Türkiye'nin Gündemi Sarsan Skandal: Yüksek Kazanç Vaadiyle Kurgulanan Fon Oyunları

Türkiye'nin Gündemi Sarsan Skandal: Yüksek Kazanç Vaadiyle Kurgulanan Fon Oyunları

Ankara Milletvekili Umut Akdoğan'ın gündeme getirdiği ve Türkiye'nin konuştuğu milyonlarca dolarlık fon skandalı, devletin zirvesine kadar uzanan etkileri ve kamuoyunun tepkileriyle derinlemesine inceleniyor.

Ankara Milletvekili Umut Akdoğan'ın gündeme getirdiği, Türkiye'yi sarsan bir mali skandalın perde arkası aydınlatılıyor. Mesele, "yüksek kârlı fon davası" olarak adlandırılan, Fatih Terim ismi ile de anılan bir olay zincirinden ibaret. İddianame 19 Ekim'de kabul edilirken, skandalın ilk duruşması geçtiğimiz hafta yapıldı. Akdoğan, bu meseleyi futbol dünyasını aşan, iş insanlarından belediye meclis üyelerine kadar geniş bir yelpazede etkili olan bir mali manevraya dönüştüğünü vurguluyor.

Fonun iddia edilen boyutu, 43 milyon dolarlık bir miktar. Akdoğan, bu rakamın Türkiye ekonomisindeki etkisini, TÜRK-İŞ'in açlık sınırı rakamları ile karşılaştırarak gözler önüne seriyor. 1,2 milyar lira olarak ifade edilen bu meblağ, bir ailenin açlık sınırında tam 85 bin ay yaşamasına yetebilecek bir büyüklükte.

Akdoğan, bu fonun sadece yüksek kâr vaadiyle sınırlı olmadığını, tefecilikten vergi kaçakçılığına, yalan beyandan tehdite kadar pek çok yasa dışı faaliyeti barındırdığını iddia ediyor. Bu durum, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik yapısında ciddi bir sarsıntıya yol açarken, iktidar partisinin bu konuda sessiz kalması eleştiriliyor.

Özellikle futbol dünyasıyla ilişkilendirilen bu skandal, Fatih Terim'in isminin anılmasıyla daha da karmaşık bir hale bürünüyor. Akdoğan, Terim'in bu olayla doğrudan bir bağlantısı olup olmadığını sorguluyor. Ayrıca, Terim'in vergi ile ilgili durumunu ve yasal prosedürlere uygunluğunu da gündeme getiriyor.

Skandalın bir başka yönü, iddiaya göre, iki futbolcunun Cumhurbaşkanlığı sarayına giderek yardım talebinde bulunmaları. Akdoğan, bu durumu, siyasi ve finansal elitler arasındaki ilişkilerin bir yansıması olarak değerlendiriyor ve Türkiye'nin bu konuda daha şeffaf ve adil bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini vurguluyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bu konunun detaylıca araştırılması gerektiğini belirten Akdoğan, önerge ile bu konunun daha da derinlemesine incelenmesi çağrısında bulunuyor. Akdoğan, bu skandalın, hem Türkiye ekonomisi hem de siyasi yapısı için ciddi sonuçlar doğurabilecek bir mesele olduğunu, dolayısıyla her yönüyle ele alınması gerektiğini savunuyor.

Sonuç olarak, Akdoğan'ın ifadeleri, Türkiye'nin gündemini derinden etkileyen bu mali skandalın, sadece ekonomik bir boyutu olmadığını, aynı zamanda siyasi ve toplumsal bir yankıya da sahip olduğunu gösteriyor. Bu durum, Türkiye'nin şeffaflık, hesap verebilirlik ve adil yargı sistemine olan ihtiyacını bir kez daha ön plana çıkarıyor. Konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu;

Büyük Skandal

''Türkiye, günlerdir çalkalanıyor. Türkiye’nin gündeminde büyük bir olay var ama iktidar partisinden bu konuyla ilgili çıt çıkmıyor. Nedir bu olay? Fatih Terim fonu, Anadolu Ajansının deyimiyle “yüksek kârlı fon davası” Anadolu Ajansı böyle bir isim uygun görmüş. 19 Ekim tarihinde iddianame kabul ediliyor, geçen hafta da bu işin ilk duruşması yapılıyor.

