Memduh Bayraktaroğlu'ndan "Taht Oyunları" Analizi: "Bahçeli, Erdoğan'ı Temizlemeye Çalışıyor
Deneyimli gazeteci Memduh Bayraktaroğlu, Devlet Bahçeli'nin siyasi hamlelerini "taht oyunları" benzetmesiyle yorumladı. Bahçeli'nin asıl niyetini gizlediğini ve Erdoğan'ı 'temizleme' peşinde olduğunu öne süren Bayraktaroğlu, yeni anayasa tartışmaları ve..
Siyasette "Taht Oyunları" mı Oynanıyor? Memduh Bayraktaroğlu'ndan Devlet Bahçeli ve Erdoğan İlişkisine Derinlemesine Bakış
Gazeteci ve yazar Memduh Bayraktaroğlu, Türkiye siyasetinin mevcut dinamiklerini ve özellikle Cumhur İttifakı içindeki kritik dengeyi, kendi penceresinden yaptığı analizlerle değerlendirdi. Gündemdeki sıcak konulara ve izleyicilerden gelen sorulara yanıt veren Bayraktaroğlu, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin siyasi stratejisini "taht oyunları" benzetmesiyle tanımlayarak, iktidar kulislerine dair dikkat çekici yorumlarda bulundu.
Bayraktaroğlu'na göre, Devlet Bahçeli'nin siyasi hamlelerinin ardında yatan asıl niyet, kamuoyuna yansıtılandan çok daha farklı ve karmaşık olabilir. Bahçeli'nin uzun yıllardır süregelen politik kariyerinde en başarılı olduğu anların, niyetini gizlemeyi başardığı dönemler olduğunu belirten Bayraktaroğlu, "Taht oyunlarında kuraldır, düşmanına niyetini belli etme" ifadesini kullanarak, Bahçeli'nin de bu kuralı uyguladığını öne sürdü. Bayraktaroğlu'na göre Bahçeli, adeta "Erdoğan'ı günahların en büyüğüne, en acımasızına, en affolunmazına doğru sürekli sürüklüyor". Bu sürecin sonunda Bahçeli'nin amacının ise "Erdoğan'ı temizlemeye çalışmak" olduğunu iddia etti.
Yeni Anayasa Tartışmaları ve Sistem Değişikliği İsteği
Son günlerde tekrar gündeme gelen yeni anayasa yapılması tartışmaları da Bayraktaroğlu'nun analizlerinin merkezindeydi. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın yarı parlamenter sistem önerisini hatırlatan Bayraktaroğlu, Erdoğan'ın da bu sistem değişikliğini istediğini düşündüğünü belirtti. Ona göre, Erdoğan'ın yeni anayasayla parlamenter sisteme veya yarı parlamenter sisteme dönülmesini istemesinin iki temel nedeni var: Birincisi, bu sistemde yeni seçilecek cumhurbaşkanının bugünkü "tek adam" yetkilerine sahip olmayacak olması. İkincisi ve belki de daha önemlisi, parlamenter sistemde Erdoğan'ın yeniden seçime girme ihtimali doğması ve parlamentoda en kötü ihtimalle CHP dışındaki sağcı milletvekilleriyle uzlaşarak, cumhurbaşkanını meclisin seçeceği yeni sistemde tekrar cumhurbaşkanı olma şansını yakalaması. Bayraktaroğlu, Erdoğan'ın "anayasa değişse bile ilk dört maddenin değişmeyeceği" yönündeki sözlerini de bu bağlamda değerlendirdi.
Ancak Memduh Bayraktaroğlu, kendi kişisel görüşü olarak parlamenter sistemden yana olmadığını, ancak mevcut "başkanlık sisteminin" de Türkiye'deki uygulamasının yanlış olduğunu savundu. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin kesin ve katı bir şekilde uygulanmadığı, yargının bağımsız olmadığı bir sistemin yürümediğini, Amerika'daki sistemin ise işlediğini çünkü yargının bağımsız olduğunu vurguladı. Bayraktaroğlu, hatta mevcut sistemin en az bir 5 sene daha devam etmesi gerektiğini, muhalefetten seçilecek bir cumhurbaşkanının (İmamoğlu, Yavaş, hatta İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu Hanımefendi gibi isimleri zikrederek) bu yetkileri kullanarak "son 8-10 senenin tahribatını onarması" gerektiğini savundu. Bu nedenle, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in yeni anayasa sürecine girmesine "sitem ettiğini" ve "yapma Özgür kardeşim, bırak bu sistem kalsın" diyerek adeta yalvardığını ifade etti.
Bahçeli'nin Gücünün Kaynağı ve Erdoğan'ın İhtiyacı
Bayraktaroğlu'nun analizine göre Devlet Bahçeli'yi Türk siyasetinde bu kadar etkin kılan temel faktör, Erdoğan'ın %51 oy oranına ulaşmak için Bahçeli'nin desteğine "muhtaç" olmasıdır. Bu ihtiyaç, Bahçeli'ye yargı, emniyet ve ordu üzerinde dahi etkinlik kazandırmıştır. Eğer yeni anayasa ile en çok oyu alanın doğrudan cumhurbaşkanı seçileceği veya cumhurbaşkanının parlamentodan çıkacağı bir sisteme geçilirse, Erdoğan'ın Bahçeli'ye olan ihtiyacının kalmayacağını ve Bahçeli'nin siyasi gücünü kaybedeceğini öne sürdü. Bu nedenle, Bayraktaroğlu'na göre Bahçeli, ne parlamenter sisteme dönüşü ister ne de ilk turda en çok oy alanın cumhurbaşkanı seçileceği bir değişikliği kabul eder. Bahçeli'nin mevcut "barış süreci"ni de sonuna kadar götüreceğini, çünkü bunu sonlandırırsa Erdoğan'a kurduğu tuzağı bozmuş olacağını ve kaybeden tarafın kendisi olacağını düşündüğünü belirtti.
