Türkiye Siyasetinde İnfaz Düzenlemesi Fırtınası: Meclis Kulisleri Hareketli, İmamoğlu, Peker ve Anayasa Tartışmaları Zirvede!
Türkiye Büyük Millet Meclisi infaz düzenlemesi için hareketli günler yaşıyor. AK Parti'nin tüm partilerle başlattığı görüşmeler, Sedat Peker'in dönüş sinyalleri, İBB soruşturmasındaki son durum ve olası yeni anayasa tartışmaları bu haberde detaylıca ele..
Türkiye Büyük Millet Meclisi, infaz düzenlemesi hazırlıkları kapsamında kritik görüşmelere sahne oluyor. AK Parti Meclis Grup Başkanı Abdullah Güler, mecliste temsil edilen tüm siyasi partilerin temsilcileriyle tek tek bir araya gelerek, bu önemli düzenlemeye dair görüşlerini ve beklentilerini topluyor. Güler'in bu görüşmelerini hafta sonuna kadar tamamlaması bekleniyor. Partilerden gelen talepler doğrultusunda, AK Parti ve MHP'nin birlikte hazırladığı taslağın revize edileceği ve bir kanun teklifine dönüştürüleceği belirtiliyor.
Düzenlemenin meclise sunulma takvimi de netleşmeye başlıyor. Yetkililer, kanun teklifinin bayramdan önce Meclis Başkanlığı'na sunulabileceğini ifade ediyor. Ancak teklifin hemen yürürlüğe girmesi söz konusu değil; yasalaşması için genel kurulda görüşülmesi gerekiyor. Bu görüşmelerin ve yasalaştırma sürecinin ise bayramdan sonra yapılabileceği belirtiliyor.
Bu süreçte bir sürpriz yaşanabilir mi? Bu soru siyaset kulislerinde sıkça dile getiriliyor ve cevabı evet, sürprizler yaşanabilir. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli'nin bu konuda ayrı ayrı talimatları olduğu biliniyor. AK Parti ve MHP'li kurmaylar, infaz düzenlemesi üzerinde harıl harıl çalışıyorlar. MHP'nin hukukçu kurmayı Fethi Yıldız, bu düzenlemenin arkasındaki ana isim olarak öne çıkıyor ve düzenlemeye dair temel prensipleri çok açık bir dille ifade ediyor.
Fethi Yıldız'a göre, meclis öncelikle insan onurunu merkeze alan, hakim, savcı, avukat gibi uygulayıcıların yanı sıra hükümlülerin de anlayabileceği, karmaşık olmayan sade bir infaz kanunu yapmalıdır. Dahası, cezanın ıslah edici fonksiyonlarını gözeten, infazda eşitliği ve adaleti sağlayacak, cezasızlık algısına sebep olmayacak ve sık sık değiştirmeye ihtiyaç duyulmayacak bir infaz kanunu hayata geçirilmelidir. Yıldız, infazda eşitliğin toplumun her kesimine dokunmak anlamına geldiğini ve özellikle KHK'lıların da bu kapsama alınması gerektiğini açıkça savunuyor. Bu düzenlemenin aslında büyük bir hukuki reforma dönüşeceğini belirten Yıldız, tıpkı MHP lideri Devlet Bahçeli gibi açıkça bir yeni anayasa ihtiyacını da dile getiriyor. Yeni anayasanın, hukuki reformla birlikte Türkiye'nin geleceğini şekillendireceğini ve Türkiye Cumhuriyeti'nin milli kimliğini, coğrafi bütünlüğünü ve siyasi birliğini her yönüyle koruyacak güçlü bir yapı olması gerektiğini vurguluyor.
