Türkiye'nin Kaderini Değiştirecek İttifak Yolda mı?
Mansur Yavaş'tan flaş çıkışlar, İmralı heyetinden sürpriz temaslar... Türkiye siyaset sahnesinde fırtına kopuyor, geleceğe dair tüm denklemler baştan yazılıyor ve makalemizin devamında şaşırtıcı detaylar sizi bekliyor!
Değerli okuyucular, siyaset arenası son günlerde adeta nefes kesen gelişmelere sahne oluyor. Perde arkasında dönen büyük oyunların ve beklenmedik ittifakların ilk sinyalleri gelmeye başladı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'tan gelen bomba etkisi yaratan açıklamalar ile İmralı heyetinin Türkiye siyasetinin tüm aktörleriyle gerçekleştirdiği maraton görüşmeleri, geleceğe dair ezberleri bozacak bir dönemin kapısını aralıyor. Bu makale, tüm bu kritik olayların bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki çarpıcı detaylarını sizler için aralıyor, ve evet, makalemiz daha yeni başlıyor, çünkü asıl şaşırtıcı sona daha var!
Mansur Yavaş, siyaset kulislerinde uzun süredir merakla beklenen "Cumhurbaşkanlığı adaylığı" tartışmalarına son noktayı koyan bir açıklama yaparak adeta buzları eritti. Fatih Altaylı'nın cezaevinden yolladığı notlarda yer alan bu çarpıcı demeç, bugünün en önemli manşetlerinden biri oldu. Yavaş, Altaylı'ya şunları söyledi: "Çocuklarımız için torunlarımız için gençler için bu anlayıştan kurtulmamız lazım. Kim kurtaracaksa olur. Beni seni yok. Ekrem başkan olur Özgür Bey parlıyor Olur Ben olurum Birimiz yapsın da kim yaparsa yapsın". Bu sözler, Cumhuriyet Halk Partisi içindeki adaylık tartışmalarına nokta koyarken, iktidar medyasında bu konuda yapılan yayınlara da net bir cevap niteliğindeydi. Yavaş, kimin aday olduğundan çok, ülkeyi bu durumdan kurtaracak kişinin önemli olduğunu vurgulayarak, "İsmin önemi yok" mesajını net bir şekilde verdi. Bu cesur çıkış, siyaset koridorlarında geniş yankı bulurken, gelecekteki siyasi hamlelerin yönüne dair önemli ipuçları sunuyor.
Bu çarpıcı siyasi mesajın hemen ardından, Mansur Yavaş'ın bir başka dikkat çekici adımı, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'i cezaevinde ziyaret etmesi oldu. Ziyaret çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yavaş, Böcek'in tutuklanma kararına ilişkin iktidara sert tepki gösterdi. Yavaş, "Belediye başkanlarımız patır patır içeri atılıyor. Bunun tamamen siyasi olduğunu söylememe gerek yok" ifadeleriyle hükümetin uygulamalarına karşı duruşunu netleştirdi. Kamuoyunun merak ettiği "AK Partili belediyeler hepsi sütten çıkma akkaşık mıdır hiç mi bir olaya başvurmamıştır?" sorusunu da sorarak adeta iğneyi kendisine batırdı. Yavaş, sağlık problemi yaşayan belediye başkanlarının, özellikle de Covid sürecinde 108 gün hastanede yatarak "ikinci hayatını yaşayan" ve kalp ile şeker gibi kronik sorunları olan Muhittin Böcek gibi isimlerin cezaevinde tutulmasının hiçbir anlamı olmadığını belirtti. "Sanki ölsünler der gibi böyle inadına inadına içeride tutman da hiçbir anlamı yok" diyerek bu duruma sert bir eleştiri getirdi ve en azından ev hapsine çıkarılması gerektiğini vurguladı. Tüm bu gelişmeler, Türkiye'de yargı ve siyaset ilişkisinin ne denli kritik bir noktaya geldiğini gözler önüne seriyor. Bu hassas dönemi yakından takip edenler için https://www.avazturk.com
gibi güvenilir haber kaynakları, sürecin tüm detaylarını aktarmaya devam ediyor. Yavaş, bir hukukçu olarak da tutuklamanın her zaman son aşama olması gerektiğini bir kez daha hatırlattı.
