun bu durumu bizzat örneklediğini gösterdiği ifade ediliyor. Abdurrahman Dilipak gibi aynı kesimden yazarların da sürekli kendi cenahını eleştirerek bu maddi çıkarlar ve yolsuzluk sorununu dile getirdikleri hatırlatılıyor.
Kaynakta, bu durumun aslında bir "temiz eller operasyonu" çağrısı olarak okunabileceği ve hükümetin, Cumhur İttifakı'nın kendi mahallesinde bile rahatsızlık yarattığının bir ifşası olduğu yorumu yapılıyor. "Biz temiziz, onlar kirli" (CHP anlamında) ya da "Batı çökmüştür" gibi söylemlerin artık kimseyi ikna etme potansiyelinin kalmadığı öne sürülüyor. Yusuf Kaplan'ın adalet vurgusu yaparken, belediyelerde bu anlamda köklü reformlar yapılması gerektiğini de dile getirdiği aktarılıyor. Ancak bu ifadelerin, Cumhur İttifakı'nın ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerel yönetimleri merkezi idareye bağlama isteği düşünüldüğünde "tehlikeli cümleler" olduğu belirtiliyor. Bu merke https://www.avazturk.com zileşme isteğinin sayısız kez dile getirildiği hatırlatılıyor.
Yusuf Kaplan'ın "AKP'de hiç yolsuzluk yok mu?" diye sorarak, eğer eşitlik varsa AKP'li belediyelerin de yargılanması, hatta tutuklanması gerektiğini ima ettiği belirtiliyor. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Belediyelerdeki yolsuzluk problemine dair yapısal reformların yapılması gerektiği yönündeki bu çağrıların ise başka bir endişeye yol açtığı ifade ediliyor. Kaynağa göre, bu tür ifadelerden yola çıkarak yerel seçimlerin de kaldırılmak istenip istenmediği sorusunun akla geldiği ve bunun başkanlık sisteminin mantıksal bir sonucu olduğu yorumu yapılıyor. Çünkü başkanlık sisteminin tek elden idareye, merkezileşmeye ve hantal bir yapıya dönüşmekten başka bir yere gitme imkanının olmadığı öne sürülüyor.
Bu durumun, Türkiye'de bir anayasa tartışması yapma zeminini ortadan kaldırdığı belirtiliyor. Kaynağa göre anayasa tartışması, toplumdaki çok farklı çıkarlara sahip kesimlerin, demokratik kitle örgütlerinin ve farklı kesimlerin ortak kolektif iradesiyle tartışılarak yapılması gereken bir zemindir. Ancak insanların tutuklandığı, fikir ve ifade hürriyetinin olmadığı, tartışmaların susturulmaya çalışıldığı, muhalefet belediyelerine kayyum atandığı ve milyonlarca insanın temsilcisi olanların tutuklu yargılandığı bir ülkede https://www.avazturk.com anayasa tartışması yapılamayacağı vurgulanıyor. Mevcut anayasa tartışmasının ise muhtemelen AKP'nin kendi ihtiyaçları ve yakın/orta vadeli problemlerini çözmek için gündeme geldiği düşünülüyor.
Bu analizler, iktidarın kendi içinden gelen seslerin dahi, mevcut uygulamalara ve özellikle belediyelere yönelik operasyonlardaki eşitsizliğe dair ciddi endişeler taşıdığını ortaya koyuyor. Yusuf Kaplan'ın adalet, eşitlik ve reform çağrıları, genişleyen yolsuzluk ve adaletsizlik algısının iktidar çevrelerinde dahi bir sorgulamaya yol açtığının işareti olarak değerlendiriliyor. Ancak bu çağrıların, merkeziyetçilik eğilimleri ve siyasi baskı ortamı düşünüldüğünde, ne kadar karşılık bulacağı ise belirsizliğini koruyor.