Abdullah Güler, MHP kurmayı Fethi Yıldız ile yaptığı görüşmenin ardından DEM yönetimiyle de bir araya geldi. DEM heyeti, infaz düzenlemesi sürecindeki beklentilerini sıraladı. Bu beklentiler arasında kayyumların geri çekilmesi, barış akademisyenlerinin görevlerine iade edilmesi, tüm tutuklu siyasetçilerin serbest bırakılması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) kararlarının artık uygulanması talepleri öne çıktı. DEM tarafı, MHP'nin yeni anayasa ve düzenleme önerilerine yönelik de eleştirilerde bulunuyor. Onlara göre, bu düzenlemeler sanki sadece belli kimselere getirilecek ayrıcalıklar, iktidarda kalmalarını sağlayacak düzenlemeler ve dahası ülkeyi bölmeye dönük düzenlemelerdir. "Bunlar zaten ortak vatanda yaşamıyor muyuz?" diyerek itirazlarını yükseltiyorlar. Bu tür derinlemesine siyasi analizler, kamuoyunun bilgilenmesi açısından avazturk.com gibi yayın platformlarında önem taşımaktadır.
Abdullah Güler'in sıradaki durağı ise CHP olacak. CHP'nin Meclis Başkan Vekili Murat Emir, bu görüşme öncesinde yaptığı açıklamada, daha geniş bir demokratikleşme paketi istediklerini ve "aza razı olmayacaklarını" net bir şekilde belirtti. CHP'nin temel vurgusu, tutuklu öğrenciler meselesi üzerinde yoğunlaşıyor. Emir, öğrenciler tutukluyken bu infaz düzenlemesinde ilerleyemeyecekleri mesajını veriyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de sürekli olarak Ekrem İmamoğlu'nun tutuksuz yargılanması ısrarını dile getiriyor. İktidarın bu konudaki pozisyonu ise biliniyor: tutuksuz yargılama esastır, ancak mahkemelerin aldığı kararlar vardır ve gereği neyse o yapılmaktadır, iktidarın bu konuda yapabileceği bir şey yoktur şeklinde açıklamalar yapılıyor. Bu durum, iktidar ile muhalefet arasındaki gerilimin meclisteki görüşmelere de yansıyacağını gösteriyor.
İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu ile de görüşen Abdullah Güler, Müsavat Bey'in "terörsüz Türkiye sürecine tamamen kapıları kapatmış bir lider" olarak bilindiği yönündeki algının aksine, aslında kendilerinin de "terörsüz Türkiye'ye evet" dediklerini ifade ettiğini aktarıyor. "Biz de gözyaşı akmaz, akmasın, kan dökülmesin diyoruz" diyen Dervişoğlu, ancak kendilerine "dayatılan bir düzenleme, bir sistem" olduğunu belirterek buna itiraz ettiklerini vurguluyor. Dayatılanın ne olduğu sorulduğunda ise cevabı net: "tek adam rejimidir". Bu sürecin, tek adamın ayakta kalması ve yaşaması için ona uygun bir düzenleme inşa edilsin diye dayatıldığını belirten Dervişoğlu, bu dayatmaya "hayır" dediklerini ve itirazlarına toplumdan ciddi destek olduğunu söylüyor. Abdullah Güler, İYİ Parti'nin de beklentilerini not edecek. Yeni yol grubundaki Saadet, Gelecek ve Deva partileri de "terörsüz Türkiye'ye evet" demiş durumda ancak infaz düzenlemesinde nelerin olacağını merakla bekleyen grupta yer alıyorlar.