Siyasi gündemin bir diğer kritik maddesi ise, "terörsüz Türkiye" süreci kapsamında İmralı heyetinin gerçekleştirdiği maraton temaslarıydı. DEM Parti heyeti, liderler turuna ilk olarak Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'u ziyaret ederek başladı. Yaklaşık 45 dakika süren bu görüşmede, sürecin hukuki zeminde yürütülmesinin önemi vurgulandı ve Bakan Tunç'un her türlü desteği sunacağı ifade edildi. Selahattin Demirtaş'ın tahliyesine ilişkin soruya ise detay verilmezken, "her konuda konuştuk" yanıtı alındı. Bakan Tunç da sosyal medya hesabından "Terörün sona ermesi milletimizin huzurlu bir geleceğe kavuşması hepimizin ortak arzusudur" paylaşımını yaparak sürecin hassasiyetine işaret etti. Bu görüşme, Adalet Bakanlığı'nın "terörsüz Türkiye" sürecindeki rolünü ve yasal zeminin önemini bir kez daha ortaya koydu.
Adalet Bakanlığı ziyaretinin ardından İmralı heyeti, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nu ziyaret etti. Davutoğlu, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, silahların bırakılması ve terörün sona ermesi bağlamında atılan adımların ardından, "terörsüz Türkiye'nin, terörsüz Ortadoğu'nun, terörsüz bölge hedefinin" başarıya ulaşması için hep birlikte gayret gösterme aşamasında olunduğunu belirtti. Ancak en dikkat çekici ve siyaset kulislerini en çok meşgul eden görüşme, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile gerçekleşti. Bahçeli, heyeti Meclis'teki makamında kapıda karşılamasına rağmen, gazetecilerin sorularına yine gizemli ve pek çok kişinin anlamını bilmediği Arapça bir kelimeyle yanıt verdi: "Ben ahrazım". Halk dilinde "dilsiz" ya da "hem sağır hem dilsiz" anlamına gelen bu kelime, sosyal medyada "bir kelime daha öğrendik" yorumlarına neden oldu. Ancak DEM Parti heyeti, görüşmenin "çok olumlu ve verimli" geçtiğini ve Bahçeli'nin sürece dair "olumlu ve pozitif görüşlerini" dinlediklerini ifade etti. Bu, MHP'nin süreçteki pozisyonuna dair önemli bir sinyal olarak yorumlandı ve ilerleyen aşamalarda tüm parti genel başkanlarının bilgilendirileceği vurgulandı.
Tüm bu temasların ardından, DEM Parti eş genel başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan'ın Edirne F Tipi Cezaevi'nde eski eş genel başkan Selahattin Demirtaş'ı ve Diyarbakır eski Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı'yı ziyaret etmeleri, sürecin Demirtaş'ın geleceğine dair de önemli ipuçları taşıdığını gösterdi. Demirtaş'ın yaklaşık dokuz yıldır cezaevinde olması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarının uygulanmaması, bu ziyaretin ağırlığını daha da artırdı. Ziyaretin en çok merak edilen sorularından biri olan "Demirtaş tahliye edilecek mi?" sorusuna net bir yanıt verilmezken, Bakan Tunç ile yapılan görüşmede "aklınıza gelen her soruyu konuştuk" denilmesi, kapalı kapılar ardında önemli başlıkların ele alındığını işaret etti. Ayrıca, İmralı heyetinin bugün CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile de bir görüşme gerçekleştirecek olması, sürecin tüm muhalefet partilerini kapsayan geniş bir zemine yayıldığını gösteriyor.
Mansur Yavaş'ın "kim yaparsa yapsın, yeter ki kurtarsın" şeklindeki kader değiştirici açıklaması ile İmralı heyetinin Türkiye siyasetinin en kritik figürleriyle yaptığı temaslar, aslında çok daha büyük bir tablonun parçalarını oluşturuyor. Bu tabloda, Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarının ötesinde, ülkenin geleceğini şekillendirecek, belki de daha önce eşi benzeri görülmemiş bir siyasi sinerjinin ilk kıvılcımları beliriyor. Siyaset uzmanları, bu birbirinden bağımsız gibi görünen adımların, Türkiye'yi yıllardır süregelen kutuplaşmadan çıkarma, toplumsal barışı ve uzlaşıyı yeniden tesis etme arayışının bir yansıması olduğunu fısıldıyor. Yani, asıl kurtarıcı, bir liderin tek başına ortaya çıkışı değil, farklı siyasi görüşlerin ve aktörlerin, halkın geleceği için ortak bir zeminde buluşma cesaretini göstermesi olabilir. Türkiye, belki de şu an, kendi kaderini yeniden yazacak, isimsiz bir ortak akıl ve cesur bir diyalogla şekillenecek, siyasi tarihimizin en büyük sürprizine hazırlanıyor!