Bahçeli Erdoğan'ı Temizlemeye mi Çalışıyor?
Siyaset gündemini sarsan iddialar: Devlet Bahçeli'nin Erdoğan'a yönelik stratejisi, "Kızılcık Şerbeti" dizisinden bir karaktere benzetildi. Perde arkasında gizli bir niyet mi var? Erken seçim, KYK ve muhalefete dair çarpıcı yorumlar bu analizde.
Türkiye siyasetinin en çok konuşulan figürlerinden Devlet Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik son dönemdeki çıkışları ve siyasi hamleleri, derinlemesine bir analize konu oldu. Özellikle Bahçeli'nin Erdoğan için sarf ettiği "sen olmazsan olmaz" şeklindeki destek ifadesi, siyaset kulislerinde farklı yorumlara yol açtı. Yapılan bir değerlendirmede, Bahçeli'nin bu ve benzeri hamlelerinin ardında karmaşık ve gizli bir stratejinin yattığı öne sürüldü.
Analize göre, dünya devletlerinin kuruluşundan bu yana süregelen taht oyunları ve saray entrikaları dikkate alındığında, siyasette başarılı olanların gerçek niyetlerini gizleyenler olduğu vurgulanıyor. Niyetini açıkça belli eden, düşmanlığı gösterebilen hiçbir siyasetçinin uzun süreli başarı yakalayamadığı, ya yalnız kaldığı ya da tasfiye edildiği belirtiliyor. Bu bağlamda, Devlet Bahçeli'nin "... yerine konulmaması gerektiği" ifade ediliyor.
Kaynakta yer alan çarpıcı iddiaya göre, Bahçeli eğer gerçek niyetini gizlememiş olsaydı, Erdoğan'ın hala yüzde 40'ların üzerinde oy oranına sahip olabileceği belirtiliyor. Bahçeli'nin, Erdoğan'ı sürekli olarak "yanındayız, gitme, nereye gidiyorsun, baba bizi bırakma" gibi söylemlerle desteklediği izlenimi vererek, onu "tedbirsiz" bıraktığı ve bu sayede Erdoğan'ın oy oranının yüzde 20'lere kadar düştüğü öne sürülüyor. Bu düşüşün Devlet Bahçeli sayesinde gerçekleştiği iddia ediliyor.
Bu gizli ve hesaplı stratejiyi anlatmak için dikkat çekici bir benzetme kullanılıyor: Popüler televizyon dizisi "Kızılcık Şerbeti"ndeki Abdullah Bey'in eşi Işıl karakteri. Değerlendirmede, şu anda Devlet Bahçeli'nin "Kızılcık Şerbeti'ndeki Işıl gibi davrandığı" iddia ediliyor. Bu benzetme, görünüşte yumuşak, destekleyici veya nazik yaklaşımların ardında başka bir niyet olabileceğini ima ediyor. Aynı Işıl benzetmesinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın DEM Parti milletvekillerine yönelik yaklaşımını tanımlamak için de kullanıldığı görülüyor; Erdoğan'ın "Parti milletvekillerini orasından burasından hafif hafif okşayarak... Işıl gibi davranarak onları kafalamaya çalıştığı" belirtiliyor. Ancak kaynağa göre, Erdoğan'ın DEM Parti üzerinde büyük bir yetkisi var ve eğer parti veya milletvekilleri kendisini ters düşecek bir hareket yaparsa, Anayasa Mahkemesi veya Yargıtay üzerinden partinin kapatılması veya milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesi gibi adımlar atabileceği de ekleniyor.
Analizin en çarpıcı noktalarından biri ise, Devlet Bahçeli'nin geçmişteki siyasi hamlelerine yapılan atıflar. Bahçeli'nin daha önce Ecevit'e "kazık attığı" ve Alpaslan Türkeş'in kinini Ecevit'ten çıkardığı belirtiliyor. Hatta Amerika'nın Irak operasyonuna imkan vermek için Türkiye'yi erken seçime götürdüğü ve Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Zekeriya Kutan gibi isimlerin siyaset sahnesinden Bahçeli sayesinde temizlendiği iddia ediliyor. Şimdi ise aynı kaynağa göre, "Devlet Bahçeli'i Erdoğan'ı temizlemeye çalışıyor" gibi net bir iddia ortaya atılıyor.
Erken seçim olasılığı da bu stratejinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Değerlendirmeye göre, erken seçim kararını bu parlamentoda yine tek bir kişi verir: Devlet Bahçeli. Erdoğan'ın mevcut şartlarda, Anayasa değişikliği olmadan ve cumhurbaşkanlığı yetkileriyle erken seçime gitmeyeceği, çünkü kazanma ihtimalinin sıfır olduğu öne sürülüyor. Erdoğan'ın Merkez Bankası başkanının sıkı para politikası açıklamasına rağmen piyasaları rahatlatma ve KOBİ'lere destek gibi açıklamalar yapması, kaynağa göre Erdoğan'ın "tehlikeyi gördüğü" şeklinde yorumlanıyor.
Analizde ele alınan bir diğer kritik konu ise KYK (Kanun Hükmünde Kararname) ile ilgili yaşananlar. MHP içinde Fethi Yıldız'ın KYK'lıların özgürleştirilmesi yönünde bir çıkış yaptığı ve bunun sonradan yalanlandığı hatırlatılıyor. Kaynağa göre, bu çıkışın Recep Tayyip Erdoğan'ı sıkıntıya sokmak için yapıldığı anlaşılıyor. İddiaya göre, Erdoğan KYK'lılardan nefret ettiği kadar hiç kimseden nefret etmiyor, hatta Apo'yu (Abdullah Öcalan) bile KYK'lılardan çok daha fazla seviyor. Bunun nedeni olarak ise, Erdoğan'ın, kendisini KYK ile hapse attığı insanların mensup olduğuna inandığı cemaat tarafından zarar gördüğüne ve kendisine "oyun oynandığına" inanması gösteriliyor. Değerlendirme sahibi, kişisel olarak KYK'lılara yapılanları doğru bulmadığını ve bu nedenle üç kez yargılanıp beraat ettiğini de ekliyor.
Muhalefetin durumu da analizde geniş yer buluyor. Erdoğan'ın seçimleri kazanmadığı, aksine muhalefetin kendi hataları ve iç sorunları nedeniyle kaybettiği net bir dille ifade ediliyor. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu'nun önceki seçimlerde kazanmak için hiçbir şey yapmadığı, son seçimde ise kazanmak istediği halde, CHP içindeki AKP tarafından "satın alınmış" bir grubun ve hatta Deniz Baykal'ın kızının bile Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçilmemesi için çalıştığı ve Erdoğan'ın yanına gittiği gibi şok edici iddialar dile getiriliyor. Kaynak, şu anda da CHP içinde aynı durumun yaşandığına dair bir izlenimi olduğunu belirtiyor.
Sonuç olarak, kaynak metindeki analiz, Devlet Bahçeli'nin siyasi eylemlerinin basit destek açıklamalarının ötesinde, taht oyunları ve gizli niyetler içeren karmaşık bir stratejinin parçası olduğu, bu stratejinin Erdoğan'ın zayıflamasına yol açtığı ve nihai amacın "Erdoğan'ı temizlemek" olabileceği yönünde çarpıcı iddialar ortaya atıyor. Ayrıca erken seçim kararı, DEM Parti'ye yaklaşım, KYK meselesi ve muhalefetin başarısızlığı gibi konular da bu geniş siyasi değerlendirmenin parçaları olarak sunuluyor.