Peki, infaz düzenlemesinin içinde neler var? Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ısrarla "genel af demeyin, kısmi af demeyin, af demeyin, af yok" dese de, kulislerde bir şekilde bir "affedilme durumu" olacağı konuşuluyor. Mevcut taslakta öne çıkan bazı maddeler şöyle: Mevcut sistemde aynı suçu birden fazla kez (mükerrer) işleyenler için iyi hal indirimi gibi bir uygulama söz konusu değilken, yeni düzenlemede bu kişilerin cezaevinde iyi hal göstermeleri halinde tahliye edilebilecekleri, yani şartlı salı verilme düzenlemesinden yararlanabilecekleri belirtiliyor. Bakanlığın çalışmasına göre, bir "Covid düzenlemesi" de infaz düzenlemesinin içinde yer alacak. 31 Temmuz 2023 tarihinden önce suç işleyen ve halen cezaevinde hükümlü olanların 3 yıl erken denetimli serbestlik kapsamına alınması planlanıyor. Hasta ve yaşlı mahkumların serbest kalması ise "kesinlikle ama kesinlikle mümkün olacak" ifadesiyle vurgulanıyor. 2020'deki infaz düzenlemesinde kapsam dışında bırakılan terör, kasten adam öldürme, cinsel istismar, çocuklara karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu ticareti gibi suçların da bu yeni infaz düzenlemesi kapsamına alınabileceği konuşuluyor. İktidar kulislerinde "daha geniş bir düzenleme olur mu, olabilir, sürprizlere hazır olun" denmesi, bu ihtimali güçlendiriyor. Kulislerde hareketlilik sürerken, Sedat Peker'in potansiyel dönüşü ve infaz düzenlemesinden yararlanma ihtimali gibi konular, avazturk.com gibi güncel haber kaynaklarında da geniş yankı buluyor.
Meclis kulislerinde infaz düzenlemesi kadar, hatta zaman zaman ondan da fazla konuşulan bir diğer konu ise suç örgütü lideri Sedat Peker'in Türkiye'ye dönüp dönmeyeceği tartışmaları. Hakkında soruşturmalar bulunan ve kırmızı bültenle aranan Sedat Peker'in dönebileceğine dair ilk sinyali MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter sosyal medya paylaşımıyla vermişti. Sedat Peker ise geçtiğimiz günlerde Sözcü Gazetesi'nden Saygı Öztürk'e konuşarak, Türkiye'ye dönmek için "henüz çok erken" olduğunu belirtti. Dönmeme nedenini ise, dönse bile kırmızı bülten kaldırılmış olsa dahi mahkemelerin kendisini alıp cezaevine koyacağını ifade ederek açıkladı. Peker, asla affetmeyeceği üç kişiden bahsederken, bunlardan birinin eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olduğu biliniyor. Peker'in mesajları, MHP, İYİ Parti ve diğer muhalefet kulislerinde geniş yankı buldu ve ciddi değerlendirmeler yapıldı. Kulislerde, Sedat Peker'in bu infaz düzenlemesinden yararlanabileceği ve dönebileceği yönünde güçlü bir kanaat hakim. Özellikle MHP'nin İzzet Ulvi Yönter aracılığıyla bir nevi "yeşil ışık yaktığı" yorumları yapılıyor ve Peker'in "henüz çok erken" demesi, demek ki bir vakti var şeklinde yorumlanıyor.
Kulislerin bir diğer sıcak gündem maddesi ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması. Bu soruşturmada "etkin pişmanlıktan" yararlanan Ekrem İmamoğlu'nun danışmanı Ertan Yıldız'ın ifadesinin tekrarlandığı bilgisi ortaya çıkmış ve Yıldız serbest kalmıştı. Bu gelişmenin ardından "ne olacak, yeni dalga olacak mı, soruşturma derinleşecek mi?" soruları yükseliyor. İktidar kulislerinden gelen yanıt net: "Evet, soruşturma derinleşecek, biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki yolsuzlukların peşini bırakmayacağız" ifadeleri kullanılıyor. Bu durum, "hukuk kime göre, neye göre?" tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Zira, bu süreçte artık Ekrem İmamoğlu da "bir suç örgütü lideri olarak tanımlanıyor".
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, muhalefet "el yükseltiyor" ve böyle bir ortamda demokratik bir reformun, hukuki bir düzenlemenin, dahası yeni bir anayasanın gelip gelemeyeceği ciddi şekilde sorgulanıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi kulisleri, infaz düzenlemesi, Sedat Peker'in durumu, İBB soruşturması ve olası anayasa değişiklikleri ekseninde oldukça hareketli ve gerilimli günler geçiriyor. Tüm bu gelişmeler, siyaset gündeminin en üst sıralarında yer alırken, önümüzdeki günlerde yaşanacaklar merakla bekleniyor.