Bu, büyük bir skandal, siz bunun farkına varamamış olamazsınız ama bu konuya sessiz kalmanız, gerçekten bu skandalı görmezden gelmeniz tarihin karanlık sayfalarına geçer, bunu bilesiniz. Bu mesele bir futbol takımıyla, bu mesele sadece futbolcularla kısıtlanamayacak bir mesele. Bunun içinde futbolcular da var, iş insanları da var, yatırımcılar da var, hatta sizin belediye meclis üyeniz bile var, herkes bu işin içinde ve para öyle böyle bir para değil, 43 milyon dolardan bahsediliyor değerli milletvekilleri. 43 milyon doları bugünkü kurla çarptığınız zaman 1,2 milyar lira yapıyor.

Bugün TÜRK-İŞ’in rakamlarına göre açlık sınırı 14 bin 50 TL. Bu parayı 14 bin 50 TL’ye bölerseniz, bir aile açlık sınırında bu parayla seksen beş bin ay yaşar, yedi bin yıl yaşar. Böyle devasa bir paradan bahsediyoruz. Bu işin içinde tefecilik var, bu işin içinde vergi kaçakçılığı var, yalan beyan var, tehdit var, şantaj var, darp var; Türkiye çalkalanıyor ama bu işin gözlerinden bir tanesi siz değilsiniz; bakmıyorsunuz, görmüyorsunuz, bu işten kaçınıyorsunuz, bu işten sakınıyorsunuz.

Fatih Terim fonu meselesi

Bu mesele, bu Fatih Terim fonu meselesi bir film olarak çekilse vallahi de billahi de ya sinema salonunu “Ya, bu ne kadar saçma bir film.” diye terk edersiniz, evde izliyorsanız kanal değiştirirsiniz. Koskoca bir memleketi devasa bir kumarhane hâline getirmişsiniz ama farkında değilsiniz; farkında değilseniz bir problem, farkındaysanız ve konuşmuyorsanız ayrı bir problem.

Paradan para kazanmak için, bedava para kazanmak için, tefecilik yapmak için tezgahlanan fon işi bu işe karışan -tırnak içinde- banka müşterilerinden birinin 444’lü telefon hattını aramasıyla başlıyor ve nihayetinde “Yandım Allah.” deyip 2 futbolcu Cumhurbaşkanlığı sarayına gidiyor, Cumhurbaşkanını buluyorlar. “Biz Sülün Osman gibi dolandırmaya giderken dolandırıldık efendim, bize yardım edin.” diyorlar. İddia o ki Cumhurbaşkanı da banka yönetimini arıyor “Bu çoluğun çocuğun parasını verin.” diyor, banka yönetimi diyor ki: “Biz nasıl verelim bu parayı, olacak iş değil.”

Şimdi, merak ediyorum, şunu sizi göstermek isterim değerli milletvekilleri: “Avcılarda iş cinayeti, 79 yaşındaki işçi çatıda ölü bulundu.” Ya, 79 yaşında bir işçi -ki artık emekliliğini yaşıyor olması gerekir, evinde güzel vakit geçiriyor olması gerekir- alın teri akıtırken öldü. Mesela, bu işçinin ailesi Cumhurbaşkanlığı sarayının yanına yaklaşabilir mi, bunu merak ediyorum ama 2 futbolcu “Bizi kurtar, biz ava giderken avlandık.” diyerek Cumhurbaşkanlığı sarayına gidebiliyor. İsmi en çok geçen kim? Adını da veriyor, Fatih Terim. Ya bir bakıyorum, ne sanık olarak ne tanık olarak ne müşteki olarak Fatih Terim’in adı herhangi bir yerde herhangi bir şekilde geçmiyor.

Fatih Terim Neden Davacı Olmuyor?

Şimdi birkaç sorum var. Bir: Fatih Terim isminin bu şekilde lekelendiğini düşünüyorsa niçin davacı olmuyor? Olmuyor. İki: “Seçil benim kızım gibidir.” lafını kullanıyor mu kullanmıyor mu? Üç: 20 milyon dolar kazandığı iddiası var, bununla ilgili beş kuruş vergi ödedi mi ödemedi mi? Fatih Terim helal yollarla, yasal yollarla, doğru yollarla bir ayda yüzde 300 faiz alınmayacağını biliyor mu bilmiyor mu? Bunların hepsi soru. Bunun üstünü “Faiz değil; bu, kâr payı.” falan diyerek kapatamazlar, kimse kapatamaz, biz buna müsaade etmeyiz.

