İstanbul Sallandı: İşte Şiddeti!
İstanbul Bir Kez Daha Titredi: Marmara'nın Huzursuz Kalbi Hafif Bir Uyarı Gönderdi! Derinlerden Gelen O Hafif Dokunuş: İstanbul'un Hassas Dengesi
Megakentin uykusunu bölen, Marmara Denizi'nin derinliklerinden gelen o nazik ama hissedilir titreşim... Saatler 11:30'u gösterirken, Adalar'ın huzurlu sularının 6.26 kilometre altında, yeryüzü kısa süreliğine de olsa dengesini yitirdi. Büyüklüğü sadece 3.2 olsa da, bu hafif sarsıntı, İstanbul'un hassas sinir uçlarına dokunarak, geçtiğimiz haftanın o unutulmaz sarsıntısının ardından zihinlerde taze bir yankı uyandırdı.
Geçmişin Gölgesi, Geleceğin Fısıltıları: 250 Yıllık Bir Uyarı mı?
İstanbul'un deprem takvimine göz atıldığında, son yarım asırda iki büyük sarsıntı hafızalara kazınmış durumda. Ancak uzmanlar, o yıkıcı Gölcük ve Düzce depremlerini, İstanbul'un kaderini belirleyecek o büyük Marmara depremi olarak görmüyor. İlginç bir detay ise, 7 şiddetinin üzerindeki o devasa sarsıntıların, Orta Marmara fayında yaklaşık 250 yıllık bir döngüyle yaşanmış olması. Ve takvimler 1766 yılını işaret ettiğinde, İstanbul son büyük depremiyle sarsılmıştı. Bu tarihi veri, uzmanların zihninde beliren o ürkütücü soruyu daha da anlamlı kılıyor: Acaba o 250 yıllık döngü tamamlanmak üzere mi?
Büyük İstanbul Depremi: Beklenen Misafir mi, Yoksa Zamansız Bir Kabus mu?
23 Nisan'da Silivri açıklarında yaşanan o 6.2 büyüklüğündeki sarsıntı, İstanbul'da beklenen o büyük depremle ilgili araştırmaların fitilini yeniden ateşledi. Bilim insanları ve yerbilimciler, megakent için bir deprem olasılığının yüksek olduğunu dile getiriyorlar. Ancak ne zaman çalacağını kimsenin kestiremediği o acı zil... Bazı uzmanlara göre, İstanbul'u bekleyen o devasa sarsıntının şiddeti 7.0 ile 7.5 arasında olabilir. Bu öngörü, şehrin dört bir yanındaki milyonlarca insanın yüreğinde buruk bir endişe yaratıyor.
Fay Hattının Dansı: Megakentin Kırılgan Karnı
İstanbul'un deprem haritası, fay hatlarının şehri nasıl bir ağ gibi sardığını gözler önüne seriyor. Avrupa yakasında Avcılar'dan Fatih'e, Anadolu yakasında Kadıköy'den Adalar'a kadar uzanan o riskli bölgeler, adeta fay hattının nefesini en yakın hisseden semtler. Bu bölgelerdeki yapıların dayanıklılığı, olası bir depremde yaşanacak yıkımın boyutunu doğrudan etkileyecek kritik bir faktör olarak öne çıkıyor.
Zamanın İzleri, Yıkımın Habercisi mi? Megakentin En Yaşlı Yüzleri
Uzmanların dikkat çektiği bir diğer önemli nokta ise, İstanbul'daki yapıların yaş ortalaması. Beyoğlu'ndan sonra en yaşlı ilçe olan tarihi Fatih yarımadası, olası bir depremde en büyük darbeyi alabilecek bölgelerin başında geliyor. Ancak risk sadece Fatih'le sınırlı değil. Zeytinburnu'nun o eski dokusu, Bakırköy'ün sahil şeridi, Küçükçekmece'nin bazı mahalleleri, Avcılar'ın o kalabalık sokakları, Beylikdüzü'nün bazı kıyı bölgeleri ve Büyükçekmece'nin o engebeli arazileri de depremin acımasız yüzüyle en erken tanışabilecek yerler arasında sayılıyor. Hatta İstanbul'un sınırlarını aşan bir etkiyle, Tekirdağ ve Marmara Ereğlisi de bu sismik dalgalanmadan ciddi şekilde etkilenebilir.