Erdoğan'ın "Aday Olmayacağım" Sözleri: Samimiyetsizlik mi, Siyasi Manevra mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "aday olmayacağım" yönündeki açıklamaları da Bayraktaroğlu tarafından samimiyetsiz olarak değerlendirildi. Ona göre, Erdoğan bu sözleri, muhalefeti anayasa değişikliğine zorlamak ve 400 milletvekilinin oyuyla kendi istediği yeni anayasanın çıkmasını sağlamak amacıyla söylüyor. Bayraktaroğlu, rahmetli Bülent Ecevit, Süleyman Demirel ve Turgut Özal gibi liderlerin sözünün eri olduğunu ancak Erdoğan için aynı şeyi söyleyemeyeceğini, Erdoğan'ın bugüne kadar verdiği sözlerin "hiçbirisini tutmadığını" iddia etti. Bu nedenle Erdoğan'ın, cumhurbaşkanının yetkilerinin Ahmet Necdet Sezer'in yetkileri gibi olacağı yeni bir anayasayı hedeflediğini belirtti.
Erken Seçim İhtimali ve Ekonomik Endişeler
Bayraktaroğlu'na göre mevcut şartlarda bir erken seçim mümkün görünmüyor. Erdoğan'ın erken seçime gitmeyeceğini, çünkü kazanma ihtimalinin sıfır olduğunu savundu. Erken seçim kararını verebilecek tek kişinin ise Devlet Bahçeli olduğunu, Erdoğan'ın bu tehlikeyi gördüğünü belirtti.
Ekonomi konusunda ise, yıllardır söylediği gibi Türkiye ekonomisinden "korkmadığını" yineledi. Merkez Bankası elinde olduğu sürece devletlerin ekonomisinin "batmayacağını", sadece "sıkışıklık" olacağını savundu. Ancak en büyük endişesinin, Erdoğan'ın "Allah göstermesin" bir 5 sene daha iktidarda kalması olduğunu vurguladı.
Diğer Analizler: DEM Parti, KHK'lılar ve İstanbul Trafiği
Bayraktaroğlu, DEM Parti'nin yeni anayasa sürecine katılacağı kanaatinde olduğunu, ancak partinin ilk dört madde başta olmak üzere anayasada kabul edilemez değişiklikler isteyeceğini öne sürdü. Ayrıca Suriye'nin kuzeydoğusundaki bölgeye müdahale edilmemesi gibi dış politikaya yönelik talepleri olabileceğini belirtti. Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin de yeni anayasaya enjekte edilmek istenebileceği gibi çarpıcı bir iddiada bulundu.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilenlerin durumuna da değinen Bayraktaroğlu, MHP içinde bir grubun KHK'lıların özgürleştirilmesini istediğine dair Fethi Yıldız'ın çıkışının ardından gelen yalanlamanın çok önemli olmadığını, bunun Erdoğan'ı sıkıntıya sokmak için yapılmış bir açıklama olduğunu düşündüğünü belirtti. Erdoğan'ın KHK'lılardan "hiç kimseden nefret etmediği kadar nefret ettiğini", hatta Abdullah Öcalan'ı bile onlardan daha fazla sevdiğini iddia ederek, Erdoğan'ın bu kişilerin mensup olduğuna inandığı cemaatin kendisine "zarar verdiği" kanaatinde olduğunu dile getirdi. Bayraktaroğlu, KHK'lılara yapılanları yıllardır doğru bulmadığını ve bu nedenle yargılandığını ancak beraat ettiğini de sözlerine ekledi.
İstanbul trafiğindeki kaosu da değerlendiren Bayraktaroğlu, bunun sadece İmamoğlu'nun yönetimiyle ilgili olmadığını, İçişleri Bakanlığı'na bağlı polislerin trafiğe müdahale etmeyerek Ekrem İmamoğlu'nu ve belediyeyi "rezil etmek" amacıyla bilerek yapıldığını savundu. Kent lokantalarının çalıştırılmaması ve trafiğin karıştırılmasının, İmamoğlu'nun hapse atılmasının temel sebeplerinden biri olduğunu düşündüğünü ifade etti.
Genel olarak muhalefetin pasif kaldığını düşünen Bayraktaroğlu, özellikle son seçimde Kemal Kılıçdaroğlu'nun, CHP içindeki bir grubun AKP tarafından "satın alınmış" olması nedeniyle seçilmesinin engellendiği gibi sert iddialarda bulundu.
Memduh Bayraktaroğlu, tüm bu karmaşık siyasi tablonun ortasında, izleyicilerine ve halka "enseyi karartmayın" ve "umudunuzu kaybettiğiniz an iktidara bayram günü" mesajını vererek, umutlu olmanın mücadelenin şartı olduğunu hatırlattı.