Faiz dediğin yüzde 10 olur, 15 olur, 20 olur, 25 olur; yüzde 300 faiz olur mu? Olmaz. Messi dünyaca ünlü bir futbolcu, vergi kaçırdığı gerekçesiyle Arjantin'de ailesiyle birlikte yargılandı, sonra ceza aldı, bu ceza paraya çevrildi ve adamı mahkemelerde süründürdüler. Bizim aslan parçaları da saraya gidiyor, saraya; yargılanmak margılanmak, vergi kaçakçılığı yok; saraya gidiyorlar, yardım istiyorlar. Bu ayıp Türkiye'nin değil sizin ayıbınızdır.

Arda ve Belözoğlu Meselesi

Hani bu Arda Turan ile Emre Belözoğlu Cumhurbaşkanını çok seviyordu? Cumhurbaşkanı demedi mi “Aman faize bulaşmayın.”? Cumhurbaşkanı demedi mi “Yasa dışı paralarını devletin sistemine sokun.”? Cumhurbaşkanınız demedi mi “Dövizde para tutmayın.”? Tuttu, çok seviyordu. Ya, Cumhurbaşkanının sözünü niye dinlemediler? Kur korumalı mevduata parayı yatırmamışlar, faiz istiyorlar, yasal faizin çok çok üstünde, bir de doları bozdurmamışlar; dolar olarak, döviz olarak bu paradan faiz alıyorlar. Ya, bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap!

Onlara soru yok, onlara soracağım kişi medet ummak için saraya gidiyor saraya, saraya gidiyor. Bak şunu gösterince tepki vermiyorsunuz “saray” deyince tepki veriyorsunuz. Nas hâlâ ortada değil mi, Cumhurbaşkanı ortada değil mi, bu arkadaşların sözde sevgisi ortada değil mi? Ortada olan çıkarlarınız. Herkes sisteme verdiği paradan bahsediyor, aldığı paradan bahseden yok.

Yarın bir önerge versek, desek ki: “Ya, gelin arkadaşlar, bu meseleyi bir araştıralım, bu olacak gibi değil.” Bu Türkiye Yüzyılı’nın Kastelli meselesidir, Türkiye Yüzyılı’nın Kastelli meselesidir. Siz diyorsunuz ya “Türkiye Yüzyılı.” Kastelli’yi ben hatırlamıyorum da okuduğumuzdan biliyorum, o dönemin Başbakan Yardımcısı istifa etmişti. Tabii, biz sizden artık böyle ulvi dileklerde bulunamıyoruz, istifa falan sizin için çok uzak işler. Bugün Sayın Bahçeli söyledi, tepkisini gösterdi, belki “Komisyon kuralım.” dersek MHP “evet” der, vallahi siz “hayır” dersiniz.

Türkiye Yüzyılı” haramzadelerin yüzyılı mıdır?

Gelin, bu komisyon kurma önerisini siz getirin, biz “evet” diyelim, Türkiye Büyük Millet Meclisi bunu araştırsın. Neden? Merak ediyoruz, bir bankanın bir şubesinde bu olay çıktı, belki başka şubesinde de var, belki başka bankalarda da var dolayısıyla bunu araştırmak bizlerin görevi. MASAK ne iş yapıyor merak ediyoruz, BDDK ne iş yapıyor merak ediyoruz, bunların hepsi bizim merakımız. “Türkiye Yüzyılı”ndan kastınız bu mudur, en çok da bunu merak ediyoruz. “Türkiye Yüzyılı” saadet zincirlerinin yüzyılı mıdır? “Türkiye Yüzyılı” çiftlik bankların yüzyılı mıdır? “Türkiye Yüzyılı” tosuncukların yüzyılı mıdır? “Türkiye Yüzyılı” haramzadelerin yüzyılı mıdır?

“Türkiye Yüzyılı” kara para aklayanların yüzyılı mıdır? “Türkiye Yüzyılı” imardan büyük, devasa rant sağlayanların; kentini parsel parsel FETÖ’cülere satanların yüzyılı mıdır? Bir koyup üç almakta beis görmeyen, vergi kaçırmayı marifet zanneden; vergi kaçırdıktan sonra, bire üç almayı kafaya koyduktan sonra, birilerini dolandırmaya giderken dolandırıldıktan sonra koşup gidip saraya sığınanların yüzyılı mıdır? Değerli arkadaşlar, bu konu bu Meclisin çatısı altında konuşulmalıdır, bu konu sizin de duyarlılık alanınıza girmelidir. Fatih Terim’den başlamak üzere, bu konuya bulaşmış banka çalışanına kadar kim varsa – kimi diyor 18, kimi diyor 25 kişi- mutlaka yargılanmalıdır ve bununla ilgili Adalet ve Kalkınma Partisinin söyleyecek samimi bir çift sözü olmalıdır.